1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. Adamlar ve Adamcıklar
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Adamlar ve Adamcıklar

A+A-

 

Baba oğluna “Sen adam olmazsın” demiş. Aradan yıllar geçmiş. Oğlu büyümüş vezir olmuş. Yaşlı babasını huzuruna getirtmiş. “Bana hep ‘sen adam olmazsın’ diyordun ama bak vezir oldum” demiş. Yaşlı baba cevap vermiş: “Oğlum ben sana vezir olamazsın demedim..Ben sana adam olamazsın dedim” demiş.

***

Etrafınızda,  kendince ‘vezir’ olmuş ama aslında ‘adam’ olamamış ne kadar çok insan var farkında mısınız ?

Şu veya bu şekilde mevki sahibi,  para sahibi olmuş ama ‘adam’ olmamış ne kadar çok insan var...

Nereden geldiğini unutmuş ve ısrarla unutturmaya çalışan ne kadar çok insan...

Kazara (!) cebi para gördü diye kendini çevresine zorla adamdan saydırmaya çalışan ne kadar çok insan var...

Kravat takıp takım elbise giyince, hele bir de mevki edinince, kendini ‘kültürlü’, ‘çağdaş’ ve ‘adam’ sanan ne kadar çok insan...

***

Politikacılık nedir ?

Dilediğinde, diline geleni söylemek mi ? Altında es kaza bir koltuk var diye, bunu gelişigüzel kullanmak mı ? Rüyanda bile göremeyeceğin bir yerlerde olduğun için kendinden başka herkesi aptal sanmak mı ? Birilerine hoş görünmek,  yalakalık yapmak uğruna özünü bile inkar etmek mi ?

***

Kendini ‘adam oldu’ zanneden; aslında ‘hiçbirşey’ olmayan ama kendini ‘birşey’miş gibi satmaya çalışan o kadar çok sayıda insan türedi  ki çevremizde...

360 dereceyi tamamlayacak yavaş dönüşler yapın kendi ekseninizde. Her dönüşünüzde de çevrenizdekileri değerlendirin. Muhakkak  sizi çevreleyenler arasında, bol sayıda “adamcık’ (!) olduğunu  keşfedeceksiniz sizler de.

Kimileri kendini ‘büyük adam’ zanneder kimileri de ‘büyük politikacı’.... Kimileri kendini ‘gazeteci’ zannederler, kimileri de ülkenin en  kültürlü insanı... 

‘Adamlık” mı ?

‘Adamlık’  para ile satılmaz, satın alınamaz... ‘Adamlık’ın da ne üniversitesi var ne de diploması... ‘Adamlık’  ‘para gücü’ değildir...‘Adamlık’ lüks villallar lüks makam arabaları da, makam koltukları da  değildir...

***

Gerçek ‘Adamlar’ ile ‘Adamcıklar’ı ayırt etmeyi  başardığımız gün ‘Adam’ olacağız vesselam...

-----------------------------------------

Birazcık da müzik

Son derece yetenekli müzikçilerimizin varlığını keşfetmek büyük haz veriyor bana. İzleme şansı bulduğumda, fazlaca duygusallaştığım, hatta  tüylerimin diken diken olduğunu da itiraf etmeliyim.  Bazıları birey olarak ekonomik sorunlar yaşıyor. Biliyorum ve üzülüyorum. Ama bazılarının,  Belediye (özellikle Lefkoşa Türk Belediyesi) ve de en önemlisi Cumhurbaşkanlığı himayesinde olması da bir teselli, bir mutluluk ve umut oluyor benim için.

Örneğin LTB Orkestrası önemli işler yapıyor müzik adına.  Aynı şekilde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da... İnsanlarımızın çoğu belki farkında bile değildir  ama Belediyeler ve/veya Cumhurbaşkanlığı,  destek olmakla, ülkemiz adına son derece önemli işler yapmış oluyorlar müzik adına.

***

Hep takdirle izlediğim, Lefkoşa Belediye Orkestrası’nın bir konseri ile yıllar yıllar öncesine dalıp gittim yine. Çocuk şarkılarını seslendiriyorlardı. Hani 5-6 yaşlarında söylemeye başladığımız,  sonra ilkokul süresince de söyleyip durduğumuz o şarkılar var ya ?  Onlar işte.

Bu şarkılarla çocukluk yıllarıma geri dönerken bir başka anıma daha takıldım kaldım.

***

60’lı yılların ortalarında, 22.Bölük Komutanlığı bize bir çalışma yeri vermişti. Tüm müzik çalışmalarımızı orada yapıyorduk. Orada toplanır,  yeni şarkılar üzerinde çalışırdık. Repertuarımız için olmasa da, başka başka şeyler de çalar söylerdik sadece zevk için.  Belki şaşıracaksınız ama, mesela Mücahitler Marşı’nı söylerdik üç sesli olarak... Mesela ‘Mevlit’ okurduk üç sesli olarak... Mesela Dağ Başını Duman Almış Marşı’nı seslendirirdik üç sesli olarak.... Çocuk şarkıları da vardı bu, öylesine seslendirdiğimiz şarkılar arasında. Gitarlarla, bas gitarla, bateriyle ama üç sesli olarak seslendirdiğimiz bu şarkıları söylemek, o sıkıntılı günler içinde,  bambaşka bir rahatlama yolu olurdu bizler için.

***

LTB Orkestrası o günleri hatırlattı bana. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da           İngiliz Okulu yıllarımdaki okul orkestrasını.  Çoktandır müzikle ilgili birşeyler yazmadığımı farkettim. Yazarken de hep takdirle izlediğim LTB Orkestrası ve CSO’na bir ‘selam’ göndermek istedim. Teşekkürler LTB Ork., teşekkürler CSO...

Bir yığın çirkinliklerin tam da ortasında,  güzel şeyler,  umudumuz olmaya devam ediyor.

Bu yazı toplam 3018 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar