1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Tatilin ardından…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Tatilin ardından…

A+A-

Uzun bir bayram tatilinin ardından başlıyor yine yeni hafta…

Tabii bazılarımız için tatil uzun oldu ama özel sektörde belki birkaç günlük tatil yapabilenler oldu. Sağlık sektörü gibi, emniyet gibi alanlarda nöbetler devam etti.

Biz de Gazete olarak ilk kez bayramda üç gün yayınlanmadık. Çünkü biliyoruz ki artık tatil günlerinde, bayramlarda özveri gösterilerek, büyük çaba sarfedilerek verilen emekler bile ertesi gün karşılığını bulamıyor bayiilerde…

Evet tatiller var, yurtdışı geziler de artıyor, gazete satışları düşüyor o yüzden ama evinde oturan da veya biryerlere gitmeyen de o eski alışkanlıklardan artık çok uzak… Akıllı telefonlar, bilgisayarlar yazılı gazetelerin yerini aldılar ne yazık ki…

Bu boşluğu biz de web sayfamızla doldurmaya çalışıyoruz, bayramda da web sayfamız güncellenmeye devam etti. Zamanın getirdiklerini ortama uyarlamak elbette ki kaçınılmaz ancak bir romanı tabletten veya akıllı telefondan okumanın tatsız durumu neyse, bir gazeteyi, oradaki haberleri, köşe yazılarını da farklı yerlerden okumanın bir gazete kadar keyif ve doyuruculuk vermediğini düşünüyorum.

O yüzden de inatla gazeteyi yazılı olarak yayınlamaya web sayfamızla birlikte devam ediyoruz. SMS (haber paketi) ile de flaş haberler abonelerimize ulaşmaya devam ediyor. ABONE HABER yazıp 4303’e gönderilen iletiler sizi haber paketimize abone yapmaya yetiyor.

Biz gazete çıkarmaya devam edeceğiz, burada ve başka gazetelerde çalışan onlarca çalışanın yetersiz de olsa evine götürdüğü maddi katkının devam edebilmesini sağlamaya çalışıyoruz.

Bu katkı için gazetemizin ulaştığı tüm yerlerden ek katkılar bekliyoruz. Sadece YENİDÜZEN için değil bu çağrı, bütün yazılı basın için, bu sektörden kazançlarını sağlayan herkes için…

Bir tatilin ardından iyi haftalar diliyorum.

 


 

Sadece yaşam biçimi değişiyor

“Bir çırpıda büyüdü çocuklar” der sizi belli bir aradan sonra görenler…

Aslında öyle gelir bazen o çocukları büyüten ailelere de ancak bu düşünce aradan geçen yılların bir anlığına unutulduğu anlardır.

Doğmaları, büyümeleri, eğitimleri, sorunları, hastalıkları…

O düşünce anında herşey unutulur bir anlığına ama sonradan akla gelir;

“Bir çırpıda olur mu yahu? Başka yerde büyüdü galiba çocuklar!..”

Ne kadar büyüsüler de yine hep evin çocuklarıdır onlar… Çocukluk bitmez.

Hele de desteksiz yaşamanın mümkün olmadığı bu zamanda…

Bizim çocuklar da büyüdü ama sorunların, yaşantının biçimi değişti sadece… Biten birşey yok yani.

Kızlardan biri okul yaz tatiline girince İngiltere’den gelirken, diğeri Ankara’da staja gitti. Bayram tatilinde buluştular burada… Dün büyük kız yeniden Ankara’ya staja giderken küçük kızımız Eylül bitmeden İngiltere’ye dönecek.

O giderken tekrar görüşme olanağı olmadan birkaç gün sonra diğeri gelecek.

Artık  bundan sonra kızlar bile birbirlerini görmek için zaman ayarlamak durumunda kalacaklar.

Yani sorunlar, eğitimler, gereksinimler bitmiyor… Hayat boyunca da bu böyle gidecek galiba…

Bundan sonra boş zamanları denk getirip aile buluşmalarının olabilmesini sağlamak gerekiyor.


 

tay-001.jpg

Evlerin çocukları

Evlerin artık vazgeçilmezleri oldular… Onlar artık kediler, köpekler de değil, onlar evlerin çocukları oldular… TV’de izliyorum; “Çocuklarımız geldiklerinde 5 yıldızlı otellerde kalıyorlar… Yatakları, oyun alanları, gece lambaları var” diye anlatıyor adam… Meğerse kedi ve köpeklerden sözediyormuş. Hoş, sadece o değil, artık evinde kedi, köpek besleyen biz de onlardan “kızımız, oğlumuz” diye bahsediyoruz. Nasıl demeyiz ki! Eve gelen adımların seslerinden tanıyan, kapının hemen dibinde kapının açılmasını bekleyen, sizi karşılayan, kuyruğunu sallayıp sevincini belli eden, sevmeyi-sevilmeyi bekleyen, bütün yorgunluğunuzu alan canlar evin bir üyesi oldular. Bizim Lucky de tam 11.5 yıl oldu bizimle birlikte… 2 aylıkken geldi evimize… Bir avuç içi kadardı, cinsi gereği çok büyümedi ama artık o yaşlı bir köpek… Bu seneler boyunca bütün hayvan besleyenler gibi engeli de oldu tabii ki yaşantımıza… Her gittiğiniz yere götüremiyorsunuz, tatil sizin için büyük sorun oluyor… Birkaç gün bir yerlere bırakırsanız size haftalarca küs kalır. Yüzünüze bakmaz. Barışması için canınızı yersiniz, sonunda barışır. Bütün sorunlarına rağmen evlerin neşesi olmaya devam ediyorlar. Onları seversiniz çünkü onların da karşılıksız sevgilerini bilirsiniz.

 


 

Geri zekâ

Birileri, askeri kışlaya ağız uzunluğu 23 santim uzunluğundaki satırla girip orada askerliğini yapan birini boğazına dayadığı o satırla yaralıyor… Sebebi? Çünkü yaraladığı o asker, eski kız arkadaşıyla konuşmuş. Yahu yeter! Ne bu tip olayları yazmak, ne de sebebini anlamaya çalışmak istiyorum… Gerilere, ilk çağlara, şiddet zamanlarına değil, normal bir yaşama, ileriye gitmek, bu gibi geri zekâlı olaylardan uzaklaşmak istiyorum.


Gör-sor-koy

Marketlerdeki fiyatlar bir öyle bir böyle… Aynı ürün bir markette başka, diğer markette başka fiyatta satılıyor… Bir ürünün fiyatı aynı markette rafta başka, kasada başka… İnsan alışverişe gidince bir de denetim görevi yapmak durumunda kalıyor… Eskiden ‘bir alışveriş-bir fiş’ vardı, şimdi de ‘bak gör-git sor-tamamsa sepete koy’ tipinde bir alışveriş oluşacak gibi…


 

Kesin bilgi ancak çok az bildiğimiz zaman mümkündür. Bilgi miktarımız arttığında şüphemiz de artar.

Goethe

Bu yazı toplam 1966 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar