1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. “Bozuk adalet yeter!”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

“Bozuk adalet yeter!”

A+A-

Trodos’a düşen ilk kar ve yürüme demirine tutunarak mahkeme koridorunda ilerleyen seksenlik duayen doktor gibi gündemlerimiz var.
Bir yanda bembeyaz bir örtü, diğer yanda kapkara bir duman…

Kimin yolsuz, kimin arsız olduğu birbirine karışmış iyice…
Daha dün bebeğini emziren eczacı kızı da tutuklamışlar meğer…
Ne kadar “sahte” dedikleri reçete varsa toplayınız, üst üste diziniz, alt alta, ne kadar rakam varsa toplayınız, akaryakıt ihalesi vurgununun çeyreğine yetişir mi bilemedim.
Ercan’a ödenecek tazminatın urubu olmaz.
Hâlbuki ne bir bakan var yargı yolunda ne de bir müdür…

Kimi törenle alıyor avantasını…
Duayla…
Besmele ve tespih çeke çeke…
Kimi de yürüteçle hakim karşısına çıkıyor.

Yüzüne tükürmek istediklerinize “sayın” diyorlar, “canım” dediklerinize “hırsız…”
Öylesi bir yere gelmiş hayat…

***
Sakın ola yanlış anlaşılmasın…
Her kim ki haksızlıkla, yalanla, hileyle para kazanmış, mutlaka deşifre edilmeli ve cezalandırılmalıdır.
İki gözümün biri olsa fark etmez.
Sorun şu!
Adalet terazisi herkesi eşit tartmalıdır.

***
“Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş” der ya William Shakespeare…
“Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın…”
Tam da düzen bu…

Doğruya doğru diyenlerin de iyiden azaldığı zamanlardayız.
“İdare etme” çağında…
“Sen de uy bu düzene aptal…”
“Sen de yamul, sen de yumul…”

***
Memleketi karış karış paylaşıyorlar bir yerlerde…
“İhalesiz!..”
Demokrasi, irade, kimlik, kişilik, haysiyet dibin dibini görmüş…

Son birkaç senede yüzlerce “üst düzey” atama yapıldı, ne bilgi önemsendi, ne de kapasite…
Bu atamaların ülkeye külfetini kimse hesaplamıyor.
Henüz doğmamış bebekler bile bu “hatırlı” insanların maaşını ödeyecek gün gele…

Çünkü onlar “ayrıcalıklı” tipler!
Yandaş, hısım, akraba, eş, dost…
“Süklüm Püklüm Cumhuriyeti”nde var olmak kolay mı?
Ölene kadar “krallar gibi” yaşayacaklar.
Üç imza sayesinde emekli ikramiyeler birkaç misli katlanacak.
Maaşlar katmerlenecek.
Bunun bedelini yine evlatlarınız ödeyecek.

Tüm bunlar olurken… Yollar dökülecek, okullar yıkılacak, santralin bacası zehir üfleyecek ve hastanelerde güneş doğmadan sıraya girecek yoksullar…
“İlaç yok” diyecekler…
“Kit yok...”
“Hekim emekli oldu…”


İhaleleri paylaşan ve arazileri üleşenler takım elbiselerde gezer, tebrik kabul eder, sırt sıvazlarken; doktorunu, eczacısını, işçisini, eğitimcisini yargılayacak bu düzen…

Bir yanda beyaz örtüsüyle Trodos…
Diğer yanda kapkara bir duman…

“Bozuk adalet yeter!”
 


200 yaşını kim görecek?

200-yasinda.jpg

“Ölümsüz İnsan”ın yazarı José Cordeiro’ya göre yaşlanma tedavi edilebilir bir hastalık… Böylece ortadan kaldırılabilir.

Işıl Cinmen, Gazete Oksijen’deki analizine, “Bazılarımız ilk ölümsüz insanlar olacağız” başlığını koymuş.
“2029’a kadar ölmemeyi başarırsanız sonra tahmin etmediğiniz kadar uzun yaşama şansına kavuşacaksınız” diyor José Cordeiro…

İnsan ömrü geçmişe göre çok uzasa da…
Yaşam kalitesi aynı oranda artmıyor.

Yazara göre Biz son ölümlü insan nesli ile ilk ölümsüz insan nesli arasındaki sınırdayız... 2045’e ulaştığımızda gençleştirme teknolojisiyle ölüm bir tercih haline gelecek.”

José Cordeiro, bu iddiasını biraz daha açıyor.
“2016’da Nobel Tıp Ödülü Japon Yoshinori Ohsumi’ye verildi. Ohsumi, hücrelerin kendilerini yenilemeleri üzerine yaptığı araştırmalarla ödüle layık görüldü. DNA teknolojilerine, veri bilimine, gen terapisine gelişmiş dünyada müthiş yatırımlar yapılıyor. Farelerde yaşam 180 insan yaşına uzatıldı bile…”

“Yaşlanmayacağımız ve hep burada kalacağımız için evimize iyi bakacağız” diyor Venezuelalı-İspanyol mühendis José Cordeiro…

İyi haber bu…
Kimse ölmezse eğer…
Bir 200 sene daha…
Belki “KKTC’nin tanındığını” da görmüş olacağız (!)
 


Çalışan sayımızı da bilmiyoruz!

calisan-sayisi.jpg

Gazeteci dostum Artun Çağa dikkat çekti, nüfusumuz gibi çalışan sayımızı da bilmiyoruz.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu’nun Meclis’te açıkladığı çalışan sayısı ile Merkez Bankası’nın rakamları birbirini tutmuyor.

Merkez Bankası’nın Çalışma Dairesi’ne dayanarak yayınladığı rapora göre, Mayıs 2023’te kayıtlı çalışan sayısı 136 bin 344 seviyesine yükseldi.  Çalışma Bakanı ise aynı dönem için toplam kayıtlı çalışan sayısını 116 bin 970 olarak açıklamıştı.

“3 aylık sürede 10 bin 300’den fazla KKTC vatandaşı; 6 bin 100’den fazla Türk vatandaşı ve 3 binden fazla Üçüncü ülke vatandaşı kayıtlı çalışan buhar oldu” diyor Artun Çağa…

"Başbakan" rolündeki Ünal Üstel buna da "biliyoruz ama söyleyemeyiz, söylenemeyen bazı sayılar var" der mi acaba...

Bu yazı toplam 2350 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar