1. YAZARLAR

  2. Gençler Yazıyor

  3. Tufan Vudalı:This is AYORGİ!
Gençler Yazıyor

Gençler Yazıyor

Tufan Vudalı:This is AYORGİ!

A+A-

Tufan VUDALI


This is AYORGİ… Son günlerde birçok kişinin Facebook’tan okuduğu bir slogan. Neden yazıldığını ve bu denli çok paylaşıldığını anlatmadan önce sanırım bir paragrafı “Ayorgi”yi anlatmaya ayırmalıyım. O halde başlayalım jenerasyonlara sığmayanları bir paragrafa sığdırmaya çalışmaya…

Ayorgi büyük bir çoğunluğu Limasol’dan olmak üzere birçok göçmen ailenin 1974’ten beri dolup taşırdığı Girne merkeze batı kanadındaki Zeytinlik’in ardından en yakın köydür. Ne kadar resmi kabul edersiniz bilemem ama şimdilerde resmi adı Şehit İbrahim Karaoğlanoğlu’nun soy ismidir. Yani Karaoğlanoğlu. Girne Amerikan Üniversitesi’nin yaptırmakta olduğu işçi ölümleriyle gündemden düşmeyen hastaneden Kervansaray’a kadar uzanan Karaoğlanoğlu nefes kesen manzarasıyla ünlü Karmi’yle birlikte dağlarımız eteklerine kadar serpilir. Hem dağ hem deniz. Zaten Girne o yüzden güzel ya, hem dağ hem deniz seninle. Sanki hem sarışın hem de esmer bir sevgilisi olması gibi insanın… Asla yalnız kalmıyor insan konu doğal güzelliklere gelince Girne’mizde. Tabi Karaoğlanoğlu nam-ı diğer Ayorgi doğal güzellikleriyle ün yapmış bir köy olarak tanınmaz. Ne ile tanındığına da birkaç cümle ayırayım hani olur da duymamış olan vardır diye.

Hazırlan güzel okuyucu sayıyorum: Kavga! İçki! Uyuşturucu! Yıllarca yakalarına yapışmış haksız ve çirkin lakaplar bunlardı Ayorgi gençlerinin. Bir kafenin kapısında 4 Ayorgili genç görüldü mü kavga mı var, sarma sigara içeni görünce de içinde ne var gibi sorular hep canlarını yakmıştır birlik kelimesine ölümüne bağımlı bu deniz kenarı gençliğini… Hiç daha önyargılı yaklaşmayan kız babası duymadım ben kızının sevgilisinin Ayorgi’den olduğunu duyunca ki buna birkaç tane de benim örneğim var. Ama bunlardan ziyade bu gençlik birlikte, sevgiyle ve hayatın her zor dönemine inatla tutunmalarıyla bilinmelidirler ki ben bunu da birinci elden tecrübe edebilmenin sevincini her fırsatta paylaşma fırsatını kaçırmam. Sanırım daha da uzatmamalıyım Ayorgi ve gençliğinin hayata direnirken bir de önyargılarla uğraşmak zorunda olmasını.

Geçelim şimdi ‘’This is Ayorgi!’’nin neden bu kadar çok paylaşıldığına… Bir alt paragrafta yakala beni sevgili okuyucu.

Bir sahası, bir kilisesi, her gencin ilk birasını içtiği limancığı ve de bir balıkçı barınacığı var bu Ayorgi’nin gençlerinin. Trabzon örneği var ya ortada. Hamsiler. Koca şehirde en önemlisi futbol. Tüm şehri tek yürek yapan futbol. Hah işte öyle burada da. En ufaktan herkesin yanına verildiği İsmail hocamızla tanışırız o futbol denen toplum afyonuyla! Fenerbahçe Galatasaray bilmeden ya İsmail hocayla “Ocakçı” ya da kardeşi Özay abiyle “Doğancı” olur bir Ayorgili ufaklık. İsmail hoca yaşını başını almış eski ama efsanevi bir futbolcu. Jose Mourinho olmak derdi yok. Sadece çocukların kötü alışkanlıklara kapılıp gitmemesi için gencecik yaşlarında, saatlerini hiçbir karşılık beklemeden harcayan bir adam. Zaten KKTC’de hiçbir kazanç elde edilemeyen altyapı futbolunun bu mevcut durumda en büyük katkısı bu değil mi toplumumuza? Çocuklarımızı kötü alışkanlıklarla tanışmadan futbola bağımlı yapmak. Bunu Ayorgililer yapıyor. Hem de bir Lira bile yardım görmeden! Eminim anlamışsınızdır biraz neden bu saha bu kadar değerli bizler için!

Peki ya limancık? Peki ya balıkçı barınacığımız? Onları da mı kendi anılarından gelme dizeler anlatacak bizlere diye soran olursa cevabım hayır. Onları, o deniz kenarını Mağusa ve Alsancak’tan örnek vererek anlatacağım! Bir deniz kenarının devlet elinde yani halkın sahipliğinde kalmasının önemini kaybettiklerimiz üzerinden anlatmaya çalışacağım. Her yaz yaşıyoruz sahilleri işgal eden ve müşterilerinden başka kimsenin kullanmasını istemeyen otelciler ile anayasal haklarını kullanmak isteyen yurttaşlar arasındaki tartışmaları.

Mesela Alsancak... Bizim komşumuz güzelim Garava’da neler yaşanmıştı? Mare Monte’yi de satın alan Merit oradaki kıyıyı kum kayalık demeden işgal etti ve gelen yerlilere kendi özel arazisinden geçmedikçe kumsala ücretsiz girebileceklerini söyledi. Hiç oraya gitmemişseniz bunun tek yolunun sizi ya birinin helikopterle indirmesi veyahutta tekneyle getirmesi demek olduğunu bilirsiniz. Ancak mutlu son! Köylüler balıkçı teknelerine binip çıkarma yaptılar o sahile! Ve halkın birliğini kıramayacağını anlayan Merit kendi özel sınırlarından geçişe izin verdi. Buna ek olarak bedava yiyecek içecek servisi bile yaptı. Ama Garavalılar rüşvetle alınamadılar. Artık Mare Monte’nin keyfini haraç ödemeden sürecekler.

Eski kilisenin, el ile oyulmuş limanın barınacığın ve sahanın hepsinin sözde yeşil alan yatırımı adı altın İTEM yasası kapsamından çıkarılıp devredilmesine yani peşkeş çekilmesine 2013’te başsavcılıktan olumsuz bir görüş geldi. Hali arazi statüsünde olan bu bölge sadece kamu yararına devredilebilir. Son baktığımda otel tesisleri kamu değil daha çok kendi kasalarının yararınaydı. Konuyu biraz daha açalım ve dönemin Başbakanı Sibel Siber’e İTEM yasası kapsamından çıkarılan araziler hakkında gelen mektubun bu arazi ile ilgili olan parçasını paylaşalım; ’’ Anayasa mahkemesi 19/87 Dağıtım 8/88 sayılı kararında 41/77 sayılı İTEM yasasının 4(1) maddesinde belirtilen ‘kamu yararına ayırma’ söz dizisinin Anayasanın 159(3) maddesine uygun olarak okunması gerektiğini ve turizm amaçlı olarak taşınmaz bir malın İTEM yasası kapsamından çıkarılmasının Anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştir.’’

Açıkça görülüyor ki bu arazinin devri anayasaya aykırıdır. Bu peşkeşten başka hiçbir şey olamaz! CTP-UBP hükümetinin son zamanlarında UBP’li bakanlar ısrarla devir için bastırırken ve hatta Hüseyin Özgürgün “Bu devir bizim için olmazsa olmaz!” derken CTP’li bakanlar ve başbakan bu ısrara karşı direnmiş, peşkeşe izin vermemişti. Ancak hükümet bozuldu ve bu peşkeşe şu an ne ombudsmanlık ne de savcılık dur deme gayreti içinde!

Anlayacağınız tamamen bölgeli bir grubun önderliğinde hiçbir siyasi bağlantı olmadan kendi haklarını arayan bir avuç insanın öyküsüdür “This is Ayorgi!”. “This is Ayorgi!” sadece bir limancık değil anlayacağın sevgili okuyan. “This is Ayorgi!” bir feryattır. “This is Ayorgi!” bir isyandır. Değerlerimizin tek tek satılmasına karşı! Haklarımızın elimizden alınmasına karşı! Ve en çokta bunları bize yapanlara sessiz kalıp boyun bükmemize karşı! “This is Ayorgi!” halkın kendi özvarlıklarına kendisinin sahip çıkmasıdır.

Bugün saat 15.00’te başlayıp 18.30’a kadar devam edecek olan eylemimiz artık elimizde kalanı korumaya başlayacağımız ilk gündür.  Salıdan başlayarak önce Ayorgi’deki çevre yıkımını ve peşkeşi durduracağız. Ve eminim bugünkü eylemi gören birçok bölge de halkın birlik olması takdirde neler başarabileceğini görecek. Bunların yanında da yıllarca serseri diye nitelendirdikleri; kavgacı-içkici diye hor gördükleri bir avuç Ayorgilinin evlerine, topraklarına, futbollarına, değerlerine, anılarına ve memleketlerine ne kadar bağlı olduklarını görecekler. Ayorgililer bugün birçok önyargıyı kırıp birçok da önemli ders verecekler herkese. Gel sevgili okuyucu saflarımıza katıl! Adamızda kalan son avuç değerimiz için! Mücadele başlasın!

Bu yazı toplam 4750 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar