1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Askeri törensiz kutlama doğru olandır!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Askeri törensiz kutlama doğru olandır!

A+A-

Türkiye’de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın alışılmışın dışında askeri tören yapılmaksızın kutlanmasının eminim “ideolojik” sebepleri de vardır!

-*-*-

Ama daha önce defalarca yazdım, bir daha yazayım…
Milli bayramlarda dev silahlarını, insan öldürme makinelerini insanlara göstermek bana cinsel organını çocuklara gösterme sapıklığı gibi gelir!

-*-*-

Büyük büyük silahlarını çıkarıp sallayanlar, bence geri kalmış toplumlar veya uluslaradır!
Zavallıdır!
Eziktir!

-*-*-

Rumlar da yapıyor!
Onların da farkı yok!
İran yapıyor, Rusya yapıyor, Kuzey Kore yapıyor…
Türkiye bu kez yapmadı!

-*-*-

Dediğim gibi, “ideolojik” sebepleri de olabilir ama ne isterse olsun örnek olmalıdır!

-*-*-

İki hafta sonra 15 Kasım!
Çok fazla kutlanacak bir yanı da yok ki o ayrı mesele ama gelin kutlayacaksak, güzel bir salon bulalım, mesai saatleri dışında birkaç konuşma, küçük bir kokteyl ile kutlayalım!
Masraftan kaçınalım!

-*-*-

Düşünün ki maliyenin kasası boş!
Battık!
Bir kuruşumuz yok!
Onca askeri makineyi, askeri, komutanı, siyasetçiyi, insanı “mesai saatlerinde” oraya toplayacağız ve gerçekten “ekonomik anlamda” israf da yapmış olacağız!

-*-*-

Kutlamayın demiyorum!
29 Ekim gibi kutlayın!
Ucuza gelsin!


Başçeri görevini yaptı, şimdi ben yapıyorum!

Bundan önceki seçimlere Türkiye müdahale etmemiş miydi?
Tüm seçimlere etmiştir!

-*-*-

Peki bundan önceki yerel, genel ya da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde TC Lefkoşa Büyükelçisi, bizzat müdahale görevini üstlenmemişti!
Evet bazıları üstlenmiş olabilir!
Ama üstlenmeyenler de olmuştur!

-*-*-

O zaman neden kafayı Ali Murat Başçeri’ye taktın Serhat?

-*-*-

Kardeşim sessiz mi kalalım?
Oturup, ölüm tehditlerini – küfürleri sineye mi çekelim?

-*-*-

Bugün sizlere bu sayfada dört adet mesaj yayınlıyorum…
İsimleri kestim – belki troldürler!
Bilemem!
Bunlar gibi niceleri var… 
Hepsi telefonumda duruyor…

-*-*-

Seçim sonuçlarını hazmedemeyenler var…
Belli ki Türkiye’de hala Tufan Erhürman’ın seçilmesini içine sindirememiş kişi veya siyasetçi sayısı bir hayli fazla…
MHP ile AKP’nin ya da Devlet Bahçeli ile Tayyip Erdoğan’ın arası bu nedenle de açıkmış!
Bahçeli’nin ne istediğini biliyoruz!

-*-*-

2020 seçimlerinde Ali Kişmir bir yazı yazmıştı…
O yazı nedeniyle beş yıldır mahkemelerde süründürülüyor… 

-*-*-

Peki bu tehditlerin, bu şantajların, bu davaların, işten kovmaların ve hepsinden önemlisi hezimetle sonuçlanan son seçimin arkasında kim var?
E vallahi siz “biat” ve “itaat” konusunda uzmanlaşmış olabilirsiniz ama ben bu kötülüklerin arkasındaki kişilerden birinin hatta birincisinin evet Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri olduğu inancındayım…
Hatta bundan eminim!

-*-*-

Türkiye geri çekmeyecek mi?
Çekmesin!
Kendisi istifa etmeyecek mi?
Etmesin!

-*-*-

“Biz kibar insanız, elbette devlete de saygımız vardır ve gider elini sıkarız” mı diyorsunuz?
Vallahi hiç itirazım yok!
Ona da bir şey demem!
Siz bilirsiniz!

-*-*-

Ama irademe saygısızlık eden, elalemin ekmeğiyle oynayan, ülkedeki rüşvetlere, kirliliğe hiç sesini çıkarmayıp, bu kirliliğin devamı için kampanya yürüten, gazetecileri mahkemeye veren, gazetecilerin ölüm tehditlerini gülerek izleyen, açıkça bizimle dalga geçen bir adama “biat” da etmem “itaat” da etmem!

-*-*-

“Başçeri görevini yaptı; ne yapacaktı, emirlere itaat etmeyecek miydi?” şeklinde de savunma yapabilirsiniz; itirazım yoktur!

-*-*-

Ben de görevimi yapıyorum!

-*-*-

Başçeri, diplomatik teamüllere aykırı davranmıştır…
KKTC’nin iradesine, Kıbrıs Türk seçmeninin özgürlüğüne; tüm diplomatik ve demokratik teamüllere aykırı bir şekilde müdahil olmuştur!
KKTC’yi küçük düşürmeye çalışmıştır!
Büyükelçi görevini değil, propagandacıbaşı görevini yapmıştır ve çok ağır yenilmiştir!
Kirlilikten yana durmuştur üstelik!
“Hiçbir şey olmamış gibi” davranmamı bekleyen varsa, onlara da selam olsun!

-*-*-

Haaa devlet olmanın gereği mi?
Size bir hatırlatmada bulunayım… 

-*-*-

Annan Planı yılları…
Korkmaz Haktanır, TC Londra Büyükelçisi…
Lord Hannay’a, (Sir David Hannay, İngiltere’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi), Kıbrıs meselesinin çözümü çabaları sırasında katıldığı bir konferansta, “kaba” sayılan bir şekilde laf sokmaya çalışıyor… 

-*-*-

İngiliz Dışişleri, aynı akşam TC Dışişleri ile temasa geçer…
İsmail Cem İpekçi’nin Dışişleri Bakanı olduğu günler…
Haktanır, aynı akşam Kahire Büyükelçisi olarak atanır!
Bilmem anlatabildim mi?

1-6.jpg2-3.jpg3-1-003.jpg4-1-001.jpg


"Womens power" (kadın gücü)!

Kadın gücü ya da İngilizce ifadeyle “womens power”, kadınların bağımsızlığını, özgüvenini, gücünü ve toplumsal cinsiyet eşitliğini temsil eden bir kavramdır. 

-*-*-

Kadınları güçlü olan toplumlar, çağdaş toplumlardır… 

-*-*-

Tarihte ortaçağ sanatında "kadınların gücü" (Weibermacht) olarak kullanılan bu ifade, kadınların erkekleri akılla ve hileyle alt etmesi temasını işlerdi. 

-*-*-

Günümüzde ise kadınların iş dünyasında, siyasette ve toplumun diğer alanlarındaki etkilerini vurgulamak için kullanılır…

-*-*-

Kitaplar öyle yazıyor…
Yapay zeka böyle tarif ediyor…
Ama işin aslı, gerçeği, güzelliği kadınların güçlü olmasında yatır… 

-*-*-

Ulusal Birlik Partisi (UBP), bu ülkenin iki büyük partisinden biridir…
Ve son dönemde, demokrasi adına çok ciddi sıkıntılar yaşıyor; çok yüksek oy oranıyla seçtiği genel başkanını bile koltuğa oturtamıyor…

-*-*-

Ülkede her türlü siyasi kirin daha da kalınlaşmasına sebep olan bir yığın kokuşmuş iş, UBP’nin üzerine kalmış durumdadır…

-*-*-

Ve bu kirliliğe açık ve de seçik bir şekilde sadece iki kadın, Girne Milletvekili İzlem Gürçağ Altuğra ile Gazimağusa Milletvekili Resmiye Canaltay karşı duruyor… 

-*-*-

Womens power, çağdaş toplum, çağdaş UBP adına Altuğra ve Canaltay’ı yürekten kutluyorum… 

Bu yazı toplam 1925 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar