1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Ne Olacak Bu Çocuklar?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Ne Olacak Bu Çocuklar?

A+A-

Okullarda nasıl bir eğitim yapılacağı konusunda, bakan dahil herkesin kafası karışık. Seni, beni, okul müdürünü, öğretmeni ikna edecek anlamlı bir plan program henüz ortada yok. Dolayısıyla hem öğrenciler hem de veliler sürekli aynı soruları sorup duruyorlar. Ne olacak bu çocukları?

Her şey değişiyor, bir tek eğitim yerinde sayıyor. Hükümetler değişiyor, bakanlar değişiyor, daire müdürleri değişiyor, yasalar değişiyor, genelgeler değişiyor ama bir türlü başarısızlık değişmiyor.

Ekim ayın son haftasına girdik. Sınıflardaki öğretimde 6’ıncı hafta tamamlandı. Ne var ki çocuklarımızdaki davranış bozukluklarında anlamlı bir değişimi gözlemlemek mümkün olmadı. İki hafta sonra ortaokul ve liselerde ara dönem sınavları var. Öğretmenlerin yaygın kanısı. Tabiri yerindeyse “sınavlarda başarılı olacak öğrenciyi mumla arayacağız”

Bu durumun pedagojik ve sürdürülebilir olmadığı aşikar...

Ne var ki çocuklarımızın başarısızlığı sadece akademik boyutla sınırlı değil. Öğretmenin tüm uğraşına rağmen hâlâ yoğun bir biçimde kaba dil, küfürlü konuşma, arkadaşlarıyla da öğretmeniyle de iletişimlerinde itme, vurma, fiziksel şiddet kullanma üst boyutta. Öğretmenin söylediğini anlamama, anlayamama, yönergeleri takip edememe gibi sıkıntılı davranışları devam ediyor.

Ve ne yazık ki; kabul etmesek de bütün bunların altında yatan esas neden; hatalı anne-baba davranışları oluyor çoğu zaman…

Çocuğunuz gerçek performansını yakalaması, bu performansını artırmasını ve anlamlı bir başarı elde etmesini sağlamak için anne-baba olarak gerçekleştirmeniz gereken üç önemli davranış var:

  1. Başarı tanımınız değiştirin ve onu tanıyın: Eğitim sisteminin çarpık durumunun sizi etkilemesine izin vermeyin. Bunun için de yapmamız gereken ilk ve en önemli şey “başarılı olma” tanımımızı gözden geçirmektir. Sınavda en yüksek not almanın gerçek başarı olmadığını kavrayınız. İyi insan, nitelikli birey olmasının sınav notundan daha önemli olduğunu sürekli vurgulayın. Çocuğunuzu tanıyın, güçlü yanlarını, keyif alarak yaptığı işleri, yeteneklerini keşfedin. Özel eşyalarına ve düşüncelerine saygı gösterin. Onun başarısını, yeteneklerini göz önüne alarak değerlendirin.

 

  1. Evdeki öğretmen olmaktan vazgeçin, ona anne-baba olun: Çocuklar eve geldiklerinde ya da okuldan sonraki zamanlarında en son ihtiyaç duydukları şey öğretmen edasıyla onlara davranan anne-babalardır. Onun ihtiyaçlarını ondan daha iyi biliyormuşsunuz gibi ona yeni yeni ödevler, yeni yeni çalışma soruları ya da daha fazla özel ders ve artırılmış dershane günleri yaratmayın. O, evde öğretmen rolü üstlenmiş bir yetişkin değil, onu anlayan bir anne-baba ister…

 

  1. Çocuklarınızı ekranlara teslim etmeyin:  Çocuklarınızı cep telefonu, tablet, bilgisayar ya da televizyon ekranına teslim etmeyin. Dijital dünyanın çocuklarınızı sizden çalmasına izin vermeyin.  

Çocuklar, dürüst, tutarlı, sorularına anlamlı yanıtlar veren anne-baba ister. Ona iyi şeyleri yapmasını söylemeyin, o iyi şeyleri önce siz yapın, göreceksiniz gerçek başarı işte bu tutum sonucunda kendiliğinden gelecektir.

karikatur-013.jpg


Okumuş muydunuz?

Korkarım ki bir gün teknoloji, insan etkileşiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak.

Albert Einstein


Anlayana Gülmece
Nasıl Öldün?

  • Selam, benim adım Ceyda
  • Selam, benimki de Esra, sen nasıl öldün?
  • Donarak öldüm.
  • Ne kadar korkunç…
  • Yok, o kadar kötü değildi, soğuktan titremem geçince ısınmaya başladım ve uyku bastı, sonunda huzur dolu bir ölüm. Peki, sen nasıl öldün?
  • Ağır bir kalp krizi geçirdim. Kocamın beni aldattığını sandım, onu iş üstünde yakalamak için eve erken geldim, fakat evde tek başına televizyon seyreder halde buldum.
  • Sonra ne oldu?
  • Kesinlikle evde başka bir kadının olduğundan emindim, bütün evi aramaya başladım. Çatıyı, yatakların altını her yeri aradım fakat bulamadım. Ararken aşırı yorulmuşum, bulamadığım için de çok öfkelenmiştim, kalp krizi geçirdim ve öldüm.
  • Ah be güzelim bir de derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor olacaktık…
Bu yazı toplam 1289 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar