1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. Nesip Hasan; bir ‘Teşkilat’ cinayeti-3
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

Nesip Hasan; bir ‘Teşkilat’ cinayeti-3

A+A-

1966 yılında ‘Teşkilat’ tarafından kayıp edilen Stavrogonnolu Nesip Hasan’ın oğlu Fuat Nesip Nalcıoğlu anlatmaya devam ediyor:

Her kaybın arkasında bir devlet var...

FN: Kayıpların bulunması konusunda büyük problemler var. Birincisi, kayıpların gömü yerleri, tamamen kayıp yakınlarının ve büyük oranda da Sevgül Uludağ’ın çabaları sonucu tespit ediliyor. Komitenin çok sayıda araştırma görevlisi var ama bu anlamda pek bir katkıları yok. Ve kayıp yakınları, fiili işleyenlerin ve görgü şahitlerinin insafında bir mücadele yürütüyorlar ama bu mücadele, umutsuz bir mücadele çünkü insanlar konuşmuyor. Neden konuşmuyor? Düşünün, her bir kayıp edilme fiilini işleyen insanların arkasında bir devlet var. Hepsinin arkasında bir devlet var. Devletler kayıpların gömülü oldukları yerleri biliyorlar. Oysa Kıbrıs’ta kayıpların bulunması amacıyla kurulan sistemde devletlere hiçbir sorumluluk yüklenmiyor. Devletler bilir ama konuşmazlar çünkü hiçbir sorumlulukları yok. Ve hatta ve hatta kayıpların bulunmaması için devletler günümüzde hâlâ daha çaba gösterirler. Dohni kayıplarının gömülü olduğu toplu mezarın yakın zamanda başka yere taşındığını biliyorsunuz mesela. Bu basına da yansıdı. Düşünün Rum devleti, oradaki Türkler’in bulunmaması için bir toplu mezarı bir yerden başka bir yere taşıyor. Devletin dışında biri gidip böyle bir şey yapabilir mi?

Bu sistemle, mümkün değil...

FN: Devletlere herhangi bir yükümlülük yüklemediği için kayıpların tümünün şu andaki sistemle bulunmasına imkan yoktur. Biz pek çok kayıp yakınlarıyla yaptığımız temaslar sonucunda karar verdik ve kısa süre önce iki toplumlu Kıbrıs Kayıp Yakınları Birliği’ni oluşturduk. Sistemin yanlış olduğunu kamuoyuna duyurarak şöyle bir öneri yaptık: Fiili işleyen kişilerle, onların arkasındaki devletlere, bir yaptırım uygulansın, gerek kişiler gerekse devletler, kaybın bulunmasını sağladıkları takdirde, o yaptırım üzerlerinden kaldırılsın. Kayıpların bulunmasını ancak bu hızlandırabilir. Tabii sistemi değiştirmek, devletlere ceza yaptırımı getirmek ve onların konuşmalarını sağlamak, bu çok zor bir şey. Ama kapılar açıldıktan sonra babamın nerede olduğu konusunda hiçbir bilgim yokken, çok zor bir yola çıktım ama sonunda yerini buldum. Demek ki zorlar başarılabilir. Dolayısıyla biz kayıp yakınları olarak böylesi bir istemde bulunuyoruz.

Komite kayıpları niye kategorize ediyor?

FN: Kayıplar Komitesi’nin kuruluş misyonu, tamamen insancıl bir misyondur. O da; Kıbrıs trajedisi içerisinde kayıp edilmiş tüm insanların bulunmasıdır. Ve kayıpları esas ve yedek liste olarak ayırmak, bu misyona terstir. Komite kayıpları niye kategorize ediyor? Zaman bizim aleyhimize işliyor. Görgü şahitleri birer birer ölüyor. Kayıp yakınları acı içinde. Annem hâlâ her gün, babamı ne zaman bulup getireceğimi soruyor. Ha kayıplar bulunursa acı bitecek mi? Hayır. Ama bir nebze de olsa hafifleyecek. Gidip bir yerde duamızı edebileceğiz. Dinimize göre ne lazımsa yapabileceğiz.

Biz affetmeye hazırız...

FN: Ve şuna inanırım; kayıplar bulunmadığı sürece, Kıbrıs’ta yaşanan trajedilerin üzeri kapanamayacak, huzurlu bir barış ortamı oluşamayacak. Olaya katılan şahısların üzerlerindeki günahtan ve azaptan kurtulmalarının tek çaresi konuşmalarıdır. Kayıplarımızın yerlerini söylesinler ve bizden özür dilesinler. Devletler de bildiklerini paylaşsınlar, bizden özür dilesinler ve böylelikle onlar da üzerlerindeki bu kirli gömlekten kurtulma yolunda bir adım atmış olsunlar. Biz affetmeye hazırız.

SON

Bu yazı toplam 2418 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar