1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Yükseköğrenimde Neler Oluyor?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Yükseköğrenimde Neler Oluyor?

A+A-

Bir zamanlar “üniversiteler adası” diye anlıyordu. Sonraları kumarhaneler, şimdiler de ise karanlık işlerin döndüğü bir ada olarak nam salmaya başladı…

Üniversiteler adası olmak, yükseköğrenimde kaliteyi gaile etmekle başlar. Eğitimde kalite de, güven ve sağlıklı bir eğitim ortamı varsa mümkündür…

Son haftalarda arka arkaya yaşadığımız karanlık olaylar, bu toplumu korku iklimi ve güvensizlik duygusu ile baş başa bırakan; hukuktan, adaletten, doğru işlerlerden uzak olma hissi yaşatan bu çarpık düzen, neredeyse yaşamımızın her alanında kalitesizliğin prim yapmaya başladığı bir yapıya doğru ilerliyor.

Silahların patladığı, toplumun tamamının kendini güvende hissetmediği, kumarın, sanal betin, gece kulüplerinin baskın olduğu bir bölgede yükseköğretim kalitesini dert edineni mumla arasanız zor bulursunuz. Dahası böyle olayların ve ortamların giderek hızla arttığı bir coğrafyaya hangi kaliteli öğrenci yükseköğrenim yapmaya gelir? Ya da neden gelsin?

Öte yandan, yarattığımız bu yapıda türeyen öğrenci simsarlarının ne derece vahim sonuçlar ortaya çıkardığı da biliyoruz. Özellikle Afrika, Arap yarımadası ve yakın doğu ülkelerinden gelerek, okul kayıt ücretini ödemenin dışında başka hiçbir giriş koşul ile karşılaşmaksızın yükseköğretim öğrencisi olarak ülkemizde bulunan birçok öğrenci artık; ya sıklıkla iş kazası yaşayan kayıtsız iş dünyasının vaz geçilmez işçileri ya da ölümle sonuçlanacak çete savaşlarının birincil kurbanları oluyorlar.

Bir taraftan ülkede yaşananlar, diğer taraftan da yükseköğretim gailesi olmayan öğrencilerin baskın varlığı, hazır buluş düzeyi yüksek olan nitelikli üniversite öğrencilerine ülkemiz üniversitelerini tercih etmemelerine neden oluyor

Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de 2022 YKS’de 150 ve 180 barajının kalkmış olması yeni bir kalitesizlik gerekçesi olarak karşımızda duruyor. Her yıl milyonlarca öğrencinin üniversiteye giriş için katılım sağladığı 2022 YKS ile ilgili YÖK'ten yapılan açıklamaya göre bu yıldan itibaren 150 ve 180 barajlarının kalktığı, ilgili puan türlerinde sınav puanı hesaplanan tüm adaylar için ortaöğretim başarı puanı eklenerek yerleştirme puanı hesaplanacağı duyuruldu.

Zaten pandemi nedeniyle neredeyse iki yıldık eğitim yapmayan liselerden mezun olacak öğrenciler YKS’den kaç puan alırlarsa alsınlar tercih yapabilecekler ve eğer o programların kontenjanları dolmamış ise üniversiteye yerleşebilecekler. Yani, uzun yıllardır ülkemiz üniversitelerinde dolmayan onlarca hatta yüzlerce kontenjan bu yıl dolacak gibi ama bu öğrencilerin üniversite eğitim almak için uygun bir yeterlikte olacaklarını da söylemek oldukça zor.

Kısacası ülkemizde kaliteli yükseköğrenim için çanlar çalmaya başladı. Duyan var mı?

 


Aklınızda Bulunsun

Çocuklarınızın Risk Almasına İzin Vermiyorsanız, Onlara Zarar Veriyor Olabilirsiniz

Yukarıdaki başlık, hafta sonu okuduğumun bir makaleden alınmıştır. İşte o makalede anlatılanlardan kısa bir özet

Riskli oyunlar üzerine bir araştırma, çocukların aslında başa çıkabilecekleri ‘dozda’ riski göze almaları gerektiğini gösteriyor. Bu olgulardan mahrum bırakılmış çocuklar, nihayetinde daha kaygılı insanlara dönüşüyorlar. Kendi cesaretlerini toplayabilmekten, kendi oyunlarını organize etmekten ve kendi çatışmalarını çözmekten aciz kalıyorlar. Asla yollarını kaybetmemiş ve evlerinin yolunu bulmak zorunda kalmamış, korkmamış ve sonrasında da bir şeyi başarmamış oluyorlar. Başa çıkma becerileri yetersiz kalıyor.

Günümüz çocuklarının önceki jenerasyonlara göre kendi başlarının çaresine bakmakta daha fazla zorlanmalarının nedeni bu olabilir. Amerika’da “aşırı kaygılı” olduğunu bildiren lisans öğrencilerinin sayısı, 2011’den 2016 yılına kadar yüzde 50’den yüzde 62’ye fırladı. Çocuklar pek çok riskten ve sıkıntıdan korunduklarına, yetişkinliklerinin ilk yıllarında bunlara karşı aşırı duyarlı hale geliyorlar. Bu (aşırı kaygı) belki de sadece ‘güvenli alan’ isteğinden ibaret. Ancak bu, bu öğrenciler güvende değil anlamına gelmiyor. Ama belki de, bir şeyler onları kaygılandırdığı ve bunu kimse durdurmadığı (şimdiye dek hep ebeveynlerinin yaptığı gibi) için böyle hissediyor olabilirler.

 


Anlayana Gülmece

Dost mu?

İki dost Afrika ormanlarında bir gezintiye çıkar. Birden ağaçların arasından bir aslan çıkıverir. İki dost korku içinde kaçmaya başlarlar, aslanda peşlerinden kovalamaya... İki dosttan biri kaçarken soyunup, üzerindeki ağırlıkları atmaya başlar. Bunun gören dostu nefes nefese kendisine sorar:

  • “Sen ne yapıyorsun. Onları çıkarınca aslandan daha mı hızlı koşacağını sanıyorsun?"

Diğeri cevap verir:

  • "Senden daha hızlı koşsam yeter!"

 

Bu yazı toplam 1508 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar