1. YAZARLAR

  2. SALAMİS TARTIŞMALARI

  3. Yeniden Kapalı Maraş…
SALAMİS TARTIŞMALARI

SALAMİS TARTIŞMALARI

Okan Dağlı - Yücel VURAL

Yeniden Kapalı Maraş…

A+A-

Okan DAĞLI - Yücel VURAL

Kıbrıs Sorunu dediğimizde artık karşımıza Kapalı Maraş da çıkmaktadır.

‘Kapalı Maraş’ konusu kapsamlı çözüm sürecinin askıda olduğu her dönemde ana başlık olmuş bir konudur. Çözüm modelinin ‘turnusol kağıdı’ gibidir adeta….

Bir süre önce “Seçimler ve Maraş” başlıklı yazımızda önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayların Kapalı Maraş konusuna nasıl yaklaştıklarını irdelemiştik.

Şimdi konuyu yeniden ele almaya ‘zorlanıyoruz’!

Neden mi? Türkiye Barolar Birliği bir dizi görevlinin eşliğinde Kapalı Maraş’a girerek burada bir toplantı gerçekleştirdi. Sadece tek bir yaklaşımın ifade edilmesine izin verilen bu toplantının “yangından mal kaçırırcasına” yapılması manidardır.

Bu toplantıya Türkiye’den Cumhurbaşkanlığ’ının aktif olarak katıldığına tanıklık ettik. Sanki birileri bu şekilde bu toplantıya verilen önemi artırmak, buradan çıkacak mesajı güçlendirmek istemiş gibi…

Siyasi bir şov niteliği de taşıyan bu toplantıda verilmek istenen mesaj neydi?

Öyle görünüyor ki toplantıya katılanlar sahte bir umut yaratmaya çalışmışlar. Zaten bunu da gizlemiyorlar. Ekonomik patlamadan, Las Vegas olmaktan bahsediyorlar. Ama sadece bu değil.. Kıbrıs’ta çözümü öngörenlere de mesajları var aslında. ‘Çözümü çok beklersiniz’ demeye getiriyorlar.

Güneyi de unutmamışlar:  ‘Biraz acı çekmeniz lazım’.

Iyiniyetli görünme çabasını da not ediyoruz elbette. Acaba Kıbrıs’ın kuzeyinde kaç kişi toplantıya katılanların şu argumanından ikna olmuştur?: ‘Mal sahiplerine mallarını iade edip, Kapalı Maraş’ı hayata kazandıracağız’!

Kapalı Maraş’ı kullanmak isteyen sizler, KıbrıslıTürklerin hangi sorununu çözmeyi başardınız? Kıbrıslı Türkler sizlerden çok mu memnun? Kapalı Maraş’ı imar etmekten bahsediyorsunuz ama Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nı uygulamıyorsunuz. Hangi alanda yıkıcı sorunumuz yoktur? Eğitim mi? Sağlık mı? Altyapı mı? Tarım ve hayvancılık mı? Bu çöküntü sizlerin eseri değil mi? Bilgi ve enerjinizi KıbrıslıTürklerin yaşam düzeyini yükseltmeye harcamanız daha doğru değil mi?

Yoksa KıbrıslıRumlar sizlerden hizmet mi bekliyor?

Kapalı Maraş’ın statüsü nedir? Kuzeydeki diğer bölgelerden farkı var mıdır?

Kapalı Maraş’ın statüsünü anlamamızı kolaylaştıran iki lider arasında varılan bir uzlaşma ve BM Güvenlik Konseyi’nin farklı zamanlarda alınmış iki kararına bakalım.

Onbeş Mayıs 1979 tarihinde iki lider, yani Denktaş ve Kiprianu arasında imzalanan ve 1977 Makarios-Denktaş Anlaşması’yla birlikte çözüm modelinin temelini oluşturan 10 madelik Doruk Anlaşması’nın 5. maddesine göre taraflar ‘kapsamlı bir çözüm konusunda uzlaşmayı beklemeksizin’ Kapalı Maraş’ın ‘BM gözetiminde’, ‘sakinlerinin yerleşimine yeniden açılmasına öncelik vereceklerdir’.

Şimdi Güvenlik Konseyi’nin 1984 yılında aldığı 550 sayılı kararına gelelim…….

Kıbrıs Türk tarafının, Kapalı Maraş’ın bazı mahallelerini yerleşime açma çabasına bir tepki olarak BM Güvenlik Konseyi  yasal ‘sakinleri dışındaki kişilerin’ bu bölgeye yerleştirilmesi girişimini, 1984 yılında  ‘kabul edilemez’  bir hareket olarak nitelemiş ve Kapalı Maraş bölgesinin ‘BM yönetimine devredilmesi’ çağrısında bulunmuştur.

Aslında, 550 sayılı karar iki liderin uzlaştığı unsurları daha da belirginleştirmiş ve tarafların öngördüğü ‘BM gözetimi’ yerine ‘BM Yönetimi’ ifadesini koymuştur.

Daha sonra, 1992 yılında yine BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan 789 sayılı karar ise Kapalı Maraş bölgesinin statüsüne açıklık getirmiştir. Buna göre, ‘550 sayılı kararın uygulanması için, BM’nin kontrol ettiği alanın’, Türk Silahlı Kuvvetleri ve/veya Kıbrıs Türk güvenlik güçleri tarafından askeri bölge ilan edilen Kapalı Maraş’ı da ‘içine alacak şekilde genişletilmesi’ çağrısında bulunulmuştur

BM Güvenlik Konseyi, ‘Kapalı Maraş KKTC’nin egemenlik alanındadır, dilediğinizi yapın’ demiyor. Tam tersine ‘sakın girmeyin, yerleşmeyin, sivil yönetimi oraya sokmayın, ara bölgeye katarak BM yönetimine devredin’ diyor.

Kıbrısı’ın kuzeyindeki veya KKTC sınırları olarak tanımladığımız alan içindeki bölgelerle kapalı Maraş arasındaki statü farkını anlamamız gerekiyor.

Kapalı Maraş içinde eşdeğer mal uygulaması da yapamazsınız. Askeri bölge statüsünü kaldırsak bile – ki bunun hiçbir sakıncası olmaz- bölge olarak statüsünü değiştiremeyiz. Yani bu alanı ara bölgeye katmaktan başka bir seçenek yoktur.

Şimdi bu gerçeklikler ortadayken birilerinin meydana çıkıp ‘Kapalı Maraş Evkaf malıdır yada KKTC egemenliği altındadır, girer yerleşiriz’ demesi sadece bir şov anlamına gelmemektedir.

Birileri hem şov yapmakta hem de ‘ya tutarsa’ diye ortamı kızıştırmaktadır. Yani ortada bir maceracılık  hevesi de vardır.

Elbette Evkaf, arşiv belgesi değil geçerli bir tapu belgesine sahipse o malların sahibi olacaktır.

Ama, arşiv belgesiyle mal talebinde bulunmayı hiç kimse ‘yeni bir buluş’ olarak alkışlamayacaktır. Zaten Yüksek Mahkeme sizlere arşiv belgesi değil geçerli tapu getirin dememiş midir?

Birileri ayrıca mezarlık yakınından geçerken bağırarak cesaret toplamaya çalışan adam gibi de haykırıyor: ‘BM Güvenlik Konseyi kararları Bağlayıcı değildir’!

BM GK kararları BM Anayasasısının 25. maddesi uyarınca üye devletler açısından uyulması zorunludur yani bağlayıcıdır. Belki de bazıları bağlayıcılık kavramı ile zorlayıcılığı karıştırıyor.

Kapalı Maraş Kıbrıs Türk Yönetimi altında açılırsa kim hangi tepkiyi verebilir?

BM Güvenlik Konseyi Kıbrıs sorununu çok yakından izlemektedir. Bu nedenle Kapalı Maraş’ın askeri bölge olma statüsünü kaldırarak bu alanda sivil yönetim oluşturmaya çalışmak en başta BM Güvenlik Konseyi’nin tepkisini çekecektir. 

Yani bu adım atılırsa BM ‘ne yapalım, oldu bir kez’ demeyecektir.

Hatta bazı üyelerin Güvenlik Konseyi’nin Türkiye aleyhinde yaptırım kararı alması için ciddi çaba göstereceği ve AB’nin de buna destek verebileceği güçlü bir olasılıktır.

Acaba bazıları, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde aleyhine bir karar alınmaması yönünde Rusya kartını oynayabileceğini mi öngörüyor? Ama unutulmaması gerekir ki Türkiye uzun bir süreden beri ABD ve Rusya ile yakınlaşmaya çalışıp her iki ülke ile ayni zamanda sorunlar yaşamaktadır. Yani Kapalı Maraş’ta yapılan hesap Nev York’a uymayabilir!

Bu eylem, esas olarak geçiş kapılarına atılan bir bomba etkisi yaratacaktır. Bunun özellikle ekonomik sonuçlarını hesaplayan var mıdır?

Ayni zamanda bir AB üyesi de olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB’yi yaptırım uygulamaya çağıracağı ve önde gelen bazı AB üyelerinin bu talebe olumlu yaklaşacaklarını öngörmek çok da zor olmasa gerek.

Peki bu koşullarda müzakerelere dönüş mümkün mü?

Bu adımı atmaya çalışanların esas hedefi ne olursa olsun, müzakereleri kurtarmak mümkün olmayacaktır. Zaten, federal ortaklığın artık mümkün olmadığını, iki devletli modelin görüşülmesi gerektiğini söylemiyorlar mı?

 

 

Bu yazı toplam 2468 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar