1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “1963-64 olaylarıyla Kıbrıslıtürkler kendilerini tepkisel bir milliyetçilik içinde buldular...” (2)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“1963-64 olaylarıyla Kıbrıslıtürkler kendilerini tepkisel bir milliyetçilik içinde buldular...” (2)

A+A-

Ulus IRKAD

Gene 9 Mart 1964 Çarpışmalarından yaklaşık bir ay önce aşağıdaki olay da Bucak Dergisi’nde şöyle yer almaktaydı:

13 Şubat, 1964;

Mescit mahallesindeki durum için gerginlik devam ediyor. Rumların Poli yolu ve Telefon santrallarının dahil olduğu bu mahalleyi ellerine geçirmeye uğraştıkları seziliyordu. Papadopulos kliniğine, Yeşilova sineması bitişiğindeki evler, Atikon sineması içine yeni yeni mevziler kuruldu. Bu mevzilerden fasılalarla ateş ediliyor. Gecenin sükuneti silah sesi ile dağılıyordu. Bölgedeki Türk aileleri endişe içine girdi. Evlerini boşaltmak isteyenler vardı fakat mahallelerinde kalmaya teşvik edildiler.”

Olaylar devam etmektedir ve aynı tarihte köylerde de olaylar vardır. Nitekim Bucak Dergisi bazı haberler veriyor çatışmalarla ilgili (2 Ağustos 1965 tarihli dergiden):

“Önceki gün kazamıza Marona köyünden Bladanisya’ya giden bazı vatandaşlarımıza Bladanisya ve Yukarı Arkimandrida yolunda ateş açılmıştır.

Bladanisya’daki bir nikah törenine gitmekte olan İbrahim Kemal ve İbrahim Besim ve kızı Şenay’a Yukarı Arkimandrida Rum polis karakolundan 4 el ateş açılmış fakat isabet kaydedilmemiştir.”

BUCAK DERGİSİ BU OLAYLAR DEVAM EDERKEN ÇIKIYOR

Baf’ta bir grup aydının gayretiyle Baf Kurtuluş Lisesi teksir makineleriyle 1964 yılından itibaren çıkmaya başlayan “Bucak Dergisi”, aslında daha yayınlanmaya başladığı andan itibaren birçok talihsizlikte karşılaşacaktı. Derginin fikir yaratıcısı ve ilk dağıtımcılarından bazı Baflılar (Mustafa Baflı ve arkadaşları, U.I.) Baf’ta bir derginin çıkmasını istemeyen erk sahibi bazı güçlerin tepkisini üzerine çeker. Belli ki yazma işi öne çıkınca ne isterse olsun her zaman yazı yazanlar, eğer o ülkede demokrasi, adalet, demokratik kurumlar, hoşgörü, evrensel hukuk ve insan hakları gelişmeyice hemen engellerle karşılaşlaşmakta va baskı görmektedirler. Dergiyi ilk çıkaranlar da  Bucak Dergisi etkili olmaya başlayınca maalesef bazı engellerle karşılaştı ve bana anlatıldığına göre bu defa da gene Baf aydınlarından Kurtuluş Lisesi müdürü (Bucak Teksir makinelerini aydınların kullanmasına veren Baf Kurtuluş Lisesi Müdürü Zeynel Arıkan, hanımıyla Lefkoşa’ya tayin edilmişti, U.I.) Mustafa Adaoğlu ve Hüseyin Irkad’a dergi direktörlüğünü devretti. Derginin eski yazı ailesinden olanların bazılarının da ilk baskıdan itibaren yazı ailesini oluşturduğu bu dergi (Ali Volkan, Rahmetli Sobutay Ali Ratip ve arkadaşları, U.I.), diğer Baf aydınlarıyla birlikte, Baf Kurtuluş Lisesi öğrencilerinden de takviye alarak, 1964 olaylarının da etkisiyle bazen Türk Milliyetçisi, bazen Atatürkçü-Kemalist, bazen sosyal demokrat ve bazen de Pan Türkist yazılara, derginini sayfalarında yer vermeye başlar. Derginin ilk sayfasındaki fikir ve baş yazılarınbın Sayın Mustafa Adaoğlu tarafından yazıldığını bizzar Sayın Adaoğlu bana söylemiştir (U.I.). Dergide birçok zamanlar bu ideolojilerden yansımalar olan makaleleren (Güncel, Kemalist ve evrensel felsefi yazılar) yer verildiğini görmekteyiz ama bazen de halkçı ve toplumcu makaleler veya sanatsal eleştiri dolu yazılara da yer verilmez değil. İşte bu yazılardan bazılarına bu kısıntılı köşemizde yer verelim ve o zamanki şartlar ve olaylarda bu yazıların yazılmasına etki olan olayları da yansıtalım.

BUCAK DERGİSİNİN İDEOLOJİSİ

Bucak Dergisinin ideolojisin Türk Milliyetçiliği olduğunu, Bucak’ın 1 Ağustos 1965 tarihli sayısından şu şekilde çıkarmaktayız. Kıbrıs Türk aydınlarının kafasında Kıbrıs Cumhuriyeti’ne alternatif olarak bir Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin alternatif olarak bulunduğu fikri aşağıdaki yazıda da sırıtmaktadır. Ve ister istemez Glafkos Kerides’in şu deyişi de hemen anımsanmaz da değil: “Kıbrıs bayrağı, Kliridis’in sözleriyle “dünyanın bayrağıydı, çünkü hiç kimse uğrunda ölmeye hazır değildi.” (Kızılyürek, 105, 2002):

“Yeni bir Kıbrıs Türk cumhuriyetinin kuruluşunu beklemek; bu kuruluşla birlikte ortaya çıkacak siyasal pürüzleri düzeltmek bizce meseleyi sürüncemede bırakmaktan başka bir şeye yaramaz. Türkiye, önce garanti anlaşmalarının kendisine tanıdığı müdahale hakkını kulanırsa; arkasından Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de kurulur; ada TAKSİM de edilir.”

baf-mutallodan-genel-gorunum.jpg

Baf, Mutallo'dan genel görünüm...

KIBRIS CUMHURİYETİ KIBRISLITÜRKLERE YABANCIDIR

Bucak Dergisi’nin aynı tarihli sayısında gene Taksim mesajı veren bir makale vardır. Bu makalenin yazarı sadece önisim olmaksızın “Volkan” ismi veya takma ismini (!) kullanmış. Bu arada eleştirilen Rum milliyetçiliği de aynı şekilde “Enosisçi” bir politika taşımaktadır ve orada da etkin bu gibi milliyetçi politikalar mevcuttur. Kaldı ki Yunan Milliyetçiliği Türk Milliyetçiliğinden evvel propaganda yapmaya ve Kıbrıslırum toplumu üstünde etkin olmaya başlamıştır. Dediğimiz gibi Kıbrıslıtürkler’deki milliyetçilik, bu dönemlerde daha fazla tepkiseldir.

“Papaz idaresinin Anayasa düzenini ortadan kaldıran teşebbüsleri yüzünden yaratılan idaresi de mukabil tedbir alıp bağımsız bir meclis olarak hareket etme yolunu seçmiştir. Türk siyasi çevreleri, Türk liderliği tarafından alınan kararın Taksim edilmiş bir Kıbrıs’ta kurulmuş bulunan bir idarenin ilk kararları olduğunu kabul etmekte, yürütme ve yasama organının teşekkül etmiş olduğunu ileri sürmektedirler.”

ANAVATAN’A SESLENİŞ

Hüseyin Irkad; “Günlerin Getirdikleri- Anavatan’a İstida” başlıklı makalesiyle, aynı sayılı dergide, 30 Temmuz 1965, gene milliyetçi bir makale yazmaktadır:

“Anavatanım;

“Olaylar başlıyalı yirmi ayı buluyor. Senin serin rüzgarını anlayışını öz benliğime sindirerek, kolların arasında tutup büyütüp yön vermeye çalıştığım; kanımla ama gürbüz yeşil rengini kazandırdığım burçlarında bayrağını üç asır dalgalandırıp adalet getirdiğin bu adada; senin kanını taşıyan, senin mefkureni burda bayraklaştırmaya çalışan canını, varını, evladını adıyan bir yavrun olarak; bugün biz Kıbrıs’ın Türklerini sarmak istiyen karanlıklar karşısında sana seslenmek gerekliliğini duydum”

RUS BASKICI OTORİTERLİĞİ KOMÜNİZM OLARAK GÖRÜLÜYORDU

Bucak Dergisi’nin bazı makalelerden anti-komünist olduğunu da görmekteyiz. Miliyetçiliklerde sol ideoloji her zaman için milliyetçiliğin düşmanıdır. Türk milliyetçiliği de burada sol ideolojiyi eleştirmektedir. Fakat gene şunu da yazalım; Sovyetler Birliği’nin savunduğu sol ideolojinin de ne kadar solcu olduğu her zaman için tartışılır bir ideolojidir çünkü soğuk savaş maalesef büyük devletler arasında bir hegemonya savaşı durumundadır. Rusya’da 1917 İşçi Devrimi karşı bir devrimle çoktan karanlıklara karışmıştır ve Rus milliyetçiliğiyle bezenmiş bürokratik bir kast rejimi çoktan Çar Dönemi’ni de aratmayacak bir şekilde hegemonya kurmuş durumdadır. Kaldı ki Rus’ya daki baskıcı otoriterliğin Batı’daki insan hakları, demokrasi ve adalet kurallarının dışında ve uzağında olduğu da çok iyi bilinmektedir. Yazıdaki Sol veya Komünist denilen olgu (Bu arada Bucak Dergisi Batı Avrupa’daki sisteme daha demokrat gözle bakmakta ve Komünist Rusya’nın dışında daha demokrat ve insancıl olduğunu sayfaları arasında belirtmektedir, bunun da nedeni Kıbrıslıtürk aydınlarının çoğunun Kemalizmin “Toplumcu” okulundan da etkilenmesidir, U.I.) artık bugünkü anlamda Rus Milliyetçiliği veya Rus despotizmi anlamındadır.  Aşağıdaki “Demokrasi; Komünizm Mücadelesi” adlı makalede şunlar yazmaktaydı:

“Senelerden beri Komünizm ile Demokrasi arasında gizli bir mücadele ceryan etmektedir: Artık dünya ister istemez iki gruba ayrılmıştır; Demokrasi kalesi yıkılmadıkça dünyaya hakim olamayacaklarını anlayan komünistler, her türlü gayri meşru vasıtaya müracaat etmektedirler. Bütün insanlar hürriyeti ve demokrasiyi tercih ettikleri halde, Rusya birçok milletleri harp veya hileli yollarla hakimiyeti altına almıştır.

Halbuki demokrasi dünyasının insanları rahat ve huzur içinde yaşamak için daha fazla imkanlara sahiptirler. Komünizm hileli genişleme siyaseti karşısında, mevcudiyetini tehlikede hisseden demokrasi dünyası birleşmek lüzumunu duymuştur. Bu yazıda Komünizm ile demokrasi esaslı bir şekilde mukayese edilmekte ve komünizmin bütün fecaati ortaya koymaktadır.”

1964-mart-ayi-carpismalari-bafli-kibrisliturkler-bm-yetkilisine-sikayetlerini-belirtiyorlar-resimde-konusan-adam-ogretmen-ve-mucahit-komutani-rahmetlik-venhar-keskin.jpg

1964 Mart ayı çarpışmaları; Baflı Kıbrıslıtürkler BM yetkilisine şikayetlerini belirtiyorlar. Resimde konuşan adam öğretmen ve mücahit komutanı rahmetlik Venhar Keskin...

“ZAMANIN AKIŞI KARŞISINDA, KIBRIS PROBLEMİ”

18 Nisan 1965 tarihli Bucak Dergisi’nde Bucak imzalı başyazıda “Zamanın Akışı Karşısında, Kıbrıs problemi” başlıklı yazıyı Bucak Dergisinin editörünün yazdığı bellidir (Makalede ismi geçmemektedir.) Editör (Sayın Mustafa Adaoğlu, U.I.), Felsefeci vizyonuyla bu makalede bizlere şöyle seslenmektedir:

“Politik ve tarihsel olayların gelişim ve değişiminde , “Zaman” gerçekliğinin etkileyici yönü açıktır. Zaman çerçevesinde akıp giden olayları, kendi lehlerinde değerlendirebilen, bugünden yarını görebilen ve olayların akışını buna göre ayarlayabilen yöneticiler toplulukları adına neticelerin birer hazırlayıcıları olmuşlardır.

Zaten politika denilen siyasi taktik, bir bakıma “Önceden bir görüş, anlayış, hareket ediş” değil midir? Durum bu olunca, politikacının vazifesi akıp giden olayların seyrine kendini kaptırmadan, olayların gidişini politik anlayış ve görüş açısından tam zamanında değerlendirebilmek, gerekli müdahaleleri ve akışları yapabilmektir”

Editör makalesinin sonunda da şunları vurgulamakta ve olaylardan dolayı Kıbrıslırum egemenlere Kıbrıs Türk Toplumunun tepkisini belirtmektedir:

“Zaten başta Türkiye dış işleri bakanı Hasan Esat Işık olmak üzere, birçok siyasi gözlemciler, bu gerçeklikleri en açık bir lisanla dile getirmiş oluyorlar; Zaman artık Kıbrıs Türklerinin lehinde işlemiyor.

O halde, Kıbrıs meselesi bu günkü durumuyle buhranın ilk çıktığı günlere ve o günlerin gerekli kıldığı sorumluluklara yönelmiş bulunuyor.

Millet, vatan, Sakarya, dünya barışı, kamuoyu, sözleri bir kenara itilip; fiiliyata geçmenin zamanı artık gelmiştir.

Kıbrıs Türk’ü, onaltı aydan beri hürriyet güneşinin doğuşunu dört gözle beklemekte, ve bu bekleyişi hak etmenin verdiği vicdan huzuru içerisinde mücadelesine devam etmektedir...”

SONUÇ

Bucak Dergisi 1964-1968 yılları arasında Baf’ta gerek yerli basının gerekse Türkiye gazetelerinin Kıbrıs’a veya bölgelere gelememesi dolayısıyla bir grup Baflı aydının, Baf Kurtuluş Lisesi öğrencilerinin de yardım ve katkılarıyla çıkan ve sadece Baf’ta değil tüm Kıbns’a sanattan tutun politikaya kadar hitap etmeyi beceren, ne isterse olsun o zaman ve şartlarda başarılı bir dergiydi. Dergiye katkılarda bulunan tüm Baf aydınlarını buradan saygı, ölenleri de rahmetle anıyoruz.

KAYNAKÇA

Ağaoğulları, M. A. (1990), Aşırı Milliyetçi Sağ, Geçiş Sürecinde Türkiye, Bilim Dizisi, İstanbul.

Kızılyürek, N. (2002) Milliyetçilik Kıskacında Kıbrıs, İletişim Yayınları, İstanbul.

Mavratsas, S. (2000) Elen Milliyetçiliğinin Kıbrıs’taki Yönleri, Galeri Kültür Yayınları, Lefkoşa.

Yaşın, M. (2005) Kıbrıs Şiiri Antolojisi, Adam Yayınları, İstanbul.

Volkan, V. & Itzkowitz, N. (2002) Türkler ve Yunanlılar-Çatışan Komşular, Bağlam Yayınları, İstanbul.

Yaşın, M. (2002) Kozmopoetika-Yazılar, Söyleşiler, Değiniler (1978-2001), Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş.. İstanbul.

Bu yazı toplam 950 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar