1. YAZARLAR

  2. Ferdi Sabit Soyer

  3. Adaylar nasıl saptandı? Ve parti içi demokrasi
Ferdi Sabit Soyer

Ferdi Sabit Soyer

Adaylar nasıl saptandı? Ve parti içi demokrasi

A+A-

Seçimler geldi.Evet,  pek çok olgu ve durum tartışmaların odağına oturacak. Ancak bir şey var ki bu da önemlidir. Seçimlerle  ilgili olarak önemli hususlardan biri de siyasi partilerin aday saptama yöntemdir.Bu konu ilginçtir, pek ele alınmadı.

Aday  saptama yöntemi ile ilgili olarak bu ülkede pek çok eleştirilerilerin yapılmış olmasına karşın, bu konu şimdi hemen hemen hiç ele alınmadı. 
Hatta bazı insanlar vardır ki bunlar genellikle genelleştirmeyi de sever.
Bu konuda genellikle de şöyle söylerler. "Ne yani parti Başkanının yada belli bir ekibin seçip önüme koyduğu insanlara mı oy vereceğim?"
İşte bu temelde yapılan eleştirilere karşın bu seçim döneminde bakıyorum da şu andaki duruma  dönük bir değerlendirme de görmüyorum.
Siyasi partilerin içinde kendi içindeki demokrasiyi çalıştırarak, aday saptama yöntemini yaşama geçiren tek siyasi parti, CTP oldu.
Bu bir değer değil mi ? Bu bir fark değil mi?Peki bu konunun ele alınmamasının acaba nedeni bu mu? Böyle düşünmek mi gerekir.
Evet,  CTP bu süreci demokratik yöntemle, aday adaylarının girdiği bir parti içi seçimle, adaylarını tespit etme yöntemini benimsedi. Üstelik bu süreci ayni gün 5 ilçede binlerce delegesinin katılımı ile gerçekleştirdi . Çok önemli bir demokratik enerji göstergesi idi bu.
Bu sorunsuz mu ? Elbette ki hayır.
Ama burada bir başka nokta daha vardır.
Sorun yok mu? Elbette ki var.  Partililer , aday adayları, ya listeye girmeyen, ya da sırasını beğenmeyenler de var.
Buna dair elbette ki üzülenler de var .
Ama esas olan nokta şu. Değerlendirmesi ne isterse olsun ve nasıl yorumlarsa yorumlasın iradeye saygı duydu katılan veya sempatizan olan tüm insanlar.
Ancak,  diğer siyasi partilerin hemen hemen hiç birinde, demokratik bir yöntem olan seçimle adaylar tesbit edilmiyor. Hemen hemen hepsi merkezi aday tesbiti ile bunu yapmaktadır.
Bu önemli bir fark değil mi?Ancak buna dair ilgimi çeken nokta şu. Sanki bu çok önemli bir şey değilmiş gibi davranılmaktadır.Parti içi demokrasi eksikliğinden sıkça şikayet edenler dahi bu farkı ele almadı.
Ayrıca bir şey daha var. Adaylarını hem de parti içi seçimle saptayan ve bunun sıkıntılarını da yaşayan CTP, adaylarını halkımıza sunan ilk parti de oldu. Ancak merkezi yöntemle aday saptamayı yöntem olarak seçen partilerden hiç biri daha adaylarını kamuoyuna açıklayamadı.
Çünkü dar alanda hengâme daha büyük olur.
CTP,  adaylarını parti içi seçimle tespit edeceğini açıkladı ya. Demokratik seçim yöntemini hep savunan bazı çevreler çok ilginçtir buna dair pek ses çıkartmazken, aksine davrananlarda var .
Örneğin CTP, demokratik iç seçimi ile adaylarını saptayacağını açıkladı ya, hemen "delege işinden usandık" deyip bunu dahi değersizleştirmeye, önemsizleştirmeye çalışanlar oldu.
Ama birde gelin ve hafifce hafızaya da başvuralım.
Unutmuyorum. 2004 referandumuna gidiyoruz. Görüşmeci Talat. Daha önce verdiğimiz mücadele de ortada.
Bu yüzden CTPBG nin hemen Evet kararını MYK' da vermesi ve açıklaması bekleniyordu. Bunu yapmadık. Üstelikte günlerce bazı sol ve sağ çevrelerin saldırılarına uğradık.
CTP' ye baskı yapıldı,  sindi  diyenler de oldu. Hatta bir sol parti hemen Evet kampanyası açarak Mağusa'dan Lefkoşa'ya yürüyüş de yapmıştı.
Ama bu Hayati konuda CTP ne yaptı?
Önce, olan biten her şeyi, Referanduma sunulacak metni, antlaşmayı tabanına anlatan kitle toplantıları yaptı.
Arkasından da PM' de görüşmesini yaptı. Arkasından da parti Kurultayını  topladı ve Evet kararını Kurultayında  verdi. Evet kararını Kurultayında  veren tek siyasi parti oldu.
Böyle bir hayati konuda demokratik katılımcılıkla karar veren CTP,
2013 seçimleri içinde, adaylarını kendi iç demokratik mekanizması ile seçen tek siyasi parti oldu.
Üstelik kimse ya öylemi diye BG adaylarını öne sürerek bunu değerlendirmesin. Çünkü tüm İlce kongreleri, BG adaylarının hem sırasını, nerede  olacağını, hemde kim olacağını bilerek konuya dönük kararını verdi. Buna dair herkesin onayı ile tüm listeler demokratik kabulle şekillendi.
Üstelik yaşadığımız pratik bize,  BG olgusunun CTP' de işselleşmiş olduğunu da gösterdi.
İşte 2013 Temmuz seçimine giderken halkın önüne çıkacak siyasi partilerin, kendi içindeki demokratik sürece dair farkı bu.
Ülke yönetimine talip olanların, kendi içindeki demokrasiyi, sorunlarına karşın işleten ve işletmeyenin,  ülke yönetimine talip olurken, karar alma mekanizmalarında kendi içindeki demokrasiye verdikleri değer,  onların ülke ve toplum yönetiminde,  demokrasiye bakışlarının göstergesidir.
Ülke yönetimine talip olanların kendi iç demokratik süreçlerinde izledikleri yol, onların halka ve topluma dair yönetime geldiklerinde izleyecekleri yolun demokratik değerlere saygılı mı yoksa göz ardı edici mi olacaklarının da önemli bir göstergesidir.
Bunu öyle yaban atmayın. Çünkü siyaseten örgütlü olan bir  yapının kendi içindeki yapı ve anlayış, oluşacak sonuca,hatta oluşmayacak olana dair de demokratiklik ve katılımcılık ile buna dair de bir hoşgörü kültürüne sahip olup olmadığının da göstergesidir. Bu da çok önemlidir.
Bakın adaylarını lider ve yönetici dar ekibin belirlediği Kıbrıs'taki ve Türkiye'deki partilere yönetimleri sırasında tüm demokratik söylemlerine karşın topluma dönük olarak otoriter anlayışların uygulayıcılarıdırlar ayni zamanda.İşte bu bağlamda da bu önemlidir.CTP nin bu yaşadığı onun özündeki demokratik ve hoşgörülü, farklılıklara saygılı, katılımcılığa açık olma anlayışının en önemli göstergesidir.
Evet,CTP bu anlamda da önemli bir farkı yaşadı ve gösterdi. Ha bazıları bu yazıma " kel gelin kel kaynanayı över" diye bakabilir.
Ama var olan bir farkı,  oluşan demokratik bir yaşanmışlığı da kimse yansıtmazsa, o zaman olumluyu ele almazsak, daha da güzeli nasıl geliştireceğiz?

Bu yazı toplam 2171 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar