1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Ürettiklerinde "Yaşar" Olmak
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Ürettiklerinde "Yaşar" Olmak

A+A-

Bu yazıyı kaleme aldığım cuma günü, 365 gün geçmiş üzerinden, Hakan Çakmak dostumun genç yaşta aramızdan bedenen ayrılışı. 365 gün...

Ve her daim söylediğim gibi; biz dostları, arkadaşları için yüreğimiz ne kadar acısa da onun yokluğuna, ateş; her zaman düştüğü yeri daha bir yakar.

Hakan benim için sadece bir çalışma arkadaşım olmadı. Ta radyo günlerimden, o Posta Dairesi üzeri BRT'sinden başladı dostluk yoldaşlığımız. Üniversitesinin son yılıydı sanırım veya yeni bitirmişti. Staja Bayrak radyosuna gelmiş, ileriki yıllarda hep tebessümle dile getirip, aynı tebessümü benim de dudaklarıma yapıştıran, "senin mektuplarını açardım, çömezdik o zamanlar" dediği hâlâ kulaklarımda.

Evet, hepimiz de "çömez" olduk, bizden büyüklerin ve deneyimlilerin "istek mektuplarını" açıp tasnif ettik öncelikle. Plakları biz bulduk eski deyimle "diskotekten". Verilen her işi de yaptık ve iyi ki yapmışız. Çünkü her faklı iş, bir deneyimdi bizler için.

hakan-cakmak-yeniduzensanat-2008.jpg

Hakan BRT'ye girdiği ilk günden itibaren hem kendisi hem de bu toplum için en doğru yolu seçti: Kültür-Sanat...

Kültür-Sanat ile ilgili "yok" denilecek kadar az Tv programlarının varlığında, geldiğim şu 32 yıllık Tv programcılığımda birşeyin değişmediğini ve değişmeyeceğini de gördüm.

Çünkü ister devlet olsun isterse özel; televizyon kanallarındaki Kültür-Sanat programları ne yazık ki her zaman hakkınca ve gerektiğince yer bulamamıştır yayın akışlarında.

Ve elbette en önemli nedenlerinden biri de, "süreklilik" arzedebilecek ve kaliteden-nitelikten ödün vermeden programlar üretecek programcıların "pek çıkmaması".

Neden? Çünkü kültür-sanat gibi programları kotarabilmek için hem konuya ilgili ve bilgili olmak gerek hem de her işte olduğu gibi "aşkla" çalışmak gerek. Tıpkı Hakan Çakmak gibi...

22 yılı aşkın bir süre BRT ekranlarında yılmadan, usanmadan ve yaşamını adadığı nitelikli kültür-sanat programlarıyla sadece "program" üretmedi, bu toplumun kültür-sanat'ı için müthiş bir de "bellek" oluşturdu yaptığı röportajlarla, katıldığı etkinliklerle, Hakan. Öyle bir bellek ki, bugüne kadar bu alanda böylesi yoğun, nitelikli bir birikim şimdiye kadar yapılmamıştır.

İşte Hakan'ın bu topluma bıraktığı en büyük miras. Ve bu mirasın korunması yanında süreç içerisinde "belge" olarak farklı formatlarla arşivlere kazandırılması gerektiğine de yürekten inananlardanım.

Hakan sadece BRT için programlar üretmedi.

Yine birlikte yol aldığımız Yenidüzen gazetemizde de yıllarca sanatın penceresinden baktı, "Kalemin Ucu", "Bellek Gezgini" isimli köşe yazılarında, sanat sayfalarında.

İşte böylesi yazılarında Hakan'ın kültüre-sanata olan duyarlılığını, bakış açısını ve birikimini görmek mümkün.

Röportajlarda sorduğu sorulardan öteydi yazdıkları.

Ruhundaki kültür-sanatın anlam izdüşümleri, sorgulamaları ve yorumlamaları...

Hakan, bu meslekte nasıl çalışılması ve üretilmesi gerektiğinin en iyi örneklerindendir. Kimisine göre delicesine, kimisine göre adanmışcasına üretmek.

Hani türünün son örneklerinden desek yeridir Hakan için.

İşte Hakan'ın ölümsüzlüğü ve "yaşar olması" bundandır...

Ürettikleriyle yaşamak...

Mesai mefhumu olmadan, testinin ne boşuna ne dolusuna takılmadan, kendi üretim testisini yaratan ve toplumla paylaşan bir dost, yoldaş, meslektaş... Işıklar her daim yoldaşı olsun...    

Bu yazı toplam 1858 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar