1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. GÜZEL GÜNLERİ BEKLEMEK
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

GÜZEL GÜNLERİ BEKLEMEK

A+A-

 

 

Kolektif depresyon hali yaşayan Türkiye’den bildiriyorum. Aynı yerden defalarca kırılan kalpler acıyor; geleceğe dair bir endişe kaplamış ruhları. Durum böyle maalesef ve bu yas hali bir süre devam edecek gibi. Bunun öncesini, umudun kanatlandığı zamanları da yaşamıştım bir sahil kasabasında. Sonra düşüşü izledim.

Aklım hep Kıbrıs’ta bir yandan da… Ağır geçen o yaz duygusu gelip gelip saplanıyor içime. Sonra ferahlıkları da düşünüyorum ama. Tatlı yaz gecelerinin yasemin kokularını, kafeleri, barları dolduran gençleri, upuzun sahilleri, denizin iyileştirici gücünü…

Üretim içinde olmak insana iyi gelen. Keşke yazsam, hiç durmadan yazabilsem diyorum ama saatler nasıl geçiyor, gün nasıl sonlanıyor anlamıyorum hiç.

İçimdeki ağırlık ilerlememi engelliyor. Kafamda pek çok insanın hikayesini taşımak yoruyor beni. Sosyal medya da bunu pekiştiren bir şey. Bulunduğun yerde değil her yerdesin ve bir acılar, sevinçler düzleminde yol alıyorsun. Birileri sevdiğini kaybetmiş, birileri keyifli, bir bebek doğmuş, birisi hastalanmış, birisi aşk acısı çekiyor, birileri sevgilisiyle mutlu pozlar içinde… Hayatın kendisi yani…

Bugün her şeye rağmen üretken ve güzel bir gün yaşamak kararlılığındayım. Size de tavsiye ederim. Karar vermek işin en önemli kısmı. Ürettiklerimiz ve keyifli anlar hayattaki kazancımız. Kederler hep olacak.  “Yasın da sevincin de bir zamanı var” demişti bir arkadaşım. Bazen bir yas uzayıp duruyor ve yaşayabileceğimiz güzelliklerin önünü kesiyor. Bu ikisini bir denge içinde tutup yaşamak becerisi belki de önemli olan. Üzüntü veren durumlardan kaçamıyorsun zaten. Önemli olan onların bütün bir hayatı kaplamasına izin vermemek, kedere yenik düşmemek.

En karanlık zamanlarda bile küçük ışıltıları, kahkahaları vardır hayatın. Ne zaman sonlanacağını bilmediğimiz biricik hayatlarımızın anlamlı ve keyifli anlarını çoğaltmaktan başka çaremiz yok.

Öfke ve nefret insanı hastalandırır. Kuşkusuz ki öfkeleneceğiz sırası geldiğinde ama öfkeyi bir yaşam biçimine dönüştüren insanlar var. Nefret bedenlerini öyle bir sarıyor ki kendileri bir nefrete dönüşüyorlar. Günümüzün karnavalesk direniş modelleri biraz da öfkeyi bile neşeyle yaşamakla ilgili. Hayat elimizden kayıp gidebiliyor çünkü. Gülümseyerek, yaratıcılık ve coşkuyla direnmek en sağlıklısı.

Zor zamanlara meydan okurken onları yenebileceğimizden öte meydan okuma anlarının tadını da çıkarabiliriz. Birer anılar toplayıcısıyız ya bu hayatta, işte o anılar altın değerinde aslına bakılırsa. Bugüne, bu ana karşı duyduğumuz sorumluluk en önemlisi. Yaşanan her günün değerini bilip onun içinde sevgiler büyütmek, değerli anlar çıkarmak demek iyi bir hayat. Koşullar ne olursa olsun mümkün bu…

Dünyanın dört bucağındaki sevilesi insanları düşünün ve iyilikle dolsun içiniz. Kötülüğü de düşünün ve onunla mücadele etme gücünüzün keyfini çıkarın. Zorluklar mı? İyi ki varlar. Olmasalardı ne kadar renksiz, ne kadar sıkıcı bir hayatımız olurdu kim bilir.

Sahip olduğumuz tek şey bu an aslında. Geçmişle yaralı ve geleceğin kaygısını taşıyan bir an belki bu an ama öylesine değerli ki… Geçmiş çok ağır, çok acı olabilir ama gelecekte de her şey mümkün. Hazır olmalıyız o zaman ona. Kendimize bakmalı, güzel giysilerimizi giymeli ve evimizi güzelleştirmeliyiz. O önemli misafirin her an kapıyı çalması bir olasılık çünkü… Tut ki gelmedi, ona yaptığımız hazırlık, beklerken yaşadığımız heyecan da bir kazanım değil mi?

Bu Pazar gününde şu veya bu nedenle mutsuz ve kederliyseniz bir daha düşünün derim. Kaybedecek vaktimiz yok, hayat kayıp gidiyor elimizden. Bir mutluluk için hazır olalım biz. Gelirse gelir, gelmezse de kendi bilir. Burada onu bekleyen pırıl pırıl bir insan var. Önemli olan da bu…

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2557 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar