1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. RETROTOPYA ve ÜTOPYASIZLIK KISKACINDA!
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

RETROTOPYA ve ÜTOPYASIZLIK KISKACINDA!

A+A-

Kıbrıs Rum Toplumunda Gelecekten Kaçış 

RETROTOPYA “geleceği terk eden bir toplumun Melankolik Coğrafyasıdır” der Zygmunt Bauman! 
Geleceğe sırtını dönmekten doğan RETROPYA, sahip olduğumuzdan daha iyi bir gelecek tahayyül edemediğimizde, başka türlü söylersek, ÜTPOPYA’yı terk ettiğimizde ortaya çıkar ve bizi şimdiki zamana ve geçmişe sabitler.Kıbrıs Rum toplumu tam da böyle bir yere/toposa sabitlenmiştir! 
Uzun yıllar adanın geleceğini kendi başına belirlemek için uğraşıp mücadele etti. 1878-1960 arasında ve 1960 ile 1974 arasında izlenen bütün politikaların ortak bir noktası vardı: “Egemen Unsur Biziz, Self Determinasyon Hakkı Bizimdir. Ülkenin geleceğine biz karar veririz.”
Gelgelelim, ütopyasının peşine düşen Kıbrıslı Rumlar 1974’ten sonra geleceği belirleme imkanından mahrum oldular. 
20. Yüzyılda ütopyayla (Enosis) başlayan serüvenleri, nostalji ile bitti. 
Bundan böyle, geleceği belirleme arayışı, yerini gelecek korkusuna bıraktı! 
Kıbrıs Rum toplumu, Zygmunt Bauman’ın RETROTOPYA dediği yere sürüklendi. Geleceğe dönük umut ve ütopya yerine, geçmişe yönelik bir “ütopya” (RETROTOPYA) kurmaya yöneldi. Kaybedilen özgüven duygusunu geçmişte aramaya ve geçmişi yeniden yorumlayıp yad etmeye koyuldu. 
Yani, geçmişi gelecek olarak kurgulamaya soyundu.

Hafıza Politikası

Siyaset alanında geleceğe dönük çabalar terk edilince ve gelecek korkulu bir rüyayı temsil etmeye başlayınca, sahneyi Hafıza Politikası devralır!
Televizyon dizileri, şehir mimarisi, dikilen anıtlar, akademik faaliyetler, düzenlenen sempozyumlar, anma törenleri hep geçmiş odaklıdır. 
“Köklerimiz, Kimliğimiz, Milli Değerlerimiz, Atalarımızın İzinden Yürüme” gibi söylemler öne çıkar ve geleceği inşa etmek yerine geçmiş restore edilir. 
Nostalji, duygusal, kültürel, varoluşsal bir alan olarak ortaya çıkar.
Bu aynı zamanda Gerçeklikten, Gerçekliğin zorluğundan bir kaçıştır!
Bauman’ın dediği gibi, geleceksiz bir toplum sadece geçmişin yankılarıyla konuşur ve geleceğe dönük sessiz kalır!
Gelecek karşısında korkuya kapılan toplum gelecekten kaçarken, geçmişe sarılır. 
Fakat, bu geçmiş gerçek bir geçmiş değil, nostaljiyle kurgulanan bir geçmiştir ve en küçük bir eleştiriye bile tahammülü yoktur. Bu yüzden, RETROTOPYA eleştirel düşüncenin yolunu keser! Hafıza Politikasıyla kurgulanan geçmişe dair laf edilemez. Geçmişle yüzleşmekten özenle kaçınılır.
Sadece geçmişe laf ettirmemekle kalınmaz, geleceğe dönük umuda da kesinlikle yer verilmez. Umut, korku dolu bir geleceğin sembolü haline gelir! Öyle görülür.
Durum böyle olunca, siyaset gündelik rutin bir tekrara dönüşür.

Kıbrıslı Türklerin ÜTOPYASIZLIĞI

Kıbrıslı Türkler Kıbrıslı Rumlardan farklı olarak gelecekten korkmuyorlar. Bu yüzden, RETROTOPYA’ya yönelmiyorlar, çünkü, Nostalji duyacakları bir geçmişleri yoktur. 
Fakat, geleceğe dair söz söyleme kapasiteleri ve imkanları sınırlıdır. Otonom Özne kapasiteleri düşük olduğundan somut bir ÜTOPYA’yı kovalamakta zorlanıyorlar.
Bulundukları yerden/topostan kaçmak istiyorlar. Fakat nereye gidecekleri konusunda net bir görüş sahibi değiller. Görüş sahibi olsalar bile iradeleri yetersizdir. 
Bu yüzden, Franz Kafka’nın anlatısında olduğu gibi, “sadece buradan başka bir yere” gitmek istiyorlar. 
Kafka’nın anlatısında uşağı Efendisine nereye gideceğini sorunca, Efendi “bilmiyorum” der, “sadece buradan başka bir yere, sadece buradan başka bir yere. Buradan başka bir yere, hepsi bu, gideceğim yere varabilmemin tek yolu bu.” 
Bunun üzerine uşağı, “Öyleyse gideceğiniz yeri biliyorsunuz?” diye sorar. 
Efendi “evet” der, “şimdi söyledim ya sana, buradan başka bir yer, gideceğim yer budur!” 

Bu yazı toplam 1032 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar