1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. AP seçimlerinin öğrettikleri
Sami Özuslu

Sami Özuslu

AP seçimlerinin öğrettikleri

A+A-

 

Pazar günü yapılan ve tam anlamıyla komediye dönüşen Avrupa Parlamentosu seçimleri birçok dersle dolu...
İyi niyet varsa eğer, alması gerekenler bu dersleri alır.
Yok niyet kötüyse, o zaman iki toplum ‘kapışacak’ bir konu daha edinmiş olur.
Çok lazımmış gibi!..
**
Seçimlerin öğrettiklerinden biri şu: Eğer bir yeri yönetemiyorsan, orayı yönetmeye soyunmayacaksın!
Yönetiyormuş gibi yapmayacaksın!
Eğer öyle davranırsan, halin böyle olur.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, cebinde pasaport ve kimlik taşıyan Kıbrıslı Türklerin de ‘devleti’ olduğu iddiası seçim günü ciddi bir yara aldı.
Sandık başına gidip farklı gerekçelerle oy vermesi engellenenler “Bu nasıl devlet?” sorusunu sordu.
Ortaya bir güvensizlik meselesi daha çıktı.
Üstelik bunu yaşayanlar ‘seçime katılmayı göze alan’ Kıbrıslı Türklerdi.
Demek ki ilk dersi Anastasiadis hükümeti çıkarmalı...
“Biz nerede yanlış yaptık acaba?” diye bakılmalı...
Gerçekten art niyet var mıydı, incelenmeli.
Belli ki bazı kişiler konuyu yargıya da taşıyacak.
Mahkemenin vereceği karardan fazla bir umudum yok, ama bu yol da denensin bakalım.
**
Bizdeki siyasal partilerin AP seçimleriye ilgili tavrı doğruydu. Bu da topluma bir başka ders...
Kişisel ya da grupsal adaylıklar her ne kadar ‘hak’ idiyseydi de, siyasal partilerin “Biz duhul olmadığımız bir seçimde piyon olmayız” demesi de o kadar gerçekçiydi.
Nedeni çok basit...
Seçim işi organizasyon işidir. Adaylar, seçmenler, listeler, sandıklar, pusulalar, oy verme günü, sayım ve diğer bütün işler ‘dört göz’ ister!
Partiler bu işleri bircik bircik yapmak için geniş bir örgütlenme içine girmezse eğer, akla gelen her türlü sonuç ortaya çıkabilir.
Nitekim her seçimde ‘sahte oy’dan tutun da, ‘seçmen kaydırma’ya kadar bir yığın iddia, şaibe, dedikodu yaşanır.
Onca işe ve zahmete, dört tane de göz açmaya rağmen!..
Doayısıyla bizim partilerin “O seçimde taraf değiliz” demesi için bu gerekçe bile fazlasıyla yeterlidir.
**
Ancak asıl gerekçe bu değildi.
Kıbrıslı Türklerin AP’de nasıl temsil edilecekleri, seçimleri nasıl yapacakları ortadaydı.
Bu tür ‘çoğunluk-azınlık’ ilişkisi ortaya çıkarabilecek bir seçim modeli Kıbrıs’taki uzlaşmazlığın köküne biraz daha su dökerdi, o kadar!
Kimi tepkilere rağmen meclisteki siyasal partilerin sağduyulu yaklaşımının altını çizmek gerekiyor.
Nitekim mevcut listelerdeki sayıya göre, Kıbrıslı Türklerin yüzde 90’ından fazlası bu seçimde oy kullanmaya gitmedi. Hatta birçok insanın seçimden haberi bile olmadı, gündemine girmedi.
Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarının bundan çıkaracağı ders şu: Kıbrıslı Türkleri demokrasicilikle kandırmakla bir yere varmak mümkün değil!
**
Seçimde yaşananları “Biz dediydik” havasında kendi etnik milliyetçi söylemine meze yapmaya çalışanların keyfi yerinde...
Bir süre AP seçimlerini kullanıp “Bu Rumdan birşey olmaz” türküsü söyleyecekler.
Bunu, seçimdeki beklentileri yukarıya çekenler yarattı. Seçime girmek haktır evet, ama “Strazburg’u ele geçireceğiz, AP’ye temsilci sokacağız” iddiaları kimi insanlarda farklı bir algıya yol açtı. Şimdi milliyetçiler bununla oyalanıyorlar.
İşin özeti, bu seçimden herkes birşeyler öğrenmiş olmalı...
Umalım ki AB de dersini almış olsun.
Kıbrıs’a farklı bir gözle bakmadan Kıbrıs’ı doğru görmek mümkün değil zira...
Çünkü Kıbrıs normal bir AB üyesi değil!..

Bu yazı toplam 2126 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar