1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Dimitris Hristofyas'ın "Sonsözü"
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Dimitris Hristofyas'ın "Sonsözü"

A+A-

 

“İnsan için en değerli şey yaşamdır. Bu ona bir kez verilir ve bunu, amaçsızca yaşanan yıllar yüzünden acı çekmeyecek, lüzumsuz ve fuzuli bir yaşamın ayıbı canını yakmayacak şekilde yaşamalıdır.

Ve ölürken, ‘Tüm yaşamımı, tüm gücümü dünyanın en güzel idealine -insanlığın özgürlüğüne- harcadım’ diyebilmek için yaşamalıdır”.

(Nikolai Ostrofski, Ve Çeliğe Su Verildi)

 

Bu alıntıyı çocukluk yıllarımdan beridir tekrar tekrar okuduğum Ostrofski'nin mükemmel kitabından seçtim, çünkü insan yaşamıyla ilgili görüşlerimle tam olarak uyumludur.

Yeniden doğsam aynı yolu ve aynı yaşam biçimini seçeceğimi bir kez daha ifade ediyorum.

Varlığımı insana ve onun mutluluğuna adıyorum. Vatanımın ve dünyanın özgürlüğüne adıyorum... Bütün dünyanınkine...

Çünkü:

"Serseri! Bu gece öyle güzel öyle güzel bir gecedir  ki

Bir bankın üzerinde uyuyabilirsin serseri!

Yaşamı o kadar çok genişletti ki düşünceler

İnsan bütün yeryüzünü ve kainatı kendine ev edinmiştir."

(Tefkros Anthias, Serserinin Islığı)

 

Komünist ideolojinin klasikleri insanın ve dünyanın tam olarak özgürleşmesinin yolları üzerinde harika bir biçimde çalıştılar.

Dünyayı sadece anlamak değil, onu değiştirmek bize düşer.

Evet, sonsuz bir vicdan rahatlığı hissediyorum, çünkü en insancıl ve dünya-merkezli ideolojiyi benimsedim ve yaşamımı bunun gerçek olması için adadım...”                                              

Yukarıdaki cümleler geçtiğimiz Cuma günü yaşama veda eden Dimtiris Hristofyas’ın kitabının sonsözünden alınmıştır. Heterotopya Yayınlarından “Sessizleştirilen Tarih” başlığıyla çıkan kitapta Hristofyas kendini kendi kaleminden anlatıyor ve son sözlerini yukarıdaki gibi özetliyor.

Dimtiris Hristofyas, kuşkusuz, yakın Kıbrıs tarihinin en önemli siyasi şahsiyetlerinden biridir. Yirmi yıl boyunca AKEL Genel Sekreteri olarak görev yapmıştır. Ayrıca, hiçbir AKEL yöneticisinin ulaşmadığı mevkilere ulaşmıştır. Örneğin Temsilciler Meclisi Başkanlığına seçilmiştir. Daha da önemlisi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştur ki, bu tarihte bir ilk olduğu gibi, belki de uzun yıllar “son” olarak kalacaktır. Çünkü kendine yüksek sesle “komünist” diyen birinin cumhurbaşkanı seçilmesi sıklıkla görülen bir olgu değildir.

Hristofyas’ın kariyer çizgisi, dünyanın ve 1974 sonrası Kıbrıs’ın çok önemli olaylarıyla kesişmiştir. Dünyadaki gelişmeler açısından en sarsıcı olan, kuşkusuz ki Sovyetler Birliği’nin dağılmasıydı. Dimitris Hristofyas’ı derinden etkileyen bu dünya-tarihsel olay yaşanırken, AKEL içinde de görüş ayrılıkları baş göstermiş, bazı önemli isimler partiden ayrılmıştı. Buna rağmen Hristofyas yönetiminde ilk seçim sınavını veren AKEL, 1991 yılında %30.63 oranında oy almayı başarmıştı. 1996’da yapılan seçimlerde de oylarını artırarak %33 oranını yakalamıştı. 2001’de ise %34.71 oranıyla birinci parti olmuştu.

Bunlar, kuşkusuz, Dimitris Hristofyas’ın başarı hanesine yazılan gelişmelerdir. 2001 yılında gelen Temsilciler Meclisi başkanlığı Hristofyas’ın yükselen başarı grafiğine işaret eder. Ve bu başarı grafiği 2008 yılında Cumhurbaşkanı seçildiğinde doruğa ulaşacaktı.

Kıbrıs bağlamında yaşanan en önemli olay, kuşkusuz, Annan Planı süreciydi. Hristofyas o sürecin en kritik aktörlerinden biri olduğu için, bu konuda yapılan ve yapılacak olan bütün değerlendirmelerin merkezinde yer alacaktır.

Yukarıda yazının giriş bölümünde Dimtiris Hristofyas’ın kendi “sonsözüne” yer verdik. Fakat tarihin Hristofyas hakkındaki “sonsözünün” ne olacağını ileride göreceğiz. Hristofyas’ın kendisi, kendi hakkındaki yargının “sert ama objektif” olmasını istiyordu. Nitekim “Sessizleştirilen Tarih” adlı kitabında şöyle diyordu:

“Bedeli her ne olursa olsun, tarihi gerçeklerin gerektiği gibi ortaya konulması her zaman yol göstericim olmuştur. HEPİMİZİN yargıcı halktır. Ve Hristofyas elbette istisna teşkil edemez. Benim sıradan insandan, özellikle de işçiden, köylüden ve yarım asırdan fazladır nefsimi vakfederek alçak gönüllülükle hizmet ettiğim fikir emekçisinden istediğim şey, beni sert ama objektif bir biçimde yargılamasıdır...”

AKEL camiasına, eşi ve yoldaşı Ersi’ye, çocukları Marianna, Hristina ve Hristo’ya başsağlığı diliyorum...

 

Bu yazı toplam 4937 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar