1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Nurettin Mehmet Seferoğlu
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Nurettin Mehmet Seferoğlu

A+A-

Bir gün kendisine “Kıbrıslı yok mu?” diye sormuştum!

Yani hepimiz illa ki Elen ve Türk müyüz?

Hiç gülmezmiş gibi duran suratında gülümseme belirmişti ve “Ha ha ha...” diye kahkaha bile atmıştı...

“Ben nereliyim Serhat bey oğlum?” sorusunu sormuş ve “... kızının adı neydi?” diye de bir soru daha eklemişti...

“Florenza” demiştim...

Ve ilk kez Florenza’nın, Kıbrıs’ın (Venedik dönemindeki) son kraliçesi Caterina Cornaro’nun annesinin adı olduğunu o söylemişti bana...

Ayaklı tarih kitabıydı...

 

-*-*-

 

Londra’da tanıştım Nurettin Mehmet Seferoğlu ile...

Sene 1994...

Seferoğlu, merhum yoldaşları Ahmet Sadi Erkurt, Kamil Ahmet, Hulus İbrahim gibi bir avuç ilerici Kıbrıslı Türk arasındaydı ve tümü efsane isimlerdi benim için...

 

-*-*-

 

“Gel bir ekmek yiyelim...” şeklindeki “yemek” davetlerini hep çok ilginç bulurdum...

1950’lerin Türkçesi...

“Gel bir ekmek yiyelim...”

“Yemeğe buyur”un o dönemde kullanılan bir versiyonu olmalıydı...

 

-*-*-

 

Evi, kütüphaneydi...

Çok okurdu...

60’li yaşlarındaydı tanıdığımda...

Ve tarih doktorası yapmaktaydı...

Bazı kullandığı kelimeler “eski Türkçe” kabul edilse de, Türkçe – Elence, Elence – İngilizce ve Türkçe – İngilizce tercümanlık yapabilecek derecede üst seviye dil bilginiydi...

Bir arkadaşım, “Komünist gibi suratı var” demişti...

Anlatmaya çalıştığı, “sert mizacıydı” aslında...

 

-*-*-

 

Kimisi O’na “Nurettin hoca” dedi, kimisi “Nurettin yoldaş”...

Ben “Nurettin amca” dedim hep...

1933 Bodamya doğumluydu...

Tüm hayatını “sol mücadeleye” adamıştı...

Ve dikkatinizi çekmek istiyorum, yeri ve zamanı geldiğinde namazını kılan, orucunu tutan bir “komünistti”...

“Ateist değilim – komünistim” demişti bir sohbetimizde...

Azıcık kafam karışmıştı ama İslam’ı veya öteki dinleri, anlamadığı dillerde değil, anladığı dillerde okuyup anlatmaktan yanaydı.

“Arapça bilmeyen için Kuran okumak, boşa zaman harcamaktır” derdi...

 

-*-*-

 

Fazla uzatmanın anlamı yok...

Kıbrıslıydı...

Komünistti...

Kıbrıs Komünist Partisi AKEL’in ve aynı siyasi çizgideki sendika olan PEO’nun efsane isimlerindendi...

AKEL eski lideri Dimitris Hristofyas, kendinden önceki efsane AKEL lideri Ezakias Papayuannu’yla Nurettin amcayı kıyaslamıştı bir sohbetimizde ve “Benim için Ezakias yoldaş neyse, Nurettin Mehmet yoldaş da odur” demişti...

 

-*-*-

 

Eminim gayet iyi biliyorsunuz; “... Kıbrıs’ta etnik kavgaya karşıyız bizim kavgamız ekmek kavgasıdır” diyenlerin tüm gibi O da “hain” ilan edilenlerdendi...

Zerre umuru olmadı!

Hep okudu, hep çalıştı...

Asla Kıbrıs’ta barış, Kıbrıs’ta emek ve ekmek kavgasına sırtını dönmedi.

Kişisel çıkarı için toplumunu veya ülkesini satılığa çıkarmadı...

Komünizme, AKEL’in Kıbrıs’ın tek komünist partisi olduğuna hep inandı... Ve bazen yalınız kalsa da, sonuna kadar aynı kaldı...

 

-*-*-

 

Kıbrıs’taki kavganın, emperyalizme ve kapitalizme hizmet eden milliyetçiliğin kavgası olduğundan çok emindi...

Zaten, 1958’de hem Kıbrıslı Türk hem de Kıbrıslı Rum ilericilerin, Türk ve Rum yer altı örgütlerince aynı dönemde öldürülmeye başlamasının bunu kanıtladığını, tartışmaya gerek olmadığını çok inanarak anlatırdı...

 

-*-*-

 

Son yıllarda bazen köyü Bodamya’da bazen Londra’daydı...

En son, Güney Lefkoşa’da belki de 10 yıl önce AKEL’in bir etkinliğinde karşılaştığımızda, Andros Kipriyanu Genel Sekreter’di...

Bir çok kez AKEL üyelerinin kendisine gösterdiği saygıya tanık olmuştum ama o etkinlikteki onurlandırmayı hayatta unutamam... Hatta ilginçtir; araya biraz da din karıştırıp, “Allah her komüniste bu onuru bahşetsin” demiştim, yine o katı sıratı güldürmeyi başarmıştım...

 

-*-*-

 

O’nunla çok söyleşi yaptım...

Çok sohbet ettim...

Çok konferansa – toplantıya katıldım...

Kendi deyişiyle, “çok ekmeğini yedim”...

 

-*-*-

 

Nurettin Mehmet Seferoğlu, 7 Aralık 2022 tarihinde yaşamını yitirdi...

Kıbrıs’ta barış...

Kıbrıs’ta emek ve ekmek kavgası...

Kıbrıs’ta kardeşlik...

Kıbrıs’ta ilerici hareket...

Say say bitmez...

Tümü için çok büyük bir kayıp...

Huzur içinde uyusun ve evet, “Allah rahmet eylesin...”

Eşi Fatma hanım ve oğlu Mehmet başta olmak üzere, tüm ailesine ve ülkemize başsağlığı diliyorum...

Anısı; hayattaki en büyük gururumdur...

serhat-004.jpg

***

ELAM’cıların sevindirdikleri...

Bizim faşistler, belli ki Güney Kıbrıs’ta “Grivas’ın onore edilmesine karşı çıkan” Temsilciler Meclisi kararına çok üzüldü...

O kadar üzülmüşler ki, bu kararı alanlardan hiç bahsetmiyorlar ama karar aleyhine eylem yapan ELAM’cıları manşetlerine taşıyorlar!

 

-*-*-

 

Oysa, Girvas onore edilseydi, ne köşeler yazacaklardı!

Yazıklar olsun!

İşiniz sadece propaganda!

İşiniz sadece sahte ve ganimet düzeninin devamı!

ELAM’dan medet umuyorlar!

Yürü be ELAM!

Yürü da sevindir tüm çözüm düşmanlarını!

Bu yazı toplam 2147 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar