1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Bir ‘an’lık mutluluk…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Bir ‘an’lık mutluluk…

A+A-

Başbakan olduğu söylenen Ünal Üstel girişimlerinden sonra etin ucuzladığını söylemişti.

Oysa ki et fiyatında artış oldu.

Sebze meyve de ucuzlayacak dendi ama onlar da arttı.

Herşeyde artış var.

Yediğimiz içtiğimiz, kullandığımız ürünlerin hepsinde artışlar devam ediyor.

Elektriği, akaryakıtı, diğer ihtiyaçların bize maliyeti sürekli artıyor…

Her şeyde, her yerde artışlar olurken insanlar da ayı çıkarmak için zorunlu gereksinimlerini bile azaltmak zorunda kalıyorlar.

Sağlıkta kısıyorlar örneğin;

Doktora gitmesi gerekse bile erteliyor, dişinin ağrısı onu uyutmasa bile diş hekimine gitmiyor, rutin kontrolünü yaptırmıyor, yaptıramıyor…

Çocuğunun okul masrafından tasarruf etmek zorunda kalıyor. İki defter gerekse bir defte alıyor, üniforma iki yerine bir alınıyor, gece yıkanıyor, sabaha kadar kurutmanın yöntemleri aranıyor…

Evlere bir süt bile alınamıyor artık…

Önümdeki çocuğun parası çıkışmadığı için marketin kasasında bıraktığı bir sütün götürmek istediği evde yarattığı hayal kırıklığını, üzüntüyü iliklerimde hissettim.

Her gün bu gibi olaylar marketlerde yaşanıyor artık…

Annesinin elindeki çocuğun raftaki çukulataya bakarken çaresiz kalması, o çukulatayı istememeye alışmak zorunda kalması ve o annenin sızlayan yüreği…

Artarak devam ediyor bu iç yakan insan manzaraları…

***

Durum böyle iken asgari ücret yeniden gündemde.

Aslında yeni asgari ücretin belirlenme zamanı ama henüz toplanmadı bile komite…

Hoş, komite toplansa, 8600 TL’lik net asgari ücret 18600 TL olsa ne olacak?

Hemen o ay herşeye yeniden zam gelecek. Hem de umulmayan zamlar…

Neden?

Çünkü o verilen asgari ücretin yeniden, zaman kaybetmeden devletin kasasına dönmesi gerek.

Kasadan bir para çıkmışsa hemen yerine konması gerekecek.

Verilen asgari ücret artışının maliyeti nasıl karşılanacak?

Yine o asgari ücretlinin, kamuda çalışanın veya özelde iş yapmaya çalışanın cebinden karşılanacak.

Yani asgari ücretin sürekli artışı, fazla hatta çok fazla artışı bile çözüm değil çünkü TL her gün, her dakika erimeye devam ediyor.

Maaşla geçinen veya dükkânında iş yapmaya, birşeyler üretmeye, birşeyler satmaya çalışanın alım gücü artmazsa asgari ücretin artması birşey ifade etmiyor.

O asgari ücreti verecek olan esnaf da, (çok büyük bir-iki kişi dışında) sanayici de, tüccar da zaten yaşadığı zor günlerin artık içinden çıkılamaz hale geldiğini görüyor…

Öyle oluyor zaten; Her asgari ücret artışında ya kapanan dükkân sayısı artıyor, ya da işten çıkarılan emekçiler… Ya da kaçak çalışma artış gösteriyor.

***

Asgari ücret artışını istememek gibi algılanabilir bu yazdıklarım ama öyle değil. Ben bu artışın çözüm olmadığını söylüyorum. Yani sonunun olmadığını görüyorum. Biz TL kullanmaya devam ettikçe, TL her gün eridikçe, TL’nin merkezinde TL’nin güçlenmesini sağlayacak bir ekonomi politikası, bunu destekleyecek demokrasi ve hukuk düzeni olmadıkça asgari ücret her gün artsa da yine çözüm olmaz.

***

Biz her gün, muhalefet partileri dahil, iç sorunlarla boğuşmak durumunda kalırken, ipler de başkalarının elinde olduğu için bu boğuşmanın sonucunun alınması da mümkün değilken, gücümüzün hiç olmazsa bir kısmını Kıbrıs’ın geleceğini dünyayla bir kurmanın yollarını aramak gerekiyor.

Gücümüz neye yeterse, elimiz nereye uzanırsa, sesimiz nereye ulaşırsa bu çabayı göstermenin yollarını aramalı, şartları zorlamalı ve unutulan Kıbrıs sorununun çözümünün yeniden gündeme gelmesini sağlamalıyız.

***

Peşine düşülen asgari ücretin artması çabasının başarılı olmasından sonra verdiği mutluluk, artışlı alınan paranın sadece o gün için dudaklarda bıraktığı belli belirsiz bir gülümsemenin dışına çıkamıyor çünkü ertesi gün yine asgari ücret artmalıdır gailesi yeniden başlayacaktır.

Bu yazı toplam 959 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar