Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Propaganda

A+A-

 

Propaganda "sol" kültürde "devrimci fikirlerin yayılması" üzerinden anılır.
Oysa "sağ"dan vuranlar "büyük yalan"larla her koşulda "kazanmak" hedefine odaklanır.

***

"Fikir yaymak"tan çok "öteki"yle didişti durdu bizim "sol" senelerce...
En fazla da birbiriyle...
Tüm marifet bir "diğeri" üzerinden kendini tanımlamak, haklılaştırmak oldu,  ötekinin "aslında sol olmadığı" iddiası ile kendini büyüttüğü sanrısına kapıldı.
Doğrusu genel bir "ezber"in peşine takılmaktı bu!..
Kimin "daha Türk" olduğunu anlatan milliyetçi söylemin sevdiği yoldan yüründü.
- 'Ötekiler aslında Rum(cuy)du!..'

***

Propaganda çoğunlukla "tarafsız" ya da "objektif" bilgi sunmaz çünkü hedef, her görüşün kendini öne çıkaracak yönde kitleleri etkilemesi, tavlaması hatta bazen 'kandırmasıdır'!..
Kimi "fikri, bilgisi, projesi"yle yaratır bu etkiyi, kimi "baskı, yalan, korku"yla!..
Kimi "tribünler"e oynayarak kendine avuntu yaratır, kimi "susarak" foyasını gizler ustalıkla.

***

"Cami avlusunda değiliz" der, siyasetçiler...
- "Seçim böyle kazanılır"!..
Hep de merak ederim, "hangisi böyle kazanılmış" diye.
Çünkü 'kazanınca" plak değişir genelde:
- "Halkımız bize güvendi..."

***

Bu eskimiş" ( ekşimiş ) siyaset itmiyor bitmiyor hâlâ...
Hoş "eskimiyor" ya...
Ne acıdır kimi gençler 'abilerinin ablalarının' bıraktığı yerden, aynı dili çoğaltıyor sürekli, hayatı ve siyaseti "değiştirmek" yerine!..

***

Yine bir seçim ve yine "kendi" adayı yerine bir "diğeri"ne yoğunlaşan kitleler...
Didişme halleri yine...
Bir yanda "Benim partim senin partini, benim adayım senin adayını döver" halet-i ruhiyesi, öte yanda yüzleşmekten kaçan, hırsı söylemini bastıran, her farklı görüşü bir etiketle itibarsızlaştırmaya çalışan kimi aday portreleri...

***

"Sol" senelerdir doymak bilmez bir iştahla birbirini yiyor, yurdumda...
Partileri, sendikaları, adayları, eskileri, yenileriyle...
Belki bu yüzden "sol-sağ" prematüre koalisyonlarına mahkum oluyoruz böylece.
"Seçim" kazanmak, "geleceği" kazanmanın önüne geçiyor inatla...
Güvensizlik, şüphecilik, sevgisizlik en yüksek oy oranına ulaşıyor...

***

Bir başkasının kuyusunu kazarken, karanlık bir gecede o kuyuya düşme ihtimali olduğunu hesaba katmıyor kimse.
Kuyulara değil, gökyüzüne ihtiyacımız olduğunu anımsamıyor.

***

Devrimci fikirler seriniz önümüze...
"Dün"ünüzle yüzleşmekten korkmadan...
Masmavi bir geleceği anlatınız bize...

 

Bu yazı toplam 1827 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar