1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Okullar nasıl açılacak?
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Okullar nasıl açılacak?

A+A-

Çin'in Vuham kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan Coronavürüs, bir başka adıyla COVID- 19 pandemisi eğitim süreçlerini de alt üst etti.

Her konuda, her sektörde, her dalda meydana gelen değişim eğitimde de yaşandı / yaşanıyor.

Ağustos ayı her bir veli için “okul hazırlık” dönemi sayılır, aynı şekilde öğrenciler için de öyle... Birkaç gün sonra Ağustos ayının ortasına varacağız ve Eğitim Bakanlığı’nın “okullar açılacak” dediği tarihe yani 1 Eylül’e 2 hafta kalacak.

Peki bu şartlarda eğitim nasıl başlayacak ya da başlayabilecek mi? Daha farklı sorarsak bildiğimiz anlamda eğitim olacak mı?

***

10 Mart’tan itibaren ara verilen yüz yüze eğitimde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına dair net göstergeler var.

Zira öyle sınıflara doluşarak yapılan eğitim bir süre olmayacak, bu kesin…

Peki nasıl olacak? İşte sorun da tam da bu soru ile başlıyor, nasıl olacak?

Bu güne kadar, yani Mart’tan bu yana ciddi anlamda eğitim kayıpları yaşandı, bu sorun nasıl aşılacak?

Eğitimin bir ayağı devlet bir ayağı da özel okullar hiç kuşkusuz… Özel okul yöneticileri geçtiğimiz haftalarda YENİDÜZEN’e verdikleri mülakatlarda “açılmaya hazır” olduklarını söylemişti.

Bazı okullarda sınıfların bölüneceği, bazı okullarda ise çok daha az gruplarla eğitim yapılacağına dair hazırlıkların olduğu söyleniyor.

***

Peki devlet? Özel okullar birer şirket olmanın, ticari bir manevra ile yönetilmenin de kıvraklığıyla böylesi hazırlıklar yaparken devlet ne yapacak? Bir hazırlık olduğunu eğitim yazarımız deneyimli eğitimci Salih Sarpten dünkü yazısında kaleme aldı. Ancak bu hazırlığın içeriğine dair net bilgiler yok.

Pandemi sürecinde eğitime ara verilmesi ile Eğitim Bakanlığı BRT üzerinden dersler yayınlamaya başlamıştı, pek tabii çok da erken olmamıştı bu uygulama ama bir adımdı. Daha sonra Eğitim Bakanı Çavuşoğlu eğitim kayıplarının online eğitimle giderilemediğini itiraf etmiş, kendisi de bu durumun yeterli olmadığını söylemişti.

Yani elimizde nur topu gibi bir eğitim kayıpları sorunu var… 

Devlet BRT ekranından dersler devreye koyarken bazı özel okullar da kendi internet sitelerinden ders anlatım videoları uygulamaya koymuş, hatta velilere bazı ödev nitelikli sorular göndererek çocukların bunları cevaplamasını istemişti.

Ancak özel okulların da uygulamasının doğru bir adım olmasına rağmen çok yeterli olduğunu söylemek mümkün değil… Kimi dershaneler ise daha teknik imkanlar kullanarak çocuklarla cep telefonları da ya da bilgisayar üzerinden "zoom" gibi programlarla bağlantı yoluyla canlı dersler vermeye yönelmişti ki; bu uygulama diğer uygulamalardan çok daha faydalı oldu.

Elbette eğitimde fırsat eşitliğinden bahsetmek mümkün değil… Ne yazık ki kimi öğrenciler hem özel okul hem de dershane uygulamaları ve özel derslerle takviye edilirken kimi devlet okulu öğrencileri sadece BRT ekranından anlatılan derslerle yetinmek zorunda kaldı.

Aslında nereden bakarsanız bakın, hem özelde hem de devlette ciddi bir eğitim kaybının olduğunu söylemek güç değil…

Yukarıda da dediğim gibi ortada net iki sorun var, biri geçmişe dönük eğitim kayıpları, ikincisi de bundan sonrasının nasıl ve ne şekilde olacağı…

***

Eğitimde dijitalleşme birçok fırsatı beraberinde getirdi.

Bu fırsatların eğitim sistemine olumlu katkı verebilmesi için özellikle öğretmenlerin dijital eğitime adapte olması gerekecek.

Sistemin desteklerinin yanında öğretmenlerin kişisel olarak mesleki gelişimleriyle ilgili alacakları eğitimleri bu alanlara yönlendirmeleri yararlı olacak.

Kanımca; BRT üzerinden eğitim kesintisiz devam etmelidir.

Böylece öğrenciler yüz yüze eğitime verilen aradaki kayıplarını takip eğitimlerinden geri kalmayacak. Ancak öğrencilerin öğretmen denetiminden uzak bir şekilde yalnızca dijital eğitim sürecine katılması bazı istenmedik sonuçlara sebep olabilir. İçerisinde bulunduğumuz dönemde dijital yöntemlerle öğrencilere sunulan derslerin konu içeriklerine yönelik telafi eğitimlerin 1 Eylül’den itibaren yapılacağı söyleniyor. Bu telafi süreçlerine dijital eğitimle desteklenmesini faydalı olacağını düşünüyorum.  Gerçekleştirilecek telafi eğitimlerin etkililiği ve verimliliğinin artırılması adına bu süreçte öğretmenlerin, öğrencilerini takip etmesi ve süreci irtibatlı şekilde yürütmeleri elzemdir. Öğrencinin çalışma ortamı, dijital ortamda sunulan dersleri takip süresi, veli-öğrenci arasındaki iletişim gibi öğrencinin hem akademik hem de psikolojik gelişimini etkileyecek unsurların öğretmen tarafından takip edilmesi ve müdahale ihtiyacı olan noktalarda gerekli müdahalelerin yapılması bu sürecin öğrenciler için en iyi şekilde geçirilmesine yardımcı olacak.

***

Bu süreçte özellikle öğretmenlerin sahip olması gereken becerilerin değişeceği öngörülüyor. Bu değişiklikleri mevcut öğretmen eğitimleriyle gerçekleştirmek oldukça güç pek tabi…

Eğitimin dijitalleşmesiyle birlikte öğretmen eğitimlerinin de dijital ortamda yapılması hem daha etkili sonuçların alınmasına hem de kaynakların etkili ve verimli kullanılmasını sağlayacak.

Eğer 1 Eylül’de alınacak önlemlerle eğitim dönemi başlayacaksa bunun dijital eğitimle desteklenmesinin yerinde olacağını düşünüyorum.

Kurulacak teknik alt yapı ve bağlantıların, olası bir salgın patlaması durumunda eğitime ara vermeden dijitale kaymanın zaman kaybına sebep olmayacak bir süreci getireceği kesin…

Bu nedenle pandemi sürecindeki dijitalleşmeyi terk etmeden yüz yüze eğitime alınacak önlemlerle başlamak çok mantıklı olacaktır.

Bu yazı toplam 1983 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar