1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Çok kültürlülüğü entegre etmenin temelinde eğitim olduğunu bu kadar net bir vizyon ve inançla savunan bu örgütü ödüllendirmek, ayrıcalıktır…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Çok kültürlülüğü entegre etmenin temelinde eğitim olduğunu bu kadar net bir vizyon ve inançla savunan bu örgütü ödüllendirmek, ayrıcalıktır…”

A+A-

***  Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR, 2016 Max van der Stoel Ödülü’nü kazandı… Derneğin eş başkanları Alev Tuğberk ve Kiriakos Paskulidis, ödülü Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders’in elinden Lahey’de Pazartesi günü düzenlenecek törende alacaklar…

Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR, 2016 Max van der Stoel Ödülü’nü kazandı. Derneğin eş başkanları Alev Tuğberk ve Kiriakos Paskulidis, ödülü Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders’in elinden Lahey’de Pazartesi günü düzenlenecek törende alacaklar…

AHDR’a bu ödül özellikle Kıbrıs’ta yeniden yakınlaşmada tarih eğitimini bir araç olarak kullandıkları çalışmaları nedeniyle verildi.

Ödülle ilgili olarak Hollanda Dışişleri Bakanı Koenders tarafından dün yapılan açıklamada “Düzgün bir tarih anlayışı, toplumlararası ilişkilerin yeniden değerlendirilmesine gerçekten katkıda bulunabilir… Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği Kıbrıslı bir sivil toplum örgütü olarak adadaki iki toplumun kendilerini içinde buldukları durumu anlamaları ve daha büyük bir tarihsel farkındalık yaratmak için kayda değer toplumlararası bir yaklaşım göstermektedir. AHDR’in aktiviteleri eğitim ve tarihe farklı perspektifler sunmaktadır. Günümüzde olası bir yeniden birleşik Kıbrıs umuduyla birlikte, bu yaklaşım daha da bir önem kazanmaktadır” dendi.
Max van der Stoel Ödülü Uluslar arası Jürisi de yaptıkları açıklamada, “Son 13 yıldan beridir AHDR, karşılıklı saygı ve anlayışı ileri götüren, çok kültürlülüğü kutlayan, çok dilli ve çok inançlı bir toplum yaratmaya sürekli bağlılık göstermiştir” dedi.

Jüri Başkanı ve Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiserliği yapmış olan Astrid Thors ise “Çok kültürlülüğü entegre etmenin temelinde eğitim olduğunu bu kadar net bir vizyon ve inançla savunan bu örgütü ödüllendirmek, ayrıcalıktır…” dedi.

“Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği’nin kurulma insiyatifi, tarihsel bir değişiklik döneminde yer aldı: 23 Nisan 2003 tarihinde Kıbrıs’taki Yeşil Hat’ta iki taraf arasındaki seyahat sınırlamaları rahatlatılmış ve 1974 sonrası binlerce Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum ilk kez öteki tarafa geçme şansı elde etmişti. Böylesi bir çerçeve, AHDR’a geçmişi anlamanın yeni yöntemlerini geliştirme ve çok perspektifliliği vurgulayarak bunu yapmak için yeni bir ivme katmıştır. AHDR’ye göre tartışmalı konulardan kaçınmak yerine bunlara eleştirel ve emapti yaratacak biçimde yaklaşmak gerekir. Bunu yapabilmek için de AHDR farklı etnik, dinsel, kültürel ve sosyal kökenlerden insanlara öğrenme olanakları sağlıyor  - buna öğretmenlere yönelik eğitim, kültürel geziler, seminerler ve konferanslar da dahildir. AHDR, şiddet yüklü bir geçmişi ele almak üzere başka şeyler yanında yardımcı eğitim materyalları da geliştirmiştir. 2003 yılındaki kuruluşundan bu yana AHDR’ın amacı, Kıbrıs’ta gerek kamuoyu, gerekse eğitimciler arasında – etnik, dinsel, kültürel veya sosyal kökenlerine bakmaksızın – tarihsel bir anlayış geliştirmektir – bunu da farklılıklara saygı ve düşünceler diyaloğuna dayalı öğrenme olanakları sağlayarak gerçekleştirmektedir.”

Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR 2003 yılında bir grup tarih öğretmeni ve araştırmacı tarafından oluşturularak, tarihsel anlayışın ve eleştirel düşüncenin kamuoyunda geliştirilmesi, özellikle öğrenciler, öğretmenler ve sivil toplum arasında bu konuların ilerletilmesi için kurulmuştu.

50 bin Euro’luk Max van der Stoel Ödülü, her iki yılda bir Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na dahil olan devletlerde toplumlararası ilişkilerin ve ulusal azınlıkların durumunun iyileştirilmesi için olağanüstü başarılar ortaya koymuş  bir kişiye veya bir kuruma veya bir gruba veriliyor.

Bu ödül, AGİT’in ilk Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiseri olan ünlü Hollandalı devlet adamı Max van der Stoel onuruna 2001 yılında Hollanda Dışişleri Bakanlığı tarafından oluşturulmuş bulunuyor.

AGİT’in internet sitesinde Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği’nin aldığı bu ödülle ilgili haberlere geniş yer verilirken, AHDR eş başkanlarıyla yapılan röportajlar da yer aldı. “Geçmişe yönelik çoklu görüşler, geleceğe yönelik daha aydınlık olanaklar sunuyor – AHDR Kıbrıs’ta toplumlar arasındaki bölünmüşlüğü tarih eğitimiyle nasıl aşıyor” başlıklı yazıda AHDR’nin çalışmalarına yer veriliyor.

AGİT internet sitesine konuşan AHDR Eşbaşkanı Alev Tuğberk, “Okullar, Kıbrıs’taki öteki toplumları, başka bir gezegenden gelen uzaylılar gibi takdim ediyordu… Çocukların bu şekilde eğitim alması bana çok yanlış geliyordu. Bir öğretmen olarak ben kendimi bundan kişi olarak da sorumlu tutuyordum ve Kıbrıslırum toplumunda da benim gibi hisseden insanlar olacağını düşünüyordum” diyor. Yazıda devamla özetle şöyle deniyor:

“Tuğberk haklıydı, adayı bölen BM tampon bölgesinin öteki tarafında, gerçekten de tek bir perspektiften tarih öğretildiğini hisseden Kıbrıslırum öğretmenler de vardı…

AHDR’nin diğer eşbaşkanı, Kıbrıslırum öğretmen Kiriakos Paskulidis de bunlardan birisiydi. “Birlikte eğitim almış olan bir grup Kıbrıslırum öğretmenle birlikte eğitime alternatif bir yaklaşım ortaya koyma ihtiyacımız olduğuna karar verdik” diyor. “Barikatlar açılır açılmaz, Kıbrıslıtürk meslektaşlarımızı aradık çünkü bunun ortak bir girişim olmasını istiyorduk. O günlerde bu, toplumlarımızda çok da iyi karşılanmadı ve bizlere hain dendi” diyor.

Ancak o günlerden bu yana bu iki toplumlu, hevesli öncüler çok perspektifliliğin yararlarına pek çok meslektaşlarını ikna etmeyi başardılar – bu yalnızca diğer toplumları anlamaya yardımcı olmuyor, kendi toplumunuz içinde farkı peserpektiflere de alan açıyor…

Farklı mekanlardaki zorlu toplantılar dönemi ardından AHDR “Dayanışma Evi’ni kurmayı kararlaştırdı. AHDR kurucu başkanı Hara Makriyanni, “Bebek doğmuştu” diyor.

O günden bu yana öğretmenler, öğrenciler ve iki toplumdan insanlar Dayanışma Evi’nde buluşuyor… Burası hoş biçimde dekore edilmiş kahve barı, kendi kütüphanesi, ofisleri ve toplantı odalarıyla iki ateşkes hattı arasındaki tarafsız bölgeye bakan, “ölü bölge” diye de adlandırılan bölgede bulunuyor.

Ancak Dayanışma Evi’nin açılışından bu yana ölü bölge artık ölü değildir. Pek çok lisanın yankılandığı, Akdeniz kokuları içerisinde özellikle Perşembe akşamları canlı müzikle birlikte hayat buluyor. Tüm toplumlardan öğrenciler sohbet edip buzlu kahve içiyorlar, öğretmenler sıcak Kıbrıs güneşinden korundukları şemsiyeler altında toplanıyorlar… Eğer yan masadaki hellimli bitta yiyen mavi bereli BM askerleri olmasa, Lefkoşa’nın bir zamanlar lüks Ledra Palace otelindeki kurşun delikleri ve dikenli tellere bakmasa, burası herhangi bir rahat şehiriçi kahvesi olabilirdi…

Tarih geleceği biçimlendirdiği için, AHDR’nin tüm projelerinin özünde tarih eğitimi yer alıyor. Bunlar arasında çok perspektiflilik metodolojisi konusunda öğretmenlere eğitim, kayıplarla ilgili yardımcı eğitim materyalleri üretimi ve Kıbrıs Eleştirel Tarih Arşivi’nin oluşturulması var. Bu proje, çatışma ve Kıbrıs’ın bölünmüşlüğü için verilere dayalı bir tartışmaya temel oluşturuyor.

PRIO’dan Mete Hatay da bu arşivin oluşturulmasına destek olmuş… “Her iki taraftan da olaylarla ilgili gazeteler ve raporları okumakla insanlar neler olduğu hakkında farklı anlatıları görebiliyor… Bu farklı perspektiflere ulaşmalarına olanak sağlıyor bu arşiv” diyor.

Bir üniversite öğretmeni ve AHDR’nin kurucularından biri olan Haris Psaltis de çatışmaların çözümünde eğitim ve tarihin öneminin altını çiziyor.

“AHDR’yi oluşturan insanlar çok farklı kökenlerden geldikleri için, yöntem de sosyal psikoloji, eğitim ve tarih arasında bir etkileşime dayanıyor… Sosyal psikoloji, çatışmayı dönüştürmek ve önyargıları azaltmak için araçlar sağlarken, eğitim metodolojiye odaklı bir yaklaşımı sunuyor ve bunlar tarihe çok perspektiflikik yaklaşımı ekleniyor. Tarih eğitimi sorunludur: O nedenle esas anlatıları ele almakta eleştirel bir yaklaşıma odaklanıyoruz. Öğretmenleri eleştirel düşünmeye teşvik ediyoruz ve öğretmenler de genellikle bundan heyecan duyuyorlar” diyor.

Tarihe farklı perspektiflerden bakmaya gelince, toplumları birbirine yaklaştırmak için açıklık, anahtardır. Tarihe daha geniş bir perspektiften bakmaları öğretilen çocukların ailelerinden de böylesi bir yaklaşım gerekiyor. Bir okulun müdür yardımcısı olan Kıbrıslırum Agathi Savva’nın belirttiği gibi, “Çok bilinçli olarak tek taraflı bir öğretim vardı. Ben şimdi barış öğretiyorum. AHDR’de öğrendiklerimi sınıfımda uygulamaya çalışıyorum. Öğrenciler genelde olumludurlar ancak anne babaları, böylesi bir yaklaşıma ikna olmak için zamana ihtiyaç duyuyorlar…”

Buna bir Kıbrıslıtürk öğretmen olan Hale Silifkeli de katılıyor…
“Tarih eğitimi, çatışmada ölen insanların öykülerini içeriyor ki bu da insanları daha da ayırıyor… Konuşmak ve birbirini dinlemek o nedenle önemlidir…” diyor…

Dayanışma Evi’ne gelen bazı öğrencilerin tarih eğitimi hakkında kuvvetli inanışları var.
14 yaşında, Türkçe konuşan bir öğrenci, “Benim okulumda tarih dersleri ırkçıdır” diyor. “Bunları duymak istemiyorum, ben gerçek öyküyü dinlemek istiyorum…”

14 yaşındaki bir diğer Kıbrıslıtürk öğrenci de buna katılıyor ve şöyle diyor:
“Geçmişi hatırlamak önemlidir, toplumların birbirine yaptıklarını bilmek de önemlidir…”
Rumca konuşan 17 yaşındaki bir Kıbrıslı öğrenciye göre, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin etkili denetim sağlamakta olduğu bölgelerdeki sorun da aynıdır. Şöyle diyor:

“Öğretmenlerimiz bizi sıkı çalışmamız için motive etmek istediklerinde, Kıbrıslıtürkler’den daha iyi olmamız gerektiği için bunun önemli olduğunu söylüyorlar. Tarih eğitiminin temeli aşırı derecede savaşa dayanıyor. Kimlerin öldüğü, kimin kimi öldürdüğü hakkındadır her şey. Oysa tarih eğitimi, Kıbrıs sorununun çözümünün anahtarıdır. Şimdilerde gençlik eleştirel düşünmeyi bilmiyor. Elbette başlangıçta acı veriyor ancak sonuçta gitmemiz gereken yol da budur…”

Avrupa Tarih Eğitimcileri Örgütü EUROCLIO’nun üyesi olan AHDR’nin uzmanlığı Kıbrıs’ta da, Kıbrıs’ın ötesinde de gierek daha fazla tanınıyor. Her iki toplum lideri Dayanışma Evi’ni ziyaret ettiler, örgütün üyeleri de gierek daha fazla eğitimle ilgili karar mekanizmalarına danışmanlık yapmaya başlıyorlar. Buna iki toplumlu eğitim teknik komitesi de dahildir –Kıbrıs sorununa adil, yaşayabilir ve kapsamlı bir çözüm bulmak üzere devam eden müzakereler çerçevesinde bu komite de düzenli biçimde toplanıyor.

Teknik komitenin parçası olması, AHDR’nin etkisinin bir göstergesidir ve belki de en önemlisidir.
Komite üyelerinden Yannis Papadakis, “Şimdiye kadar AHDR eğitim sistemi üzerinde dolaysız bir etki yapıyordu daha çok ancak şimdi şundan eminiz ki gelecekte daha etkili olacaktır” diyor.

Psaltis de buna katılıyor ve şöyle diyor:
“AHDR yavaş yavaş doğrudan bir etki yaratmaya başlıyor. Bundan sonraki adım, eğitim materyalimizi ana akımda yaygınlaştırmak ve etkinliklerimizi ara bölgenin dışında da artırmaktır. Bunun için de risk alabilecek öğretmenlere ihtiyacımız vardır.”
Papadakis’e göre, AHDR’nin çalışmaları bir örnektir:
“Kıbrıs’ın nasıl olabileceğine ilişkin bir modeldir, tüm adaya ilham verebilecek küçük bir evrendir…”

(Kaynak: OSCE internet sistesi, SİGMA TV – Derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ).

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1671 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar