O rüzgarın buralarda da eseceğinden eminim!
Eyyyy Kıbrıs’taki ulusalcı faşistler; hazırlanın!
Ya Kıbrıs’ta çözümü savunacaksınız, ya da Annan Planı döneminde olduğu gibi Sayın Erdoğan’ı karşınıza alacaksınız!
-*-*-
Ama sakın unutmayın, Annan Planı dönemindeki Erdoğan, o günlerde kimseye tokat bile atmıyordu!
Şu anda, karşısına dikilecek olan; hele hele Annan Planı döneminde olduğu gibi kendisine küfedecek – sonradan yağcılarını - bilemem!!! (Cümleyi bitiremem, Medya Etik Kurulu kızabilir…)
-*-*-
Neden böyle bir şey yazdım?
-*-*-
Bir kere, Türkiye’deki Kürt – Türk barışından ya da PKK’nin silah bırakıyor olmasından huylanan çok sayıda faşist – ulusalcı; dün yazdığım “hayırlı olsun”vari yazıdan sonra mesaj bombardımanına tuttu!
-*-*-
“Olmaz, hayaldir, çok beklen…” gibi…
-*-*-
Erdoğan bu anlaşmayı, sırf Kürt seçmenin oyları için yapmış da, PKK gerçekten silah bırakmayacakmış da…
Bunlar kesinlikle “olabilir”dir!
Ama beni ilgilendiren, Türkiye’de şu veya bu sebeple de olsa, PKK’nın silah bırakıyor olmasının ya da binlerce insanın öldüğü savaşın bitirilmesinin; kesinlikle Kıbrıs’a da rüzgarını gönderecek olmasıdır!
-*-*-
Heyecanla bekliyoruz!
-*-*-
İpler Hakan Fidan’ın elinde…
Tahminim; Ekim’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, masada bir adet Guterres ya da Holguin anlaşması olacağı ve bu anlaşmada Hakan Fidan’ın kabul etmeyeceği hiçbir şeyin olmayacağıdır!
-*-*-
Peki Kıbrıs Rum tarafı?
Bilemem!
Tavırları ne olur, kendi adıma analiz etmek çok zor!
Ama bu defa “referandum” olmayacak!
Yani Nikos Hristodulidis ya kabul edecek ya da tamamen küçülecek!
Zaten kimse sallamıyor, hiç sallanmayacak!
-*-*-
Ersin Tatar mı?
Hade ya hu siz da!
O’na soran mı oldu da bundan sonra da soracak!
“At imzayı” dedikleri anda “atacak”, akabinde de tek başına evine – Londra’ya - dönecek!
Erdoğan ve Bahçeli, Akıncı’dan özür dileyecek mi?
Çoooook uzun seneler önce, defalarca yazdım…
Hem de bunu yazan belki de tek köşeciyim diye de övüneceğim ve kesinlikle mütevazı davranmayacağım…
-*-*-
“Abdullah Öcalan bir gün hapisten çıkacak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde vekil olacak hatta olası bir koalisyonda bakan bile olabilir” benzeri çok cümlem söz konusudur…
-*-*-
Türk milliyetçileri ve Türk ulusalcılar, bu yazdıklarımdan dolayı beni çok tehdit etti, hakaretler yedim…
-*-*-
Ancak bu tarihsel bir süreçti; Dünya’da “terörist”, “gerilla” gibi farklı sıfatlarla anılan, “egemenlerin” yakalayıp hapsettiği bir çok kişi, yıllar sonra “efsane liderler” olarak sahneye çıkmıştır…
-*-*-
Hiç unutmam, aramın iyi olduğu çok çok önemli bir etkili milliyetçi büyüğüm bir gün beni çağırdı…
“Oğlum, hükümeti eleştir, Türkiye’deki iktidarı (AKP) veya Türkiye Başbakanı’nı (Tayyip Erdoğan) da eleştir… Kıbrıs’ta federal çözümü savunacaksan da savun ama bazı yazıların çok PKK yanlısı; bu konuda başın belaya girebilir” anlamına gelen “uyarıda” bulundu!
-*-*-
Derken aradan seneler geçti…
Söylediğime gelindi…
-*-*-
Biz basit bir gazeteciydik; sonuçta ekmeğimizle oynamak isteyenler çok oldu…
Asil Nadir’i senelerce tehdit ettiler; çok zekiydi, çok güçlüydü, beni asla yedirtmedi…
-*-*-
Akabinde, Ersin Tatar’ı da tehdit ettiler…
Kovdu!
-*-*-
Ama benim gibi basit gazeteciler, normal insanlar yanında, Mustafa Akıncı, bugün Türkiye’nin geldiği noktaya, 2019 – 2020’de gelinmesi uyarısında bulunduğu için darbeyle cumhurbaşkanlığından indirildi!
-*-*-
Akıncı’ya darbe yapanlar; Akıncı’nın söylediği yere gelmiştir…
Benim bir şey istediğim yok ama Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin Akıncı’ya özür borçları olduğu apaçıktır!
Osuruk adası!
Fıkra bu ya…
Japonya, Amerika, Rusya ve KKTC liderleri aynı uçakta birlikte seyahat ediyorlar…
G4 Ülkeleri diye yeni bir grup kurmuşlar…
Son yapılan açıklamalardan anladığım kadarıyla zaten KKTC, G4’ün kesin lideridir…
-*-*-
Neyse, bir ara Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, sağ elinin serçe parmağını ağzının önüne koymuş, baş parmağı kulağında konuşuyor…
-*-*-
Konuması bitince, öteki üç lidere dönmüş, “bizde teknoloji o kadar gelişti ki, serçe parmağına verici, baş parmağa mikro alıcı yerleştiriyoruz, elimiz telefon görevi görüyor” demiş…
-*-*-
Aradan beş on dakika geçmiş, Donald Trump ve Ersin Tatar, aşka hayatları dahil, kahkaha kihkihi sohbet ediyorlarken, Vladimir Putin, bağıra – çağıra kendi başına konuşmaya başlamış…
Bir şeylere kızdığı belli!
-*-*-
Herkes su pus olmuş, konuşma bitince Putin, “bizim mühendisler, ağzımdaki iki ayrı dişe alıcı ve verici yerleştirdi, biri aradığı anda elimi – kolumu kullanmadan konuşabiliyorum” demiş…
-*-*-
Derken Trump, “biz hem dişler, hem elimizin parmakları ile konuşabildiğimiz gibi; aramak istediğimiz kişileri düşündüğümüz anda arayabiliyoruz da; sizin gibi bir tek gelen çağrılara yanıt vermiyoruz” demiş, havasını basmış!
-*-*-
Tam da bu esnada, bizim Ersin bey, kokusuz ama çok gürültülü bir osurup patlatmış… Bol fasulyeli olacak ki, “zaaaaarrrrrrrrrt” diye arka arkaya üç tane!
-*-*-
Putin, Trump ve Ishiba şaşkın!
-*-*-
Tatar, “… 30 milyon dolara yapabileceğimiz işi bize 100 milyona yaptılar; internetimiz gelişmesine gelişti ama biz hala faksa çalışıyoruz; şu anda duyduğunuz ses de, bizim başbakan bana faks çekti, onun sesidir, Tayyip Bey seçimlerde beni desteklemeyecekmiş diyor!”
-*-*-
KKTC Bilişim Adası olacak ya!
Fıkradır be refikler ha; salmayın!
Osuruktan faks alabilecek miyiz?
Mail de olur!
Diit yerine “faaart” desin, ne çıkar canım!
-*-*-
Dünya bizi kıskanacak!
KKTC Yüzyılı başladı!
Auuuuuuv ve de cauuuuuv!
Bilişim Adası oluyoruz!
Yaşasın!
Elektrikler kesik ama olsun!
Türkiye’deki barış sürecini hiç hazmedemediği açık olan ulusalcı gazete Sözcü dünkü manşetinde sordu; “Sırada ne var?”… Cevap vereyim; “Kıbrıs’ta çözüm inşallah!”…








