Kapsamlı cinsel eğitim
Kapsamlı cinsel eğitim, uzun zamandır gizemle, garip bir sessizlikle ve yarım yamalak açıklamalarla çevrili bir konu olmuştur.
Öğretmenlerimizin üreme hakkında konuşurken kızardığı ya da sınıftan birinin masum bir soru sorduğunda sınıfın kahkahalara boğulduğu zamanları hatırlıyor musunuz? Kapsamlı cinsel eğitim utanç kaynağı ya da modası geçmiş derslerle ilgili değildir. İnsanların bedenleri, ilişkileri ve sağlıkları hakkında bilinçli seçimler yapmak için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerilerle ilgilidir.
Kapsamlı cinsel eğitim, insan cinselliği ile ilgili çok çeşitli konuları kapsayan, kanıta dayalı, yaşa uygun bir müfredattır. Yalnızca cinsel aktiviteden kaçınmaya odaklanan yoksunluk programlarının aksine kişilere insan vücudu ve gelişimi, ilişkiler ve hayat tarzı, onay, duygular, kişisel beceriler, şiddet ve güvende kalma, değerler ve cinsel haklar, cinselliğin sosyal ve kültürel belirleyicileri, cinsel sağlık ve üreme sağlığı gibi konularda doğru bilgiler sağlar. Dünya Sağlık Örgütü, verilecek olan kapsamlı cinsel eğitimin gelişimsel özelliklere göre sıfır – dört yaş, dört – altı yaş, altı – dokuz yaş, dokuz – on iki yaş, on iki – on beş yaş, on beş ve üzeri yaş olmak üzere belli yaş gruplarına göre oluşturulmasını önermiştir. Yapılan çalışmalar ile gerçek ve etkili kapsamlı cinsel eğitimin riskli cinsel ilişkiye başlamayı geciktirdiği, erken ve istenmeyen gebelik riskini, riskli cinsel ilişki sıklığını azalttığı, prezervatif ve diğer kontraseptif yöntemlerin kullanımını arttırdığı gösterilmiştir. Ve bu öğretiler ile bireylerin cinsel saldırı, şiddet ve sömürü risklerini azaltırken saygıyı ve onayı öğrenmelerine yardımcı olmaktadır. Kapsamlı cinsel eğitimin, sayısız faydasına rağmen ne yazık ki bugün hala bu eğitimin verilmesini engelleyen bireyler, yöneticiler, kurumlar ve hükümet vardır. Peki neden cinsel eğitimin verilmesi engelleniyor? Her ne kadar geçerli olmasa da birkaç nedeni vardır. Öncelikle bazı kişiler cinsel eğitimin genç bireyleri erken yaşta cinsel ilişkiye yönlendirdiğine inanıyor. Oysa araştırmalar bu düşüncenin tam tersini gösteriyor. Diğer bir neden ise kültürel ve dini değerler. Bazı toplumlarda cinsellik hala bir tabu olarak görülüyor ve bu konuların konuşulmasının ahlaki bir yozlaşmaya yol açacağı düşünülüyor. Aslında cinsel eğitim, yalnızca biyolojik süreçleri değil etik değerleri, bireysel hakları ve sağlıklı ilişkileri de içerir. Ayrıca cinsel eğitimin verilmesini engelleyen bazı yöneticiler, politikacılar ve hükümet bunu ideolojik bir mesele olarak görüyor. Eğitimin bireysel özgürlükleri arttırıp toplumsal normlara meydan okuyacağından korkuyor ve bilimsel verilere rağmen engellemeye devam ediyor. Bu engellemelere rağmen kapsamlı cinsel eğitimin önemi her geçen gün daha fazla anlaşılıyor. Unutmayalım, bilgiye erişimi engellemek bireyleri korumak anlamına gelmez, aksine onları bilinmezliğin riskleriyle yalnız bırakır. Her türlü engelleme sadece cehaletin artmasına neden olur ve toplumu daha savunmasız hale getirir.
Ve hala 2025’te hükümet, bireyleri doğru ve kapsamlı bir eğitimle değil de cehaletle yüzleşmeye zorlamayı tercih ediyorsa sessizliğimizi bozalım, gerçek ve etkili bir cinsel eğitim hakkında konuşmaya başlayalım.
Uzm. Nilsu Atıcı
Aile Danışmanı/Cinsel Danışman