Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Diyelim ki!..

A+A-

Diyelim ki "tam bağımsız" bir ülke istiyoruz!..
Hem 'ekonomik' hem de 'askeri' tüm anlaşmaları iptal etmeye hazır mıyız?
Yani elde avuçta ne varsa sadece onu paylaşacağız.
Hiç dert değil” diyoruz, öyle mi.
Pek inandırıcı gelmiyor bana...
Sanki  “nasılsa olmaz” diyerek sallıyoruz...

---

Diyelim ki 'adil paylaşım' istiyoruz!..
Ne anlıyoruz ki paylaşmaktan!..
"Benim payıma dokunma" demek mi bu...
"Benimkine dokunma ancak diğerlerine de ver" mi?
Bu mu 'paylaşmak...'
Hadi canım siz de...

---

Diyelim ki karşıyız, emeğin sömürülmesine!..
"Kaçak işçiliğe" öfkeliyiz!..
Mesela elde ettiğimiz her gelir 'kayıtlı' mı acaba?
Kimi kandıracağız göz göre göre!..
Bir yığın insanın 'kayıt dışı' ek iş yaptığı, ikinci hatta üçüncü işlere dair 'gelir'in gizlendiği bir düzende ne kadar samimiyiz ki!..

---

Diyelim ki 'barış' istiyoruz...
Hiç sızladı mı vicdanımız, onca Kıbrıslı Rum'um malını alırken, satarken, kullanırken, 'rant'a çevirirken...
Ne kadar 'yüzleşebildik' ki bu adanın hakikatiyle...

---

Diyelim ki 'partizanlığa' karşıyız ve siyasi yakınlıkla elde edilen haksız her  'ayrıcalığa...'
Bu 'toplum' mu yani?
Bu kadar partizanlık yapıldı da hangi insanlar için yapıldı acaba?
Tabii canım siz hep 'hakkınız'la elde ettiniz, üzerinize almayacaksınız elbette...
Öyle de, kim var ki 'ayrıcalık' istemeyen; her fırsatta ve ihtiyaçta bir 'tanıdığı' arayan koymayan?
Her hükümet döneminde en büyük krizler 'müdürlük' paylaşımları, barem, istihdam kavgalarında değil mi?

---

Bu 'düzen' değişmiyorsa kırk senedir, siyasiler mi sadece sorumlu yoksa 'sırasını' bekleyen on binler mi?

---

Diyelim ki...
Evet evet, diyelim ki!..
Durmadan, diyelim...
Çünkü 'diyoruz' sadece...

--------------

‘Makyajsız’ görmüş, tazminat istiyor

Cezayir'de bir adam yeni eşine tazminat davası açtı.
Gerekçesi ilginç!..
İlk defa makyajsız gördüğümde travma yaşadım ve psikolojik bunalıma girdim...
Adam düğünün ertesi sabahı eşinin 'doğal' yüzünü gördüğünde, şok yaşamış.
Eşim çok makyaj kullanıyordu, ilk kez makyajsız gördüğümde korktum,  eve hırsız girdi sandım. Düğünden önce onun çok güzel olduğunu düşünüyordum”.
13,000 sterlin tazminat talep ediyor şimdi.
‘Aşkın evlilikle ilgisi yok’ denirdi, giderek, ticarileşiyor yani...

---------------

altını çizdim

Basit gerçekliğin garip tarafı

Yalın ve basit gerçekliğimizin garip tarafı” diyor yazısında Mustafa Öngün!..
Mağdurlar kendi mağduriyetini anlatıyor...
Bildiklerini tekrar ediyor yani, ha bire...
Ama statüko karşısında örgütlenemiyor...
...

- (....) “Gittikçe genişleyen toplumsal kesimler artık ev sahibi olamıyor, iş bulamıyor, bulanlarsa ekonomik darboğazdan kurtulamıyor.”

- “Bugün asgari ücret veya başka sebeplerle statükodan mağdur olanlar, iktidar partilerinin yönetsel ve örgütsel kadrolarında yoktur.”

- “Var olan, olsa olsa sahte bir mağduriyet söylemidir.”

- “Gerçek mağdurlar hızla siyasi temsiliyetini yitirmekte ve siyaset kurumuna olan güvenini kaybetmektedir.”

- “Sendikaların özelde ve toplum nezdinde etkisini ve meşruiyetini kaybetmesi, potansiyeli olan diğer örgütlerinse kendi aralarında çatışmaları, cemaatçilik yapmaları ve geniş kesimlere hitap edememeleri gibi birçok sebepten dolayı gerçek mağdurlar bugün örgütlü temsiliyete sahip değildir.”
...
Bu ‘garip’ gerçekliğe kafa yormak lazım!

--

Sosyal Medya Ahlakı

OT dergide bu ayki favori yazım, ‘Sosyal medya ahlakı’...
Ali Lidar, “ölçüsüz öfke” diyor, en  dikkat çekici sosyal medya gerçeğine...
“(Öfke kusan) bu insanların neredeyse tamamıyla hiç karşılaşmadım. Ve şundan da eminim, sosyal medyada dillendirdiğim bir fikri dışarıda, bir cafe ya da barda söylesem ve o zat-ı muhterem de yakınımda  olsa saldırıp küfretmek aklından bile geçmez... Tepkisiz kalır...”
Oysa klavye başında aslan kesiliyor herkes !..

--------------

Bir fotoğraf ancak bu kadar konuşur
‘Devlet’in gücü (!)

----------------

haftanın notcukları

- İhsan Gürel dostum paylaştı, "Bir ülkede edebiyat ve sanattan fazla siyaset konuşuluyorsa, 3'üncü sınıf ülkedir" diye... Nietzsche'nin sözü...
Bizimki 5'inci galiba!

- MAĞUSA'daki 'hesaplaşma'da bir kavgacılara bakıyorum bir de polise, “bu adamlar bu vücutla, bu polislerin sıkar suyunu çıkarır” diyorum.

- Gözlükler güzel, havalı ‘sivil’ kardeşim, öyle de, bir de ‘tabanca’na sahip çıksan!

- 'DEVLET' yoksa ve otorite, herkes kendi adaletini yaratmaya soyunur... Buna 'eşkiyalık' düzeni derler.

- “Kadınlar için en güzel yaş, 30 ile 40 arasındaki 25 yıl...”

- Yüzü gözü şiş gördüğüm kadınlar adamlar var etrafta, “Uykusuzluk çekiyor galiba” dediğim... Meğerse botox yaptırmış pek çoğu !..

- “TÖREN PROVASI DOLAYISIYLA PAZAR GÜNÜ BAZI YOLLAR TRAFİĞE KAPATILACAK” (Ajans)
Törenlerin ‘ana yollarda’ yapılmadığı günleri de görebilecek miyim acaba?

- Nazım Hikmet ile Bertolt Brecht gibi iki usta aynı sahnede buluşursa ne olur... Hele bunlara Genco Erkal da katılınca... Tadına doyum olmaz herhalde... 29 Eylül Salı akşamını iple çekiyorum... Kıbrıs’ın Tiyatro Festivali’ni... Teşekkürler Lefkoşa Belediye Tiyatrosu...

- Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun yeni web sayfasını çok beğendim ayrıca, tebrikler...
Meraklısına:
https://lefkosabelediyetiyatrosu.com

Bu yazı toplam 4302 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar