1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Kazafanalı bir Kıbrıslıtürk arkadaşı tarafından parası için öldürülmüştü…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Kazafanalı bir Kıbrıslıtürk arkadaşı tarafından parası için öldürülmüştü…

A+A-

Dokuz yıl önce, oğlu Menos’la birlikte Kayıplar Komitesi yetkililerine gömü yerini göstermiştik… Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Kostas Theoris Yuannu Mahallebaris, 28 Kasım Çarşamba günü toprağa veriliyor…

 

ss-045.jpg

Dokuz yıl önce, 22 Ocak 2009 tarihinde gömü yerini Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiş olduğumuz Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Kostas Theoris Yuannu Mahallebaris, 28 Kasım Çarşamba günü toprağa veriliyor…

Sevgili eşi Eleni, bu günü göremedi – hatta kazının başlatıldığını dahi göremedi… Biz bu yeri Mahallebaris’in oğlu Menos’la birlikte 2009’da göstermiştik, 2010’da bu alanda kazı başlatılıncaya kadar eşi Eleni yeryüzünden göçüp gitmişti…

2010’da, mahallebicinin sevgili eşi Eleni hanım vefat ettikten sonra başlatılan kazılarda pek az kalıntı bulunabilmiş ve 2016 yılında bir kez daha Karakum’da Mahallebaris’in gömü yerinde esaslı bir kazı daha yürütmüştü Kayıplar Komitesi ama yine bir şey bulunamamıştı.

Söylentilere göre bunun nedeni yıllar önce kalıntıların açığa çıkmasıyla birlikte, Mahallebaris’in kalıntılarının bir çöp kamyonuyla taşınıp atıldığı şeklindeydi…

Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Kostas Theoris Yuannu Mahallebaris, 28 Kasım 2018 Carşamba günü saat 15.00’te Lefkoşa’nın Strovulo bölgesinde Apostolos Andreas Kilisesi’nde düzenlenecek cenaze töreni ardından Strovulo’da toprağa verilecek.

Biz de bu cenaze törenine giderek küçük tabutuna çiçek koyacağız ve ailesine “Başınız sağolsun” diyeceğiz…

MAHALLEBARİS KİMDİ?

Bundan dokuz yıl önce, Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Kostas Theoris Yuannu Mahallebaris’in öyküsünü bu sayfalarda, Ocak 2009’da şöyle yazmıştık özetle:

“Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Kostas Theoris Yuannu Mahallebaris’in öyküsü...

Kostas Theoris Yuannu, ya da nam-ı diğer “Mahallebaris”, Girne’nin  mahallebicisiydi... Aslen Liveralı (Sadrazamköy) olan Kostas Mahallebaris, 1930’lu yıllarda köyü Livera’dan (Sadrazamköy), Girne’ye gelip yerleşmişti...

Kıbrıs’ın o sıkıntılı yıllarında mahallebiciliğe başlamıştı... Önceleri bir arabacıkta satıyordu sulu mahallebililerini, sütlü mahallebilerini... Ama sonraları Girne’nin ana caddesi üzerindeki “Blue Bar”ı almış ve mahallebiciliğe burada devam etmişti.

Mahallebi ne kadar harika bir tatlıdır! Alır bizi çocukluğumuza götürür, mahallebi yerken sanki çocuklaşırız – o yumuşak, pürüzsüz tadı bebeklik günlerimizde henüz dişlerimiz bitmeden önce anneciklerimizin bize yedirdiği mamaları hatırlatır... Kıbrıs’ın sulu mahallebisi ise eskiden yaz aylarının vazgeçilmeziydi – Nişasta suyla pişirilir, yayvan tabaklara dökülür, soğutulurdu. Sonra tabaktan çıkarmadan parça parça kesilir, üzerine şeker serpilir, soğuk su ve gülşurubu dökülür, sonra kaşık kaşık yenilir, tabak sıyrılırdı...

Kostas, hem sulu mahallebi, hem de sütlü mahallebi yapıyor, bunları kahvehanesi Blue Bar’da satıyordu... Ama Kostas burada, aynı zamanda piyango biletleri de satmaktaydı...

Kostas’ın Karakum’da (Karakumi) şimdi aşağı yukarı “Mülk Plaza”nın tam karşısında kalan bir yerde tarlaları da vardı... Bu tarlalarda çok sayıda zeytin ağacı bulunmaktaydı... Bu arazide bir de bahçe evi inşa etmişti – ya da eskilerin deyimiyle “motor evi”...

Savaş rüzgarları esmeye başladığında, Girne’nin çok sevilen, popüler mahallebicisi Kostas, dükkanını kapatıp Karakum’daki bahçesine gitmişti. Burada ağaçlarını sulayacaktı... Kazafana’dan (Ozanköy) bir Kıbrıslıtürk arkadaşıyla karşılaştığı ve ona “Üzerimde piyango parası kaldı, bunu yatırmam lazım” dediği anlatılıyor – hatta bu paranın 60 bin Kıbrıs Lirası civarında bir para olduğu bile söyleniyor... Ancak “kayıplar” konusunda insanlar o kadar çok öykü anlatıyor ki, en azından bu 60 bin Kıbrıs Liralık miktarın doğru olup olmadığını araştırdığımızda, ailesinden böyle bir şey olmadığını, Kostas’ın üzerinde olsa olsa 3-4 bin Kıbrıs Lirası olabileceğini (ki bu miktar da 1974’te büyük para sayılırdı) anlatıyorlar. 60 bin Kıbrıs Lirası’yla ilgili söylentinin nereden çıkmış olabileceğini araştırdığımızda ise, Mahallebici Kostas’a, 1974’te savaştan hemen önce Karakum’daki tarlaları için 60 bin Kıbrıs Lirası teklif edildiğini ancak onun bu araziyi satmayı kabul etmediğini, “100 bin Kıbrıs Lirası verirseniz satarım” dediğini öğreniyoruz. Herhalde bu “kayıp” adamın hikayesinde sözü edilen 60 bin Kıbrıs Lirası bu olsa gerek. Çünkü mahallebicinin ailesi “Bizim hiçbir zaman öyle bir paramız yoktu, olmadı” diye anlatıyor. “Piyango biletlerinin parası ise asla o kadarı bulmazdı...”

Dediğimiz gibi, savaş rüzgarları esmeye başladığında, Girne’nin mahallebicisi Kostas, dükkanını kapatıp Karakum’daki bahçesine gitmiş. 1912 doğumlu olan Mahallebici Kostas, o günlerde 62 yaşındaymış... Bay Kostas’ın Eleni hanımla birlikte tam 11 çocukları varmış...

Karakum’da neler olup bittiğini bilmiyoruz ancak bugüne dek gelen anlatılara göre, Kazafanalı bir Kıbrıslıtürk arkadaşı Bay Kostas’a yardım etmek yerine, aklına onun yanında bulunan piyango parasını takmış... Kimi söylentilere göre, Bay Kostas’ın bu Kıbrıslıtürk arkadaşı, onu askerlere öldürtmenin bir yolunu bulmuş ve para çantasını da almayı “becermiş”...

Girne’de kısılan tüm Kıbrıslırumlar gibi, savaş sırasında Dome Otel’e yerleştirilmiş olan Mahallebici Kostas’ın ailesi ise babaları için kaygı duyduklarından, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nü Karakum’a göndermişler. BM Barış Gücü buraya gittiği zaman, Bay Kostas’ın bahçesinde bir zeytin ağacının altında henüz yeni kazılmış toprağı farketmiş. Bu kazılan yerde yapılan incelemede, Bay Kostas’ın öldürülerek kendi bahçesinde, komşu tarlayla sınırın bulunduğu noktadaki zeytin ağacının altına gömülmüş olduğu anlaşılmış...

Mahallebicinin oğlu Menos bir gün beni arıyor – sürekli olarak yazılarımı okuduğunu anlatıyor... Babası Mahallebici Kostas’ın nereye gömülü olduğunu bildiğini, burasını bana göstermek istediğini anlatıyor.

O zaman Kayıplar Komitesi yetkilisi Ahmet Erdengiz’i arayıp Kayıplar Komitesi araştırma görevlilerinin de bizimle gelmesini, bir okurumun olası bir gömü yeri göstereceğini anlatıyorum. Erdengiz’in oluru üzerine bir sabah Ledra Palace barikatından Bay Menos’u alıyoruz ve birlikte Karakum’a gidiyoruz.  Bize babasının altına gömülmüş olabileceği zeytin ağacını gösteriyor.

Mahallebici Kostas’ın arazisinde bulunan evcikte, şimdi Türkiye’den gelip buraya yerleşmiş bir aile yaşıyor... Biz araziyi dolaşırken, onlar da bize sıcak sıcak gözleme pişiriyorlar...

Bay Menos’un gösterdiği zeytin ağacının arkasında kalan bir başka ağacın altına gidip duruyorum – bu ağaçtan zeytin dalları kesiyorum... Bu ağacın altında oyalanıyorum – Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi Vedat Bey, ne yaptığıma bakıyor... Aslında bir şey yapmıyorum – sadece bu ağacın yanında durma gereği hissediyorum... Ve nedenini de bilmiyorum... Burada epeyi oyalandıktan sonra, beni çağırmaları üzerine bu harika ağacı bırakıp gidiyorum... Birkaç gün sonra Bay Kostas’ın aslında oğlu Menos’un bize göstermiş olduğu ağacın altında değil, onun gerisinde bulunan, üzerinden dallar kestiğim ağacın altına gömülmüş olabileceğini öğreniyorum...

Bay Menos’un annesi yani Mahallebici Kostas’ın eşi Eleni Hanım hayatta – tam 93 yaşındaki bu kadını da görmek istiyorum. Bay Menos’la onu gidip görmek ve Bay Menos’un kızkardeşi Stella’yla konuşmak üzere anlaşıyoruz.

Strovulos’taki göçmen bölgesindeki evlerine gidiyorum – bu göçmen evini Bayan Stella baştan aşağı değiştirmiş, içinde yaşamaktan zevk alacağınız bir mekana dönüştürmüş.

Oturup konuşuyoruz... Girne’nin o harika mahallebicisinin gençlik ve evlilik fotoğraflarına bakıyorum... Bayan Stella, yaşlı annesiyle birlikte yaşıyor bu evcikte. Girne’den  sökülüp Strovulos’taki bu küçük göçmen evciğine sürüklenmişler...

Bana komşularından, Türk mahallesinde bulunan evlerindeki eşyaların nasıl ganimet edildiğinden, bu eşyaları kimlerin aldığını bildiklerinden söz ediyor. Yalnızca bunlardan değil, aynı zamanda 1974 öncesinde Girne’de evlerinin tam karşısında bulunan Kuaför Pembe’nin saçlarını nasıl yaptığından, Kıbrıslıtürk komşularıyla ilişkilerinden, 1974 sonrası Girne’de kalmakta ısrar eden teyzesinden, teyzesi vefat ettiği zaman onun cenaze töreni için henüz sınırlar kapalı iken Girne’ye gidişlerinden, bazı Kıbrıslıtürk komşularının da bu cenaze törenine katılmasından söz ediyor...

Stella cıvıl cıvıl, son derece pozitif enerjisi olan bir kadın...”

ELENİ HANIM VEFAT EDİYOR…

2009 yılında gömü yerini Karakum’da göstermemizden bir yıl sonra, 2010 yılında Kayıplar Komitesi bu alanda kazı başlatacaktı ancak Eleni hanım, o günü göremeyecek, vefat edecekti. O günlerde bu sayfalarda şöyle yazmıştık:

“***  Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Kostas Theoris Yuannu Mahallebaris için Karakum’da kazı başlatıldı ama...

Sevgili eşi Eleni, o günü göremedi...

Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Kostas Theoris Yuannu Mahallebaris’in öyküsünü geçen yıl bu sayfalarda yayımlamıştım... Girne’nin ünlü mahallebicisi Bay Kostas’ın gömülü olduğu yeri, sevgili oğlu Menos bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine geçen yıl yani Şubat 2009’da kuzeye geçerek göstermişti. Bay Kostas Theoris Yuannu Mahallebaris, Karakum’da kendi bahçesinde öldürülüp gömülmüştü... Mahallebaris’in nereye gömülmüş olduğunu sevgili eşi Eleni de biliyordu çünkü bu cesedin nereye gömülmüş olduğunu görmüştü... Girne’nin “kayıp” mahallebicisini parası için bazı Kozanköylüler’in öldürmüş olduğu da anlatılmaktaydı...

Bayan Eleni, bizi aradığı zaman tam 92 yaşındaydı... Yayımladığımız röportajında “Tek istediğim eşimin kemiklerini almak, ölmeden onu gömmek... Kemikler oradadır, gömülü olduğu yeri gördüm ben, bu kemikleri alıp gömmek istiyorum – tek istediğim budur.

Eşim masum bir insandı, masum bir insanı neden öldürdüler? Eşimi öldüren kişiyi Allah cezalandıracaktır. Eşim hiç kimseye zarar vermemişti hiçbir zaman. Masum bir insandı, işinde gücündeydi.

En fazla gücüme giden şeylerden biri de, Karakum’daki bahçemizdeki ağaçların kesilmiş olmasıdır. Ağaçlara çok üzüldüm. Bahçemiz ağaçlarla doluydu eskiden...” demişti...

Ancak Bayan Eleni, bir yıl önce Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğumuz noktada geçtiğimiz günlerde kazı başlatılmış olduğunu göremeden, iki ay önce bu dünyadan göçüp gitti... Kayıplar Komitesi, geçtiğimiz günlerde Karakum’da Girne’nin “kayıp” mahallebicisinin arandığı kazıyı başlatmış bulunuyor...

Eleni hanım o günü göremedi... Tek istediği eşinden geride kalanların bulunmasıydı, “Ölmeden o günü görmek isterim” diyordu... İki ay önce tam 93 yaşında, eşi için kazı başlatılmış olduğunu göremeden göçüp gitti... Tıpkı 1964 “kaybı” Hasan Taşer’in arandığı kazıların sonucunu göremeden, eşi Lisi’de (Akdoğan) bir Kıbrıslırum okurumuzun göstermiş olduğu bir kuyuda iki Kıbrıslıtürk’le birlikte bulunmadan kansere yenik düşen Berin Hanım gibi... Berin Hanım’ın vefat edişinden tam 40 gün sonra, Kayıplar Komitesi’nin yürüttüğü kazılarda eşi Hasan Taşer’den ve diğer “kayıp” iki Kıbrıslıtürk olan Şifa Mehmet Ali ile Bayar İbrahim’den geride kalanlar bulunmuştu...  Berin Taşer de, Eleni Mahallebaris gibi, eşinden geride kalanları almayı bekleyerek bu yaşama acı içinde ve bekleyerek veda etmişti...

Kıbrıs’ta insanların “kayıp” edilmiş olması korkunç birer suç ancak en az bu suç kadar büyük bir başka suç daha işlenmiş bulunuyor: Yıllarca her iki taraf da, “kayıplar” konusunda hiçbir adım atmayarak konuyu kendi diledikleri şekilde kullanmışlar... 1981’de kurulan Kayıplar Komitesi’ni çalıştırmamak için her iki taraf da elinden geleni yapmış... Ta ki 2006 yılına kadar... 1981’den 2006’ya kadar geçen sürede pek çok “kayıp” eşi de, bekleye bekleye göçüp gitmiş... Şimdi yaşanan drama da bunun parçası çünkü insanların, 35 yıldır ya da 45 yıldır “kayıp” eşlerinin bulunmasını bekleye bekleye ömürleri tükeniyor, “kayıp” eşleri Eleni Hanım ya da Berin Hanım, sevdiklerinden geride kalanları bulmayı bekleyerek ölüp gidiyor...”

2016’DA YENİ KAZILAR…

Aynı alanda 2016 yılında Kayıplar Komitesi yeni bir kazı başlattı ve “kayıp” Mahallebaris’ten geride kalanları aramaya devam etti. Ancak herhangi başka bir ize rastlayamadı.

Girne’nin “kayıp” mahallebicisi Mahallebaris’in ailesinin acısını paylaşıyoruz…

 

 

Bu yazı toplam 3248 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar