1. YAZARLAR

  2. Dr Filiz Besim

  3. Yazının Büyüsü...EZİDİLER...
Dr Filiz Besim

Dr Filiz Besim

Yazının Büyüsü...EZİDİLER...

A+A-

Hadi gelin bu hafta kendi kısır döngü politikalarımızın ve sorunlarımızın dışına çıkalım. Hemen yanıbaşımızdaki bir coğrafyada belki de çoğumuzun farkında bile olmadığı çok acılı bir grup insanın acılarına ve yaşamlarına yolculuğa çıkalım. Dünya onları IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) saldırılarılarından kaçarken çıktıkları Şengal Dağı’ndakiler olarak tanıdı. Kaçışın ilk anlarında henüz pili bitmeyen telefonlarından facebook ve twitter aracılığı ile dünyaya parişan, içler acısı SOS fotoğrafları göndermiş ve yardım istemişlerdi. Elbette telefonların pili bitince hepsi dağın derin karanlığına gömüldüler. Günlerce kızıl güneşin altında açlık ve susuzlukla mücadele ettiler. Kadınlar bebeklerini kendi kanlarıyla beslediler, sonra da birçoğunu gömdüler. Çoğu bu sefalete dayanamayıp geri gelip teslim oldular. Kadınları, kızlarına ve hatta erkek çocuklarına bile IŞİD tarafından tecavüz edildi ve köle pazarlarında seks kölesi olarak satıldılar. Erkek çocukları IŞİD kamplarında silahlı eğitime alındılar. Orada güya müslümanlaştırıldılar. Canlı bombalar ve silahlı örgüt üyesi olarak yetiştirildiler. Erkeklerinin çoğu öldürüldü. Kaçabilenler Türkiye’deki kamplarına sığındılar. Tam bir katliam ve soykırım yaşandı. Onlar kim miydi? Onlar Ezidilerdi. Çoğumuzun adını bile bilmediği Ezidiler.

IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) bir grup güya Sunni Müslümanın kurduğu ve tüm dünyayı Sunni müslüman yapmaya and içmiş bir terör örgütü... En büyük hedefleri Ezidiler oldu. Çünkü Ezidiler Müslüman ve diğer dinlerin inanışına göre şeytana tapanlardı.

Peki ama kimdir bu Ezidiler? Şu anda dünya üzerinde 800 bin Ezidi olduğu düşünülüyor. Yani biz Kıbrıslıtürkler gibi... Türkiye, Irak, Suriye, Gürcistan, Ermenistan çemberindeki bölge anavatanları. 7 bin yıllık bir dinleri var. Yahudilikten bile daha eski. Asurlardan köken aldıkları söylenir. Tanrıları Ezad. Melekleri tavuz kuşu şeklinde olduğuna inandıkları Melek Tavus... Günde üç defa avuçlarını güneşe açıp dua ediyorlar. Ezidiler ölümden sonra yaşama inanmazlar. Cennetin de cehennemin de bu dünyada olduğuna inanırlar. Bu yüzden de bu dünyada birbirlerine çok sıkı sahip çıkarlar.

Ezidiler tam bir gelenek ve görenek dizisiyle yaşamlarını sürdürürler. Kadınlar ömür boyu saçlarını kezmezken, erkekler de bıyıklarını kesmezler. Bir Ezidi asla Ezidi olmayan biriyle evlenmez. Evlenirse eğer bu ölüm fermanını imzalaması demektir ve öldürülürler. Asla marul yemezler ve lacivert giymezler. Ezidiler askere gitmeye de inanmazlar, çünkü onların kimseyle bir savaşı yoktur. Çarşamba gün dinlenirler ve Nisan ayında evlenmezler. Doğaya ve doğal yaşama inanırlar, bu yüzden çok fazla okumazlar.

Ezidiler, IŞİD’in kendilerine yaptığı soykırımı tarihleri boyunca yaşadıkları 74. soykırım olarak adlandırdılar. Bundan önce de tam 74 kez şeytana taptıkları düşünülerek yok edilmek istendiler. Halbuki onların da tüm diğer tek tanrılı dinlerde olduğu gibi inandıkları bir tanrıları ve melekleri vardır. Ezidiler’in yaşlıları yaşadıkları son soykırım sırasında gençlere ve çocuklara şu öğüdü verdiler. Ne yaparsanız yapın ama hayatta kalın. Soykırım sırasında gelenekler ve adetler geçerli değildir deyip tecavüze uğrayan kadın ve kızlarını bağırlarına bastılar.

Ben Ezidilerin yaşamına, dayanılmaz acılarına iki kitap sayesinde dokunabildim. Mustafa Mutlu’nun ‘’74. Ferman’’ı ve Zülfü Livanelli’nin ‘’Huzursuzluk’’. Evet Ezidiler Facebook ve Twitter kanalıyla 24 saatliğine seslerini dünyaya duyurabilmişlerdi. Ancak bu o kadar kısa bir mesajdı ki; hemen hepimiz unutuverdik. Halbuki yazı öyle güçlü bir argumandır ki; insanlığı sadece çağlar ötesine taşımakla kalmaz, sınırlar ötesine de taşır. İşte o nedenle biz Kıbrıslıtürkler de hiç durmadan yazmak ve üretmek zorundayız. Ancak o şekilde dünya üzerinde iz bırakacak ve tarih sayfalarında yer alacağız. Eğer yok olmaya ramak kalan minicik bir toplumsak; bizi ancak sanat kurtaracak. Edebiyat da işte bu sanatların en anlamlılarından biridir. Benden selam olsun tüm sanat üreticilerine...

 

 

Bu yazı toplam 3448 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar