1. YAZARLAR

  2. Ferdi Sabit Soyer

  3. Cumhurbaşkanı Nakilci mi?
Ferdi Sabit Soyer

Ferdi Sabit Soyer

Cumhurbaşkanı Nakilci mi?

A+A-

Kıbrıs sorunundaki gelişmeler çok ilginç bir seyir izlerken, Kıbrıs’ın Kuzeyinde ise yaklaşan CB seçimleri ile ilgili olarak siyasi yaşamımızda dikkat çekici bir söylem de yer etmeye başlamıştır.

Başta CB Başkan adayları olmak üzere, pek çok siyasinin dilinde ve basındaki pek çok yazarın  ifadelerinde,  sıkça şular yer almaya başlamıştır.

”Müzakere konusu, (yani toplumlararası görüşme) hayatımızda çok önemli yer almıştır. Artık iç konuları öne almamız lazımdır ve Kıbrıs sorununun çözümünü beklemeden, iç konulara odaklanmamız gerekmektedir”.
22 yıldır Başbakanlık yapmış olan Sayın Eroğlu da bunu ifade ediyor. Sormak gerekir, bu kadar sürede, iç sorunları aşmak için önceliği Kıbrıs sorununun çözümüne mi vermiş?

Hadi onu bir yere bıraktım. Peki, ülkedeki siyasi yaşam içinde saygın bir konum oluşturan Sayın Akıncı, önce TKP; sonra BDH; TDP olarak her seçimde, iç ve dış sorunlara dönük,  halka sundukları seçim bildirgelerinde, bu sorunların çözümüne dönük halktan yetki istemediler mi?

Ayni şekilde Sayın Özersay, hem her dönem CB’ları  ile birlikte Kıbrıs sorununa dair görüşmelerde bir şekli ile yer alıp ve onların, yani CB’larının, ayni zamanda iç sorunlara dönük söyledikleri sözlerle halktan destek almalarını yaşamadı mı?

Ayni şekilde CTP yıllardır, iç sorunlara dönük önerileri ve Kıbrıs sorununun çözüm konusundaki görüşleri ile birlikte halktan oy almadı mı?

BEKLENTİSİNİ KIBRIS SORUNUN ÇÖZÜMÜNE ERTELEYEN OLDU MU?

Ben, seçimlerde, ekonomik, siyasi, demokratik, sosyal sorunlarla ilgili olarak, “bütün bunlar ancak Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra çözülür” diyerek, halka, yaşamın yeniden  düzenlenmesi ile ilgili olarak görüş, öneri sunmaktan kaçınan bir siyasi hareketi hiç duymadım ve görmedim..En keskininden, en ılımlısına kadar…..
Üstelik, bu siyasi hareketlerin şu veya bu şekilde oluşturdukları hükümetlere dönük ne iş, ne emek dünyası örgütlerinden. Bu hükümetleri eleştiren basın mensuplarından da ayni şekilde şunu hiç duymadım.

” Kardeşim ne bağırıp çağırıyorsunuz, şu veya bu talepte bulunuyorsunuz, Kıbrıs sorunu çözülmeden bunlar çözülemez” diyen bir söz de hiç duymadım. Aksine, Kıbrıs sorununun en çetrefil olduğu anda bile sorunlara dönük tartışma, “aytışma”, talep hiç bitmedi. İşte bugüne bakın. Kıbrıs sorunundaki kötü gelişmelere karşın, iç sorunlara dönük tartışma, talep ve çekişmede bir azalma mı var?

Peki, bu nereden çıktı? Bence ustaca bir manipülasyonla yüz yüzeyiz. Ayni şey, 2009’dan beri yaşanmaktadır. Artık, Kıbrıs sorununun çözümüne değil, iç sorunların çözümüne odaklanmamız lazımdır ifadeleri, ” yeni söz, yeni siyaset” diyerek üzerine bu boya sürülerek ortalıkta uçuşmaktadır.

Şimdi, CB seçim öncesi ve Kıbrıs sorununun en çetrefil anında dahi, bu sözlerle, çözümü uzamış, bu konudan halkı hepten uzaklaştırıp, konu ile ilgili yaygın toplumsal duyarsızlığı artırmak için, bu yeniden ısıtılıp gündeme getiriliyor.

CB adayları, Anayasa da yer alan yetki ve sorumluluklarının çok üzerinde sözler ve vaatlerle halkın karşısına çıkmak istiyorlar. Nasıl olmasa sonrası için mazaret de hazır. ”Ben istedim, ama Hükümet, Meclis yapmadı”. Böylece, CB’lığı ağlama duvarına dönecek. Ama Meclis ve Hükümette lanetlenme merkezi olacak. Yıllarca bu yaşanmadı mı? Şimdi de bu yaşanmıyor mu? Bakın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine, CB’nın konuşmasına bakın.

CB’lığı NAKİLCİLİK  ODAĞI MI ?

Şimdi ne demek istediğimi biraz daha açayım. Bakın, BM Özel Temsilcisi Sayin Eide’nin, Ankara’ya yaptığı ziyaret sonrası, Sayın Cumhurbaşkanın Kanal A’ ya verdiği demece ve buna dönük siyasette ve basındaki tepkisizliğe bakın.

Sayın Eide için şöyle dedi, Sayın Cumhurbaşkanı: “Ankara’ya yaptığı ziyaretlerde bazı isteklerde bulunmuştur. Ama istekleri olumlu karşılanmış değildir”.

Hayda! Adına araştırma yapılan ve gazın ortağı olduğunu söylediğimiz toplumun, CB’nın sözlerine bakın! Dominant kim? Ama ne acıdır ki bazı adayların köprü yıkacağından söz eden, kaleminden kan damlayan yazarlar dahil, siyasi güçlerin hiç birinden, buna dönük tek kelam yok.

Hem adanın ortağıyız, hem de BM’ nin önerileri öncelikle bize gelmiyor. Üstelikte CB’ da bu önerilerin, Ankara da kabul görmedi diyerek nakilciliğini yapıyor. Bari önerileri de söyleseydin.

Ama işe bakın, siyasette hakim kılınmak istenen jargon ne? “CB iç sorunlarla ilgilenmeli, ne bu gece gündüz Kıbrıs sorunu ile ilgilensin”. Böylece Kıbrıs sorununu da Ankara’ya  havale edin. Bütçe gibi… CB’nın görevi de,” şu görüş kabul gördü, bu görüş ilgi uyandırmadı” diye nakilcilik olsun! İşte bu argümanlar ile bu mantığın esiri yapılmak isteniyoruz.

Bu yazı toplam 2147 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar