1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. Türkiye’de Karışıklık
Fatma Azgın

Fatma Azgın

Türkiye’de Karışıklık

A+A-

Türkiye’de en uzun istikrar dönemi AKP ve Erdoğan hükümetiyle sağlanacak gibi görünüyordu. Onbir yıllık dönemlerinin en az yarısını, askeri darbe ihtimalini sıfırlamaya, askerin gücünü kırmaya ayırdılar. Bu arada yüksek enflasyonu düşürmek, ihracatı yükseltmek ve sivil hükümeti güçlendirmek için çalıştılar..
Uzun süre “mazlum” konumundaydılar.

Son bir yıl içinde, esas görevlerini tamamladıklarını ve karşılarında kimselerin tutunamıyacağını anlayınca iktidar gücünün sarhoşluğuna kapıldılar.
Ekonomide başarılı ve ülkeyi daha modernleştirmek için yapılan yatırımlar ve götürülen hizmetler karşısında, hiç bir gücün AKP iktidarını düşüremiyeceğine inandılar.

Sosyoloji ve psikoloji bilmediklerinden olacak, insanların ve toplumların daha başka istekleri olduğunu fark edemediler. 11 yıllık iktidarları döneminde daha modern ve özgürlükçü bir neslin yetiştiğini düşünemediler.
Toplum ve bireylerin özgürlüklerini, yaşam biçimlerini değiştirecek girişimleri arka arkaya patlattılar. 3 çocuk baskısı, kürtaj ve sezeryanın peşine düşmeleri, alkol içmeye sınırlandırma, ertesi günü hapının reçeteye bağlanması, halka “emir” verici konuşmalar yapılması, çevrenin bozulması gibi olaylar uzun yıllar AKP karşıtı olan Kemalistler ve CHP’liler yanısıra yeni bir muhalefetin doğmasını sağladılar.

Her 6 ayda bir Kürt sorununu çözme hamlesi yapıp başaramadılar..Gerçi eski ile mukayese edildiğinde bu konuda ilerleme olduğunu ve Kürtlere daha iyi muamele yapıldığını, “faili meçhul” cinayetlerin azaldığını inkar etmemek lazım. Ayrıca, AKP istese bile başta CHP ve diğer partiler, Kürt halkının dile getirdiği hakları vermede AKP’ye göre çok uzaktırlar.
Anayasada değişiklik konusunda da AKP’den çok daha keskin muhalefet vardır.
AKP Kürt sorununda, Anayasa değişikliğinde, askeri vesayetin kalkmasında, AB üyeliği konusunda diğer partilere göre daha ılımlı olmuştur.

AKP’nin en zayıf olduğu konu şehirleşme ve daha iyi bir yaşam olanakları sunarken, sosyal yapıyı daha geriye, daha kısıtlı hale getirecek hamleleridir. Bir tarafta yarı modernlik, diğer tarafta dini emirlerin yol göstericiliği. Bu iki karşıt hedef birbiri içinde barınamaz.

Birkaç gündür patlak veren olaylar, AKP iktidarını ve Erdoğanı düşürmek için yapıldığı izlenimi veriyor. Çeşitli iddialar vardır..Deş mihrakların, gizli servislerin ve güçlü devletlerin de düğmeye bastığı söyleniyor.
Şu anda görülen en güçlü etken, Gülen cemaatinin Erdoğan’a savaş açmasıdır. Zaten bir yıla yakın bir süredir alttan alta aralarında çekişme olduğu belli oluyordu.
Bunca yıldır kopmaz sanılan iyi ilişki, hükümet devirmeye kadar gidecek kin ve nefrete dönüştü. Tabii Erdoğan da Gülen taraftarları ile köprüleri atmış durumdadır.
Askeri vesayet ve derin devletten kurtulduğunu sanan Erdoğan, Gülen cemaatinin devlet içindeki derin yapılanması (paralel devlet) ile karşılaşmıştır.

Yeni operasyonların hükümetin “yolsuzluk” ve rüşvet yaptığı iddialarına dayandırılması, AKP’den hoşnut olmayan kesimlerin artmasına neden olabilir.
Çünkü halkın en hassas olduğu konular bunlardır. Bakan çocuklarının ve hükümet yanlılarının rüşvete ve kara para aklama girişimine girdiği iddiaları hükümetin sarsılmasına, karşı hamle yapmasına neden olacaktır.
Görülen o ki Türkiye uzun süre sarsıntı ve istikrarsızlık içine girecek, ekonomisi de bundan olumsuz etkilenecektir.

Güç politikaları acımasız ve yıkıcıdır. Şu anda AKP ve Gülen cemaati arasındaki kavga da, devlete kimin sahip olacağı kavgasıdır. Tabii, halk tarafından seçilmiş bir hükümet demokratik kurallar içinde götürülmelidir. Ancak bunun şu sıralar imkansız olduğu görülmüş, karşıt gruplar  zorla gönderme harekatına girişmiştir.
Türkiye’nin işi çok zor! Kıbrıs’ı bir şekilde etkileyeceği akıldan çıkarılmamalıdır.

Bu yazı toplam 4084 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar