2025, yalnızca savaşların ve yoksulluğun değil; aynı zamanda siyasi yüzeyselliğin, yönetim krizlerinin ve toplumsal çöküşlerin de derinleştiği bir yıl olarak tarihe geçiyor.

İsrail’in Gazze’deki yıkıcı saldırıları ve şimdi de İran’a doğrudan müdahalesi, bölgesel bir çatışmayı topyekûn savaşa dönüştürme eşiğine getirirken uluslararası hukuk ayaklar altına alınıyor, insani değerler açıkça ihlal ediliyor. Artık bu savaşın yalnızca Ortadoğu’yu değil, Akdeniz’i de sarsacağı bir öngörü değil, gözler önündeki yakıcı bir gerçek. Türkiye'de ise otoriter rejimin sürdürdüğü siyasi linç kampanyaları demokrasinin içini boşaltırken muhalefetin dağınık ve çözümsüz hali, iktidarın otoriterliğini adeta pekiştiren bir araç hâline gelmiş durumda…

Kıbrıs’a baktığımızda ise manzara daha da karamsar. Hem bölgedeki savaşın sıçrama ihtimali hem de içeride derinleşen yönetim körlüğü, geleceğe dair umudu karanlığa boğuyor. Kıbrıs Türk yönetimi yalnızca bu tabloya seyirci kalmakla yetinmiyor; dünyadan ve Avrupa’dan dışlanmış, Türkiye’ye koşulsuz bağımlı, vizyonsuz ve edilgen bir siyasi yönelimi bilinçli olarak sürdürüyor. Kuzey Kıbrıs’taki iktidar, bir yandan rant odaklı politikalarıyla kamu kaynaklarını tüketiyor, diğer yandan kriz yönetimindeki beceriksizliğiyle toplumu çaresizliğe sürüklüyor. Siyasal meşruiyet her geçen gün eriyor; kamu yönetimi ise liyakatsizlik, keyfilik ve kurumsal çürümenin pençesinde çöküyor. Eğitimden sağlığa, çevreden gençliğe dek her alanda derin ve sistematik bir çözülme yaşanıyor.

Böylesi çalkantılı bir dönemde, Gaile yeni sayısıyla ve düşünsel derinliği yüksek yazar kadrosuyla toplumsal belleğe katkı sunmaya devam ediyor. Bu sayıda yer alan yazılar, yalnızca güncelin peşinden gitmekle kalmıyor; geçmişle bugünü, bireyle toplumu, doğayla siyaseti ve şiirle direnişi derinlemesine sorguluyor.

Ahmet Yıkık, şiirin estetikten öte toplumsal bir direnç biçimi olduğunu vurgularken Fatma Akilhoca’nın dizelerinde bir adanın acılarını ve belleğini yakalıyor. Burak Karataş, Yassıada duruşmalarında adaletin suskunluğuna ayna tutuyor; geçmişin karanlık gölgelerini çarpıcı bir dille gün yüzüne çıkarıyor.

Kıbrıs’ın siyasal bölünmüşlüğünü tarihsel bir panorama içinde anlatan Elias Demetriou, barış umudunu hâlâ diri tutanlara sesleniyor. Haşim Arlıer ise Türkiye’de baskılanan anayasal hakların ardındaki tarihsel direniş damarını hatırlatıyor. Belirsizliğin yeni norm haline geldiği bir dünyada, İpek Borman bu kavramı hem küresel hem de Kıbrıs bağlamında inceliyor.

Hakkı Yücel bu sayıda yer alan yazısında, günümüzde giderek daha can yakıcı haline gelen 'Kimlik' sorununu geriye dönüşümlü (retrospektif) olarak irdeliyor ve geleceğe yönelik olarak önermelerde bulunuyor. İklim kriziyle bölünmüşlüğü aynı denklemde ele alan Niyazi Kızılyürek, “doğayı bölemezsiniz” diyerek ortak geleceğimize güçlü bir çağrıda bulunuyor. Yılmaz Akgünlü, sofralarımızdan toplumumuza uzanan çelişkileri sorgularken; Yiorgos Kakouris, Kıbrıs Türk liderliğinin içine hapsolduğu çıkmazı ve gerçeklikle kuramadığı bağı gözler önüne seriyor.

İyi okumalar…

Gaile Yayın Kurulu

Ahmet Güneyli

Emel Kaya

Hakan Karahasan

Hakkı Yücel

Yılmaz Akgünlü

Ağ Editörü ve Kapak Tasarımı: Hüseyin Özbarışcı

Yayıncı: yeniduzen.com