1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. İngiliz yüksek Komiser sömürge valisi gibi davranıyor; doğrudur; peki TC Büyükelçisi?
Serhat İncirli

Serhat İncirli

İngiliz yüksek Komiser sömürge valisi gibi davranıyor; doğrudur; peki TC Büyükelçisi?

A+A-

Bizi “çok kötü” diye nitelendirebileceğimiz günler bekliyor…
Neden?
Çünkü, “korkuyoruz”…

-*-*-

Korktuğumuz için, demokrasiye sahip çıkamıyoruz…

-*-*-

Sandalyeyi kaybetmekten korkuyoruz…
“Hain” diye bir takım çevreler tarafından “damgalanmaktan” çekiniyoruz!

-*-*-

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın kim veya kimler olduğunu çok iyi bildiği çevreler; size ana – avrat küfrediyor, her türlü suçlamayı yapıyor ve siz onlardan çekiniyorsunuz!
Tatar, “Aman bana bir şey yazmasınlar ne olursa olsun” diyerek, sesini çıkarmıyor!

-*-*-

Günlerce şahsımı hedef alan yayınlar yaptılar…
Şahsımı hedef alırken, o günlerde çalıştığım televizyon kanalının patronuna da ağza alınmayacak ifadelerle yazılar yazdılar.
Ve o kanalın patronu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşiydi.

-*-*-

Diledikleri gibi, polisin de açık ve de seçik korumasında, Cumhurbaşkanı’nın eşine, beni işten atmadığı için hakaret eden bu kişi ve kişilerin kim olduğunu, bizzat Cumhurbaşkanı çok iyi bilmekteydi!

-*-*-

Bu nasıl bir ruh haliydi?
Bu nasıl bir korkuydu?
Bu neyin korkusuydu?

-*-*-

Defalarca polise şikayette bulundum.
Yazılı ifade verdim.
Sadece ben değil, çok iyi bildiğim, başka kişiler de polise ifade verdi…
Bu amaçla avukat tuttum.

-*-*-

Hakarete maruz kalan veya küfredilenler arasında benim olmam, elbette “Cumhurbaşkanı” için sorun olmayabilirdi ve hatta sonuçta bu nedenle ilgili iş yerinden gönderildim ama aynı kişi ya da kişilerin küfrettiği, tehdit ettiği, şantaj yaptığı, hakaret yağdırdığı bir kişi de, bizzat First Lady’ydi…

-*-*-

Üzülüyor muyum?
Evet!
Çünkü o First Lady, çok iyi bir yönetici, çok çalışkan bir kadındı ve kimse, ama kimse, ne kendisinin, ne ailesinin iş yaşantısındaki dürüstlüğünden zerre şüphe edemezdi… 
Özel yaşantısı da kimseyi zaten ilgilendirmezdi.

-*-*-

Kendi vatandaşını; Türkiye’nin siyasetlerini eleştirdiği için; “hain, Rumcu, palikarya, Rum tarafında yaşlı ve zengin sevgilisi var, Rum sevici” diye suçlayanlara ve milliyetçilere hedef gösterenlere karşı korumak yerine, “işten atın” diyebilen Ersin Tatar’ın dün o yazıları yazan gazeteye “özel demeç” verdiğini gördüğümde, gerçekten şok yaşadım ve hala şoktayım!

-*-*-

Tatar, ölsem zerre kadar üzülmeyecek biridir ki bu O’nun en doğal hakkı!
Ama, “Serhat İncirli’yi koruyor ve işten atmıyor” gerekçesiyle hakaret ve küfür yağdırılan, tehdit edilen kişilerden biri, kendi eşiydi… 

-*-*-

Özel hayat mı?
Kimse karışamaz mı?
Doğrudur!
Ama korkudan, kendi eşini dahi koruyamayan ve her türlü hakareti yağdıranlara “özel demeç veren” Cumhurbaşkanı’nı sadece ve sadece “havaya, toprağa, yıldızlara, güneşe, aya ve odunlara” havale ediyorum!

-*-*-

Korku mu?
Ahh o sandalye korkusu!
Cumhurbaşkanı ve hükümet, mesela korkudan Denktaş’ın anıt mezarının bitirilmesini engelliyor…
Çünkü bu anıt mezarı, Ekrem İmamoğlu bitirir ve de çok muhteşem yaparsa, Recep Tayyip Erdoğan, hepsini görevden alabilir!

-*-*-

Benzer örnekler çoktur…
Çe çok üzgünüm ama geldiğimiz nokta budur…

-*-*-

Tahsin Ertuğruloğlu dün özetle dedi ki, “İngiliz Yüksek Komiseri, sömürge valisi gibi davranmaktan çekinmiyor”… 
Ertuğruloğlu’nun, İngiliz Yüksek Komiseri ile ilgili dünkü açıklamasına yüzde yüz katılmakla birlikte; Ankara’dan gelen kardeşlerimizin açıklamaları ile ilgili yorumunu çok merak ettiğimi de ekleyerek yazımı sonlandırmak isterim.

-*-*-

Eğer İngiliz Yüksek Komiseri “sömürge valisi” endamındaysa, TC’nin Lefkoşa Büyükelçisi’ni nasıl tanımlarsınız?
Erturğuloğlu bu soruya yanıt vermez…
Verirse, görevden alınır!
Dolayısıyla bu soruyu okuyucuya sormak isterim!

-*-*-

“İşgal” mi dediniz?
Yok canım, bunu diyenler “satılmış Rumculardır!
O kadaaaaar!
 


 

Kiska’ya özgürlük!

Kiska…
Bir katil balina… 
“Orca”… 
Cinsi öyle… 

-*-*-

“Katil balina” diyorlar ya katil olduğundan değil ama hayatta kalmak için öldürebildiğinden tabii ki…
Kanada’da bir havuzda insanlara gösteri yapıyor…
Gösteri yaptırılıyor!
1979’da okyanustan bebekken çalındı…
Son günlerde başını cam duvarlara vururken görüntülendi…
Kendi yaşamına kıymaya çalıştığı söyleniyor ve binlerce kişi, Kiska’nın esaretine son vermek için ayağa kalktı…

-*-*-

Havuz güzel be canım!
Rahat!
Oh, bakıcınız geliyor, size balık atıyor!
Bakıcılarınız size bakıyor, hatta oyunlar bile oynuyor, oynatıyor!
Ama Dünya’dan, doğadan çok uzaktasınız!
Ve kimsesiz!
Ve yap yalınız!
Bakıcınız çok yaşasın, bakıcınızla ayıramazlar sizi, aha bakıcınız gene size yem atıyor!

-*-*-

Bilmem sizin de mi aklınıza Kıbrıslı Türkler geldi!

-*-*-

Oysa sanırım “Orca” cinsi Kiska adlı balina kadar bile değiliz!
Başımızı camlara vuramıyoruz!
Özgürlük isteyenlere “hain” diyorlar!
Ye balığı, uyu, tamamsın!

-*-*-

Özgürlük çok farklı bir şey!
Doğal ortamda, yapay olmayan mutluluklar daha güzel!
Olay budur!


aba.jpg

Anastasiadis, Bahreyn’in Başkenti Manama’da devlet töreni ile karşılandı… Devletin başkanının yabancı bir ülkeye “devlet ziyareti” söz konusuysa karşılamayla alakalı kurallar vardır… Nasreddin Hoca, polis bandosu veya mehter takımı ile karşılama olmaz… “Eşit ve egemen devlet” iddiasındaysan, köyleri, festivalleri, konferansları gezmezsin… Muhtarları, valileri, kaymakamları, vekilleri, bakanları değil; “devletin başını” kucaklarsın… Ya da BM Genel Sekreteri ile “Toplum lideri” sıfatı ile görüşür; sonra susar, sağda solda, “egemen eşit devlet” diye bize hikaye anlatmazsın! Bilmem anlatabildim mi?  Gerçeğe dön Ersin Tatar…

 

 

Bu yazı toplam 2198 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar