1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Dikomo’da “kayıplar”ın izinde...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Dikomo’da “kayıplar”ın izinde...

A+A-

Bundan tam 11 sene önce, Dikomo’ya (Dikmen) çok önemli bir Kıbrıslırum şahitle birlikte yapmış olduğumuz ziyareti kaleme almıştım... 5 Aralık 2012 tarihinde, Kayıplar Komitesi’nden yetkililerle birlikte bu şahit bize en az on olası gömü yerini gösterecekti... Kendi araştırmalarını yürütmüş ve bunları haritalar üzerinde işaretlemişti de...

11 YIL SONRA YENİDEN DİKOMO’DAYIZ...

5 Aralık 2012’nin üstünden 11 yıl geçtikten sonra, bu kez Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi’nin Araştırmalardan Sorumlu Asistanı Antropolog Okan Oktay’ın girişimiyle bir kez daha aynı şahitle Dikomo’ya gidiyoruz... Dikomo’da bazı kazılar başlamış şahidimizin göstermiş olduğu bazı yerlerde ve Okan Oktay da bir kuyuyu arıyor ve şahidimizin ona yardım edebileceğini düşünüyor.

Böylece 3 Mayıs 2023’te şahidimizi Ledra Palace’tan alarak Dikomo’ya gidiyoruz. Kayıplar Komitesi araştırma görevlilerinden Özkan İbrahimer de bize eşlik ediyor.

2012 yılında şahidimiz Maritsa Hristofi Netu ve kardeşi Kiriakos Strati’nin olası gömü yerlerini gösterdiğinde, Kayıplar Komitesi kazı yürütmüş ve onlardan geride kalanlara ulaşmıştı. Maritsa Hanım’ın yakın akrabalarından biri, onun kalıntılarının bulunmasından o kadar memnun kalmış ki, “Bunu Sevgül’e borçluyuz, bazı olası gömü yerleri hakkında bilgim vardır, bunları sana söyleyeceğim ki Sevgül’e aktarasın” demiş şahidimize. Şahidimiz de ona bazı haritalar götürmüş, bunlar üzerinde çalışmışlar... Bazi “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in olası gömü yerleriymiş bunlar... Bugün şahidimiz bize bu üç olası gömü yerini de göstermek istiyor. Bu yerleri Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslırum Üye Ofisi’nden bazı araştırma görevlilerine göstermiş daha önce ancak bana bu konuda şu ana kadar hiçbir şey söylememişti – o nedenle bugün bana göstermek istediği bazı olası gömü yerleri, tam bir sürpriz benim için... Maritsa’nın akrabasının bize sunduğu bir armağan bu...

Köy girişinde bir kazının devam ettiği bir evin avlusunun yanında duruyoruz... “Maritsa’nın akrabası bana bu yerden söz etti, ona göre buraya bir Kıbrıslıtürk gömülmüş” diye anlatıyor şahidimiz... Ancak bu kazı ilerleyen günlerde devam ediyor fakat hiçbir şey bulunamıyor.

AYNI TARLAYA GÖMÜLMÜŞLER...

Başka bir bölgeye gidiyoruz, buraya bir başka Kıbrıslıtürk “kayıp” gömülmüş Mayıs 1964’te... Ancak bu alana 1974’te bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın da gömülmüş olduğu anlatılıyor.

Kayıplar Komitesi, çeşitli arazilerde, “üzüm bağı” denen bir yere 15 civarında Kıbrıslırum “kayıp” şahsın gömüldüğü bilgisiyle kazı yürüttü senelerce ancak herhangi bir sonuca ulaşamadı. Önünde durduğumuz alan henüz kazılmamış... Şahidimiz, “İşte orada, az ileride bir dere yatacığı vardır... Bu tarlanın tam ortasına gömdülerdi bir Kıbrıslıtürk “kayıp” şahsı, Mayıs 1964’te... Bu eski bir bağdı ve bu tarlaya 15 tane de Kıbrıslırum “kayıp” şahsın 1974 savaşı sonrası gömüldüğünü duydum” diye anlatıyor... Bu tarlada hiç kazı yapılmamış henüz...

ŞAHİDİMİZİN GÖSTERDİĞİ YERLER...

Dikomo’da şahidimizin 5 Aralık 2012’de ve daha sonra, bir ay kadar sonra gösterdiği başka olası gömü yerlerinde duruma bakmaya da gidiyoruz – şahidimizin 11 sene önce göstermiş olduğu yerlerden ancak bir-iki tanesi kazılmış, diğerleri kazılmamış henüz... Bunların bir kısmının olası toplu mezarlar olduğunu söylemişti şahidimiz 11 yıl önce, o nedenle mutlaka araştırılması gerekiyor...

Şahidimizin “bir başka Kıbrıslıtürk burada gömülü olabilir” dediği bir başka olası gömü yerine gidiyoruz sonra... “Babutsaların altına, babutsaların yanına gömülmüş olabilir” diye anlatıyor ve iki ayrı yer gösteriyor bu alanda. “Her ikisinin altını da kazınız” diyor.

Genç araştırma görevlisi Özkan İbrahimer’in önerisi üzerine Dikomo’da yakın geçmişte kazı yürütülmüş ancak bir şey bulunamamış bir alana gidiyoruz. Dikomo’dan “kayıp” yaşlı bir adamın evinin önü kazılmıştı – bir zamanlar orada bir hendek bulunmaktaymış... Anlatılanlara göre öldürülüp evin önündeki hendeğe atılmıştı ancak Kayıplar Komitesi’nin kazılarında burada herhangi bir bulguya rastlanmamıştı. Şahidimiz, 11 sene önce evin arkasındaki avluyu da olası gömü yeri olarak göstermiş olduğunu anlatıyor – oraya da bakmaya gidiyoruz. Gancellinin dışında durup fotoğraf çekiyoruz, evin arkasındaki avluya bakıyoruz.

Bu insani yaklaşımı ve Dikomo’da “kayıp” edilmiş ister Kıbrıslıtürk, ister Kıbrıslırum olsun, tüm “kayıplar”ın olası gömü yerlerini bulmak için senelerdir uğraş veren şahidimize çok teşekkür ediyorum... O, başkaları için parlak bir örnektir... Kayıplar Komitesi’nden Okan Oktay’a ve araştırma görevlilerine de, Dikomo’da araştırmaları yeniden canlandırdıkları için çok teşekkürler...

sayfa-16-yillar-once-sahidimiz-bu-alani-olasi-bir-gomu-yeri-olarak-gostermisti.jpg

Yıllar önce şahidimiz bu alanı olası bir gömü yeri olarak göstermişti...

NELER YAZMIŞTIK?

5 Aralık 2012 tarihinde Dikomo’ya yaptığımız ziyaretle ilgili olarak bu sayfalarda 11 yıl önce şöyle yazmıştık:

“Kış güneşinin ısıttığı bir sabah, Digomo (Dikmen) köyüne gidiyoruz, bazı olası gömü yerlerine bakmaya... Şahidimiz bu köyde doğup büyümüş, Digomo’nun her taşını, her tepesini, her ağacını, her sokağını gözleri bağlı bile bulabilir bu yüzden... Digomolu bu Kıbrıslırum şahit bildiği olası gömü yerlerini ve “kayıplar”ın öldürülmüş olduğu yerleri gösterecek bize...

İlk durağımız artık var olmayan, ancak yıkıntıları öylece duran bir ev...

“Bu ev, Maritsa Hristofi Netu’nun eviydi” diye anlatıyor... “Erkek kardeşi Kiriakos Strati’yle birlikte yaşıyordu. Kiriakos ancak bir baston yardımıyla yürüyebiliyordu, çok yavaş yürüyebiliyordu...”

Kıbrıslırum şahidin elinde Digomo’yla ilgili bir kitap var, bu kitaptan Maritsa’nın resmini bularak bana gösteriyor: Tipik bir Kıbrıslı kadın bir sandalyede oturuyor, sırtında Kıbrıs’ta eskiden köylü kadınların giydiği türden, evde ya da terzide dikildiği belli olan bir entari, başında bir yemeni... Ellerini kucağına koymuş. Çevresinde üç tane çocuk duruyor, ya angonileridir bunlar ya da komşu çocukları...

Kıbrıslırum şahit, “Maritsa, Digomo’nun doğal dişçisiydi” diye anlatıyor... “Çocukken dişimiz sallandığında ona giderdik ya da annemiz bizi ona gönderirdi... Bir tırnağı çok uzundu, böyle ağzımızın içine sokardı parmağını ve sallanan dişimizi tutup bir çekmede sökerdi, sonra da kanamasın diye tuz basardı söktüğü dişimizin boşluğuna... Onu çok iyi hatırlarım...”

Maritsa ve Kiriakos, Dikomo’daki evlerinden “kayıp” edilmişler... Şimdi ancak duvarları ayakta kalmış bu evin avlusunda yeni bir ev var...

“Bu da Maritsa’nın kızının eviydi” diye anlatıyor şahit.

Kıbrıslırum şahide göre, hem Maritsa, hem de yürüyemeyen, engelli erkek kardeşi Kiriakos, şimdi ancak duvarları ayakta kalmış olan evin içinde öldürülmüşler, sonra da bahçedeki büyük badem ağacının altına gömülmüşler...

Bahçeye girip sözü edilen badem ağacını buluyoruz...

Bu iki sivil Kıbrıslırum’dan ne istemişler ki onları kendi evlerinde öldürmüşler? Biri yaşlı, diğeri sakat olan bu insanları kimler öldürmüş?

Şahidimiz, “Girne Boğazı’ndan bazı Kıbrıslıtürk polisler, Digomo’ya temizlik yapmaya gönderilmişlerdi, onlar da 1974’te köyden kaçmamış olanları öldürmüşlerdi” diye anlatıyor.

Aynı sokakta bir başka yıkılmış evin bulunduğu alana gidiyoruz: Buradaki evin tek bir taşı bile kalmamış, herşey “temizlenmiş” ve burası bir arsaya dönüşmüş...

sayfa-17-kibrislirum-sahidimize-gore-arkamizdaki-bu-arazi-mutlaka-kazilmali.jpg

Kıbrıslırum şahidimize göre, arkamızdaki bu arazi mutlaka kazılmalı...

Şahidimiz “Burada Yakumi Petru yaşıyordu” diye anlatıyor. “1910 doğumlu olan bu adam 1974’te 64 yaşındaydı... O da burada, kendi evinde öldürüldü fakat onun bu alanda bir yere gömülüp gömülmediğini bilmiyorum...”

Digomo’nun daracık sokaklarında yürüyoruz, güneş pırıl pırıl, Digomo’nun yeşilliği, bahçelerdeki rengarenk çiçekler selamlıyor bizi sanki... Gelip geçtiğimiz bu sokaklara dizilmiş evlerde çok güzel, çok bakımlı ağaçlar, çiçekler var...

Bir başka noktada daha duruyoruz, burada da bir ev varmış ve o da yıkılmış – yerine uyduruk, garaja benzer bir yapı kondurulmuş.

“Burada Hristalla Nikola Hristofi’nin evi vardı” diye anlatıyor şahit... “Felçli bir kadındı, yatalaktı, yaşlıydı... O da evinde öldürüldü ve öğrendiğimize göre evinin avlusuna gömüldü... Bendeki bilgi böyle...”

... Digomo’nun bir başka bölgesine gidiyoruz, bir başka eve...

“İşte burada” diyor, “bir aile yaşardı, anne, baba ve kızları... Yaşlı insanlardı. Kızları felçliydi... Her üçü de öldürülüp orada gördüğünüz elektrik direğinin altına gömülmüşler... Felçli olanın adı Eleni’ydi, 1909 doğumluydu. Babasının adı Pantelis Zotis’ti ve 1889 doğumluydu, annesinin adı Mirofora’ydı ve 1892 doğumluydu...”

... Köydeki Panaya Kilisesi’nin arkasındaki sıra sıra ağaçların bulunduğu bölgenin arkasına gidiyoruz ve şahidimiz bize yaşlı bir çiftin olası gömü yerini gösteriyor. Stavros ve Annesu Çatalloz yaşlı bir çiftmişler ve evlerinde öldürülmüşler, avludaki kuyuya gömülmüşler... En azından şahidimizdeki bilgi böyle...

“1964’te bu köyde ne olduydu?” diye soruyorum şahidimize...

“Ortaköy, Gönyeli ya da Ağırdağ’dan gelebilecek olası saldırılara karşı köyün çevresinde nöbet noktaları oluşturulmuştu... Köylüler bu noktalarda nöbet bekliyorlardı...” diye anlatıyor.

“1974’te darbede neler olmuştu?” diyorum.

“İki kişi kaybettik darbede” diyor. “Bunlardan birisi Andreas Meniku idi, lakabı da “Daskalos” yani “Öğretmen” idi. Sihari’de bir lokantada yeyip içerken bazı EOKA-B’ciler tarafından içki masasında öldürülmüştü. Çünkü Andreas, Makarios taraftarıydı. Andreas Meniku’nun yakın bir arkadaşı vardı, adı Kostas Sotiriu idi, yangıncıydı bu adam. O da öldürüldü. EOKA-B’ciler, Kostas Sotiriu’nun bir arkadaşını, onu öldürmeye zorladılar...”

Digomo’daki bu araştırma gezimizde yanımızda Kayıplar Komitesi yetkilileri Murat Soysal, Okan Oktay ve Ksenofon Kallis’in yanısıra, Kayıplar Komitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışan iki tane de emekli Kıbrıslıtürk polisi var.

Bir zamanlar çok güzel bir köy olan Digomo’dan ayrılıyoruz – belki şahitlerin ve okurlarımızın yardımlarıyla bu köyün “gizli” gömü alanlarını bulabileceğiz...”

(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler – Sevgül Uludağ – Aralık 2012/Ocak 2013).

Bu yazı toplam 982 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar