1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bedenimizi ve ruhumuzu barikatın ötesine taşımak
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bedenimizi ve ruhumuzu barikatın ötesine taşımak

A+A-

Lokmacı’dan güneye yürüdüm, Ledra caddesine doğru ve yolda dostlarla karşılaştık.
“Sergiye gidiyorum” dedim, “Biz de konsere” dediler. Bir başka arkadaşla rastlaştık, “Gittik, biraz havamız değişti, geri dönüyoruz” diye fısıldadı.
Hepsi elli bilemedin yüz adım aslında “gitmek” ya da “gelmek” dediğimiz.

Bedenimizi ve ruhumuzu barikatın ötesine taşımak, “yerinde saymak” ezberini bozmak gibi geliyor hepimize… Kendi dışımıza taşmak duygusunu yaşıyoruz. Yeniden ve hüzünlen geri döneceğimizi bilerek.

***
İsnot Gallery, Kıbrıslı ressam Ümit İnatçı’nın eserlerini sergiledi ve açılışı, Kıbrıslı Rum lider, Cumhurbaşkanı Hristodulidis yaptı.

Bir dönem İngiltere’de birlikte görev yapmış, Ümit İnatçı ile Nikos Hristodulidis…
O dönem “Kültür Elçisi”ydi İnatçı…
Hristodulidis de diplomat…

Sergiye hem kuzeyden ilgi oldu, hem de güneyden…
Özellikle de yabancı diplomatlar dikkatimi çekti.
İyi bir kalabalık vardı.
Sanatın toplumları birleştiren rolünü önemsiyorum; milliyetçiliğin yarattığı körleşmeyi törpülüyor, hıncı değil işbirliğini parlatıyor, sıradanlık yerine estetik anlayışı yükseltiyor, çatışma yerine yaratıcılığı ve esnekliği çağırıyor.

umit-inatci-1.jpg

***
“Kıbrıslı Türk gençlerden bu kadar çok fazla mesaj alacağımı düşünmemiştim” dedi Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis, ayaküstü sohbetimizde…
Genç TV’de katıldığı televizyon program sonrası Kıbrıslı Türklerden tahminlerinin ötesinde bir geri dönüş olduğunu anlattı, özellikle gençlerden böylesine yüksek bir ilgi beklemediğini söylerken, şaşkındı.
“Doğaldır, çünkü gelecek belirsizliğini en yoğun yaşayan kayıp kuşak gençler” dedik, kuzeydeki kısıtlılığı, bilinmezliği, görünmezliği anlatarak…

Kıbrıslı Rum liderin elinde ciddi bir bahane var, Kıbrıs ülkesi için kaygılandığını dillendirse de diplomaside son derece rahat; uluslararası toplumun onayladığı müzakere için masada yalnız kaldığının altını çiziyor. Karşısına dikilen ve diklenen “parçalı siyaset” çığlık çığlığa çözümsüzlüğü ve ilhakı çağırıyor. Böylece Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “lütfedeceği” hakları gözlüyor gençlik de…

***
Kıbrıs sorunu içimizi derinden sızlatırken sergiye baktık.
Ümit İnatçı’nın özgün sanat dili, felsefesi, tarzı, renkleri ve kendi alfabesini doğuran derinliği yine ilgiyle izlendi.  İlkellikle anılan nesnelerin günümüz modern zamanlarına kaotik başkaldırısı, işaretlerle yaratılan dil ötesi kodlar, hiçliğe meydan okuyan ritim ve sanatçının kendi gerçekliğinde özgürleşen imgeler pek çok sanatseveri düşündürdü, dürttü, sarstı.

İnatçı’nın "Universalis Spiritus" ismini verdiği proje, güneydeki ilk sergisi değil elbette… Son dönemde Ümit İnatçı, Emin Çizenel, Aşık Mene gibi önemli ressamlarımızın güneyde gördüğü değer, ilgi ve beğeni gerçekten önemli…

Umutlanmak için güzel bir akşamdı; bu ülkeyi nitelikli sanat aydınlatacak, sanatçılar ve radikaller, estetik ve yaratıcı bir ruhla sorgulamayı ve başkaldırmayı bilenler…


27 Tarım Bakanı istikrarı!

-------
‘Harup’ (harnıp) alımlarına tonu 20 TL’den başlıyor, ‘kuraklık takvimi’ için kasım ayının ilk haftası işaret edildi.
-------

tarim-bakani.jpg

1975'den bugüne 27 farklı Tarım Bakanı görev yapmış.

Hiçbir bakan 2 sene dahi görevde kalmadı, anlayınız sefaleti...

Düzen bu!

Son 4 senenin UBP başlı hükümetlerinde 4 kez Tarım Bakanı değişti.

Hani "istikrar" diyorlar ya!

Bunu öyle bir sunuyorlar ki, "erken seçim" olmadığı zaman sanki "istikrar" varmış gibi...
“Koltuk oyunu” istikrarı (!)

Onlarca kez müdür, müsteşar değişiyor, birkaç sene içinde...

Hem de aynı parti yapıyor bunu...

Ne kurumsal hafıza kalıyor böylece, ne iş ve eylem planı...

***
Yeni Tarım Bakanı Hüseyin Çavuş Kelle'nin davetiyle öğle yemeğinde buluştuk, tarıma ve hayvancılığa dair elbette pek çok konu başlığı var konuşacak, bir başka randevu için sözleştik.

Birkaç ayrıntı not aldım.

Birincisi, "kuraklık takvimi" henüz ilan edilmedi.

Kasım ayının ilk haftası ilan edileceğini söyledi, en geç...

Yılların kronik sorunu, "profesyonel çiftçi" tanımı elbette varlığını koruyor.
“Kuraklık Tazminatı Statükosu” da bu ülkenin bir gerçeği…

Kamu görevi yaparken tarla eken, kuraklık tazminatını da emekli babasının, yaşlıca annesinin ismine tahsil edenler malum...
“Reçete”ten farklı bir “sahtekârlık” ağı!
 

"Ya kamudaki görevinden ayrıl ve yerini işsiz bir gence bırak, çiftçilik yap, ya da kamu görevinden elde ettiğin gelirle yaşa ve bırak, o tarlaları başkaları eksik, birileri de çiftçilikle geçimini sağlasın" diyemiyor hiçbir yönetim...

Öyle görülüyor ki yine değişmeyecek bu düzen...

***

"Harup" fiyatı ilan edilmemişti, ton başına 20 Türk Lirası üzerinden alımlar başlıyormuş.

Üretici bu rakamdan elbette mutlu değil.

Çünkü geçen yıl 25 liraya ulaşan bir rakam vardı, hayat pahalılığına rağmen bu ücret ilerlemedi, geriledi.

Üstelik 30 binden fazla harup ekimi yapıldı geçen yıl...

"Dünya pazarında 23 eurodan 3 euroya düştü ürün" diyor Bakan!

Velhasıl pazar yok.
20 lira olarak belirlenen rakamın da 10 lirasını hazine ödeyecek.

Yeni bir "teşvik" daha doğdu böylece...

***

Tarım Bakanlığı'nda dert çok elbette...

Örneğin çiftçiye tarlaları İçişleri Bakanlığı kiralıyor, Tarım Bakanlığı yerine!

Böylece "yandaşlık" devreye giriyor.

Binboğa Yem Kooperatifi'nden mutlu değil bakan ancak bir başka bakanlığa bağlı!

Koop-Süt gibi...

Yeni bakan Hüseyin Çavuş Kelle, "Tümü Tarım Bakanlığı'nın yönetim ve denetiminde olmalı" gibi haklı bir talep ortaya koyuyor.

***
“220 denetim var, geldiğimiz günden beri, 15 et reyonu kapattık, uygunsuz süt imalathanelerini mühürledik” diyor Bakan.
Böylesi denetimler bakanlardan bağımsız olarak sürdürülmeli zaten...
Bakanların talimatına gerek kalmadan rutini olmalı her bakanlığın…

Toplum sağlığı, gıda güvenliği için denetimler son derece önemli…
Dedim ya, denetim süreçleri kesintisiz yaşanmalı…
Çok daha büyük projeleri konuşabilmeliyiz; Avrupa Birliği tescili sonrası hellim sadece Kıbrıs’ta üretilebiliyor ve önümüzde 450 Milyonluk bir pazar var!

Böylesi dev bir pazardan nasıl pay alabileceğimize yoğunlaşmalıyız, çok daha planlı, programlı ve güçlü...

Bu yazı toplam 2384 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar