1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. "Baraka Devletçilik” ya da Yaldızlı Yalanlar Ülkesi
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

"Baraka Devletçilik” ya da Yaldızlı Yalanlar Ülkesi

A+A-

Ben istedim” demişti halbuki…
Kendi iradesi, söz hakkı varmış gibi…
Bu da yalan çıktı.

Ya dedim, bizi dedim bir barakada karşılıyordun. Cumhurbaşkanlığının malum binasını hatırlıyorsunuz. Baraka, dedik, Bu yakışmıyor. Sen bize bir yer bul. Kompleksi yapalım. Devlet olduğumuzu tüm dünyaya haykıralım…”

Bizimki “yer” buldu!
O da biraz Ermeni malı çıktı, biraz Kıbrıslı Rum…Bir dostum aradı, “Töreni izledin mi?” diye…Esnaftan biri…
Ne aklında kaldı?” dedim.
Sunucu!

Tatar’ı anons ederken, özellikle millet iradesiyle seçilmiş’ diyerek sundu, buralara yabancı biri. Tam da öyle olmadığını bağırdı…

Gösteri çok büyükse, ortada bir yalan vardır, her daim…
Bu anlaşıldı, yine…

Sen kendi törenini bile yapamıyorsun artık…”Umurunda mı?
Değil!
Mesele, sahip olduğu statü… Makam yerindeyse, başka hiçbir değerin anlamı yok.

Üstelik de toplumun acıyla, korkuyla, kavgayla yoğrulmuş mücadelesine yaslanıyorlar.
Geldiğimiz yeri görmeden!
İki büklüm, süklüm püklüm, aciz…

Sözün yok!
Tavrın yok!
Eylemin yok!

Ya dedim, bizi dedim bir barakada karşılıyordun.

Baraka ile anlatılan, “geçici, derme çatma” bir yapıysa…
Tam da budur ortak hissimiz.
O tarihi bina değil…
Yaşadığımız hayat…
Hepimize dayatılan düzen…
Gelecek belirsizliği…
İradesizlik, çürüme…

***

Ne zordur; bir toplumun “derme çatma” bir yapıda sürükleniyor hissi…
Neyi getirir bu durum?
Umursamazlığı…
Küskünlüğü…
Sessizliği…
Ve en tehlikelisi: Alışmayı!

Bir toplumun kaderine razı edilmesi, en büyük teslimiyettir. Umudu erteler, öfkesini bastırır, talebini yutar insanlar.

Sonra ne mi olur?
Büyük yalanlar, küçük hayatlara sızar.
Yalan büyür, hayat küçülür.
“Tören senaryoları”, gerçekliğin yerine geçer.
Yaldızlı yalanları yıkmalıyız…

Nasıl geldik buraya?” diye her gün, her an sormalıyız kendimize…

Bu yazı toplam 945 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar