1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “EDON kayıplar meselesini ele alıyor”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“EDON kayıplar meselesini ele alıyor”

A+A-

İlias Dimitriu

EDON Yeniden Yakınlaşma Bürosu Sorumlusu

EDON bu yıl on gün süren yeniden yakınlaşma etkinlikleri çerçevesinde Lefkoşa, Larnaka ve Limasol’da gerçekleştirilen “Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak acısı – Kayıplar meselesi” konulu bir dizi panelde kayıplar meselesini ele alıyor.

Bu yıl şair Mihalis Hristofidis ile birlikte, Avrupa Parlamentosu’nun “Avrupa Yurttaşı” ödülüyle onurlandırılan aktivist araştırmacı gazeteci Sevgül Uludağ bu panellerde ana konuşmacıydı.

Sevgül Uludağ’la birlikte Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kayıp yakınları düşüncelerini, kaygılarını, tecrübelerini etkinliklere katılanlarla paylaştılar ve ülkemizin geleceğiyle ilgili mesajlarını gönderdiler.

Bugüne kadar Lefkoşa ve Larnaka’da iki tartışma paneli başarıyla gerçekleştirildi. Limasol’daki panel de 23 Nisan günü saat:19.30’da “To Steki” Kültür Merkezi’nde (Megalu Aleksandru Caddesi No:7 Limasol) gerçekleştirilecek.  

Kıbrıs’ın kayıpları konusunun iki toplumda da egemen ideolojiyi, kendi değerlerini ve inançlarını türeten egemen sınıflar ve resmi eğitim tarafından yıllarca tek boyutlu bir yaklaşımla ele alındığı bir gerçektir.

Böylesi bir yaklaşımın sonucu, bu konu hakkında her toplumun ve özellikle de genç nesillerin kolektif belleğinde basmakalıp ve yüzeysel bir anlayışın var olması oldu.

Bir yanda Kıbrıslırumların eğilimi, 1974’te Türk ordusunun kurbanları olarak kayıpların çoğunlukla kendi toplumlarından olduğuna inanmak yönünde oldu. Diğer yanda, Kıbrıslıtürklerin eğilimi ise, 1963 çatışmalarında ve daha sonrasında 1974’te EOKA-B’nin faaliyetleri sırasında ağırlıklı olarak kendilerinin Kıbrıslırumların kurbanları oldukları kanaatinde olmaları yönündeydi.

Elbette ki gerçeklik daha karmaşıktır ve bütün boyutları tamamen aydınlatılmadığı sürece geçmişin yaralarının kapanmasına ve iki toplumun gelecekte barış içinde bir arada yaşamalarına ve işbirliği içinde olmalarına götürecek doğru tarihi mirası alamamış oluruz.

Çünkü bu ülkede yaşanan vahşetlerin tarihindeki kök birdir ve bu da, Kıbrıs’a yönelik emperyalist planların genel çerçevesindeki milliyetçilik-şovenizmdir.

Kayıplar meselesi her şeyden önce insani –ve ardından siyasi– bir konudur ve bu şekilde ele alınmalıdır. Çünkü evlatlarını kaybeden ananın, tüm ailesini kaybeden çocukların acıları Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ve uluslararası hukukun maddeleriyle ölçülemez.

Acılar bunlara neden olanın yabancı bir devletin istilası, şahsi anlaşmazlıklar ya da şoven vahşet olmasına bakarak ölçülemez. Acı acıdır ve bu acıların aşılması, bu yaraların kapanması yönünde bir nebze de olsa yardımcı olması için,  kayıpların kemiklerinin kimlikleri tespit edilip, onların her birinin yaşadıklarına yol açan tarihi-siyasal çerçeve hakkında yakınlarına somut yanıtlar verilmelidir. 

Sevgül Uludağ’ın gerçekleştirdiği çalışmalar ve ortaya koyduğu eser, Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk kayıp yakınlarının tanıklıkları hem tarihin bu kadar nisanlık dışı parçasını, hem de karmaşık gerçekliği göstermektedir.

Çünkü kayıplar Türk askerlerinin öldürdüğü Kıbrıslırumlar, Kıbrıslırum paramiliter gruplarının öldürdüğü Kıbrıslıtürkler ve soygun, şahsi intikam vb. gibi amaçlarla organize olmayan ve yerel düzeyde öldürülen insanlardır.

Diğer yandan, siyasi düşünceleri nedeniyle öldürülen Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumlar da vardır. Elbette gösterilmesi gereken gerçekliklerden biri de diğer toplumdan insanların yaşamlarını kurtaran Kıbrıslıtürklerin ve Kıbrıslırumların tarihidir. Buna yeşil hattın iki yanında da okul kitaplarında değinilmemektedir.

Çeşitli nedenlerden yıllar boyunca bu konular hakkında kamuoyuna açık bir biçimde konuşmamış olanların suskunluklarına son vermeleriyle, kayıp yakınlarının yaşadıklarını, tanık olduklarını dile getirmeleriyle, önemli bir yaşam tecrübesi gözler önüne serilmektedir.

Bu tartışma panelleri gibi, etkinlikler ve genel olarak iki toplum arasındaki diyalog, yeniden birleşecek yurdumuzda barışı devam ettirme görevini üstlenecek genç nesiller açısından özellikle önemlidir.

Kıbrıs tarihinin daha az bilinen ya da bilinmeyen boyutlarını gözler önüne seren bu tür faaliyetlere katılım gençlere bu konularda bilgilenmeleri fırsatını sunmaktadır.

(ELİAS DEMETRİU – EDON.org.cy – 4.4.2015)

Devam edecek…

Bu yazı toplam 1563 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar