1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Başarısızlığın sorumluluğunu kimse üstlenemez.
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Başarısızlığın sorumluluğunu kimse üstlenemez.

A+A-

Nisan 2015’de Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesi ve hemen arkasından Özdil Nami’nin de müzakereci olarak atanmasıyla Mayıs 2015’de başlayan görüşme süreci hızlı biçimde sonuca doğru gidiyor.
Klasik bir deyiştir belki ama ben 2016 yılının belki de ilk yarısında referandumun gerçekleşeceğine ve Kıbrıs sorununun çözüleceğine inanıyorum.
Zordur. Kabul ediyorum. Ama 7-8 aylık sürede masada alınan yol, uluslararası konjonktür ve bölgedeki gelişmeler bunun mümkün olduğunu gösteriyor.
Masada işler iyi gidiyor. 6 başlıktan 3’ü, Yönetim ve Güç Paylaşımı, Ekonomi ve AB ile İlişkiler neredeyse tamamlandı. Kalan ufak tefek pürüzler de tarafların al-ver aşamasına bıraktıkları konulardır.
Geriye kalan 3 başlıktan mülkiyette önemli ve olumlu gelişmeler sağlandı. Müzakereciler Kasım ayı başından bu yana yoğun olarak bu konu üzerinde görüşüyorlar. Liderler de aylık görüşme sıklığını artırarak müzakere heyetlerinin ulaştıkları aşamayı teyit ediyorlar.
Konuşulan bu ay sonuna kadar mülkiyet konusunda da yeterli ilerlemenin sağlanmasıdır. Bu başarılabilirse toprak konusu görüşülmeye başlanacak. Toprak konusunun kimseyi rahatsız etmemesi ve çözüm karşıtlarının spekülasyonlarına fırsat vermemek için hızlı geçilmesi gerekir. Sanırım liderler de bu konuyu bildikleri için o aşamada çok hızlı ilerlenecek.
Bu durumda kalan son başlık Güvenlik ve Garantiler konusudur. Bu konu elbette sadece bizi değil, 3 garantör ülke Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’yi de ilgilendiriyor. Bu nedenle bu konu onların da katılacağı beşli konferansta görüşülecek.
Kuşkusuz beşli konferansın başarısız olmasını kimse istemez. Dahası iş bu noktaya geldikten sonra kimse bu başarısızlığın sorumluluğunu üstlenemez.
Bölgesel gelişmeler ve konjonktürün de çözüme zemin hazırladığı görülüyor. Bölgede yaşanan ateş çemberi, hemen bütün orta doğudaki ülkelerde sıcak savaşların ve çatışmaların sürüyor olması, yeni çatışmaların gündeme gelmesi uluslararası camiayı bu bölgede çözüm ve barışın sağlanacağı örnek bir ülke arayışına itiyor.
Buna en yakın ülke de Kıbrıs’tır. Kıbrıs sorunu her yönü ile tartışıldı, tarafların pozisyonu biliniyor. Arada aşılamayacak uzlaşmazlıklar yoktur. İki toplum da bulunacak çözümü kabullenmeye ve süreç içinde içselleştirmeye hazırdır.
2004 referandumunda Rum tarafından %76 oranında hayır çıkması bile uluslararası camiayı ürkütmüyor. Çünkü bugünkü şartların 2004’dekinden çok farklı olduğunu biliyorlar.
Burada uluslararası camiayı ilgilendiren bir başka yan daha var. Son dönemde dünyada ciddi bir Hristiyan-Müslüman çatışması var. Özellikle son terör olaylarından sonra batı dünyasında Müslümanların varlığından rahatsızlık duyanlar çoğalıyor.
Bu dinler ve mezhepler arası çatışmaları gündeme getiriyor. İşte bu hassas dönemde Kıbrıs’ta yarım yüzyıldır çözülemeyen Kıbrıs sorununun çözülmesi ve burada yaşayan Hristiyan ve Müslüman toplumlarının bunca yıldan sonra barışması bölgemize de, dünyaya da örnek olacaktır.
Bu nedenle BM, AB, ABD ve dünyanın önde gelen bütün ülkeleri Kıbrıs’ta erken bir çözüme destek vermektedir. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve bunların yanında AB’nin lider ülkesi Almanya Dışişleri Bakanları geçen ay adamızı ziyaret ederek çözüme açık destek verdiler ve çözümün maliyeti ile ilgili bilgi aldılar.
Doğu Akdeniz’de bulunan zengin doğalgaz ve petrol yataklarının varlığı ve buradan çıkarılacak ürünün en ekonomik, en pratik ve en akılcı pazara ulaştırılma yolunun borularla Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya ulaştırılması olduğunu da sanırım artık bilmeyen yoktur. Son dönemde araları iyice bozuk olan Türkiye-İsrail yakınlaşmasını da bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Bütün bunları düşündüğümüzde Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde bu kez başarısızlığa prim verilmeyeceği açıktır. Hele referandum aşamasında kimsenin çözüme hayır deme luksunun olmadığı da açıktır. Hiçbir ülke, hiçbir lider, hiçbir toplum bu başarısızlığı üstlenebilecek durumda değildir.
2016 yılının bu ilk yazısında sizlerle bu konudaki düşüncelerimi paylaşmak istedim. Çözüm uzak değil diye düşünüyor. Hep beklediğimiz çözümün 2016 yılında gerçekleşmesi dileklerimle tüm okuyucuların yeni yılını kutlarım.

Bu yazı toplam 1889 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar