1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Kıbrıs’ta suçlar ve suçlular bilinsin mi bilinmesin mi?
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Kıbrıs’ta suçlar ve suçlular bilinsin mi bilinmesin mi?

A+A-

Ersin Tatar dahil, binlerce insan, bu ülkede savaş sırasında katledilen Kıbrıslı Türkler üzerinden sık sık propaganda yapar...

Evet, Ayvasıl, Atlılar, Muratağa, Sandallar ve tabii ki Taşkent katliamları insanlık utancıdır...

-*-*-

Tatar, “sorumlularının veya yapanların belirlenmesi, yargılanması”ndan söz eder...

Yüzde yüz katılırım...

-*-*-

Ancak, Tatar, bu konuda ne zaman tüm Dünya ve Kıbrıslı Rumlar tarafından “propaganda yapmıyor, bravo doğruyu söylüyor” diye algılanır biliyor musunuz?

“Gelin, Kıbrıs’ta işlenen tüm suçları aydınlatmak için ortak ve bağımsız bir komite kuralım” diye önerirse!

Bu ya da buna benzer öneriler daha önce de cılız şekilde çok yapıldı.

-*-*-

Elbette Rumların işlediği suçlar aydınlanacak ama mesela, Alpay Mustafa cinayeti, herkes konuşuyor ama yargı anlamında da net şekilde açığa çıkarılmalı...

Yargısız infaz değil miydi o cinayet?

-*-*-

Mesela, Derviş Ali Kavazoğlu’nun vurulması olayı...

Öncesinde Fazıl Önder cinayeti...

Yani sadece “örgüt içi infazlar” değil, örgütün “komünist” avları da herkesçe bilinecek!

-*-*-

Ama geçtim bunları, dost kurşunuyla “yanlışlıkla vurulan” veya “kasten öldürülen” Türkler olduğu da iddia ediliyor...

Bakın iddia diyorum!

Bu komite, iddiaları “hukuki gerçeğe” çevirecek!

Suçsuzluk karinesi meselesi net olacak!

Kimse ne boşuna suçlu kalacak, ne de kimse boşu boşuna suçlanmış olmayı sürdürecek!

-*-*-

Şimdi, gerek Türkiye’de, gerekse ülkemizde, çok meşhur bir banyo katliamı meselesi var...

Orada çekilmiş fotoğrafların “kurgu” olduğunu artık herkes biliyor...

Cinayetleri kimin işlediği konusunda ise kafalar net değil!

Propagandanın ne dediğine bakmamak, bağımsız, adil iki taraflı hatta tarafsız yabancılı komitenin bu ve benzer cinayetleri de aydınlatması desteklenmeli...

-*-*-

Mesela çok merak ettiğim bu konuyla alakalı, cinayetler saptandıktan sonra, “Kim kime tokat attı?” sorusu var...

Gerçekten, kim bu cinayetle ilgili olarak kime bağırıp çağırdı ve kim kimi tokatladı?

Kim bu cinayetten kimi suçlu buldu?

Bu ülkede gerçekten bundan daha vahşi cinayet var mı?

-*-*-

Mesela vurulup öldürülen ve varile konulup yakılan masum bir Rum konusu doğru mu?

Piyi Peristerona’da (Alaniçi) ilk kim ya da kimler, kimi vurdu?

Bu cinayet, hangi katliamlara kadar kan davası şeklinde gelişti?

İlk öldüren kimdi?

-*-*-

Mesela okullara isimlerini verdiğimiz, Hüseyin Ruso ya da Tuncer öğretmenin vurulmaları olayı...

Bir yanda şehitler ama öte yanda hala hayatta olan şahitler var...

Bana da anlatılanlar söz konusu...

Bu şahitler hala hayattayken, bulup konuşmak lazım...

-*-*-

Geçenlerde bir mesaj aldım...

Londra yakınlarındaki Croydon’da çok ağır hasta olan bir Kıbrıslı Türk’ün yakını olduğuna inandığım birinden...

“... Konuşmak istiyor” dedi...

Kim?

Neden konuşacak?

Sordum: “... Banyo cinayeti” dedi...

Ve konuşacak kişinin ağır hasta olduğundan söz etti...

-*-*-

Kim bilir belki mesajı atan kişi uyduruyor.

Belki yalancıdır.

Belki de doğruyu söylüyor...

-*-*-

Tek taraflı suçlamalarla meseleyi çözemezsiniz tam aksine karşı tarafı daha da suçlayıp, düşmanlığı artırmaktan başka hedefiniz olmadığını kanıtlarsınız...

-*-*-

Ersin Tatar ve etrafındaki bir yığın çözüm düşmanı faşistin aslında hedefleri budur...

Tatar, gerçekten bu ülkede karşılıklı olarak işlenen ya da her iki tarafın kendi toplumları içerisinde işlediği suçları, yaptığı hataları ortaya çıkarmak istiyorsa, ellerinden öperim...

Ne isterse olsun, “helal olsun, bugüne kadar hep içine mıçtın ama vallahi aha şimdi adamlık yaptın” derim...

-*-*-

Amaç propaganda değilse, hedef çözümsüzlüğün dozajını artırmak değilse ve gerçekten insanlık adına iş yapmaksa, karşı tarafın toplum liderliğine derhal mesaj göndersin, iki toplumlu komite kurulsun!

-*-*-

Tekrar ediyorum; mahkeme kararı niteliğinde olacak bu komite kararı...

Ve bizler de banyodaki o masumları kimin öldürdüğünden kesin emin olacağız...

Kafamızdaki “acaba” sorusu ortadan kalkacak?

Var mısın Ersin Tatar?

(Bir sor M.K.’ya, o da sorsun F.O.’ya, o da gitsin danışsın R.T.E.’ye bakalım... Bu arada en azından propaganda yapmaktan vazgeç...)


Türkiye’deki seçimler ve Kıbrıs sorunu!

Bizde yerel seçimler bugün...

Türkiye’de ise büyük olasılıkla 2023’ün Nisan – Haziran ayları arasında yapılacak...

Türkiye’nin geleceği aydınlık görünmüyor...

Bu seçimler ciddi olaylara gebe...

-*-*-

Şu anda Türkiye’de Erdoğan’a rakip çıkarması beklenen 6’lı masa, krizdeymiş gibi görünüyor...

Dört aday adayı var...

Televizyon programlarındaki yorumculara göre, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Meral Akşener bu dört aday adayı arasında...

-*-*-

Türkiye’de Ak Parti, altılı masayı krize sokmak için her türlü propaganda ve girişimi yapıyor...

Örneğin türban konusunda anayasa değişikliği tartışmaları da altılı masada CHP ile iyi Parti gerginliği yaratabilir.

-*-*-

İyi Parti lideri Akşener, daha çok İmamoğlu’nun aday olmasını istiyor... CHP ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığında ısrarlı...

Bana göre de İmamoğlu sanki Erdoğan’ı çok rahat yener gibi duruyor...

Ama bu, uzaktan bir gazel olmanın ötesine geçmez.

-*-*-

Kesin olan, altılı masada kaos yaşandığı ve yine kesin olan, eğer kafa kafaya bir seçim sonucu çıkar, Erdoğan açık ara seçimi kaybetmezse, ortalığın çok ciddi karışacağı...

-*-*-

Peki Kıbrıs konusu?

Kıbrıs’ta çözüm konusunda, hala Erdoğan tarafının, altılı masa tarafına göre daha ikna edilebilir olduğuna inanıyorum.

Ancak Erdoğan kazanırsa, Türkiye’de sistemin şeriat tehlikesinin olduğunu da gayet net bir şekilde görebiliyorum...

Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakalın ta kendisi!

Kim kazanırsa kazansın, bizim işimiz borudur!

Türkiye’ye bel bağlamak, Türkiye’den çözüm beklemek mi?

Bakınca, bunun çok ciddi hata olduğu apaçıktır!


noel.jpg

Bu yazı toplam 1902 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar