1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Kahretsin ben buradayım...
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Kahretsin ben buradayım...

A+A-


Hafta sonundan bu yana internette bir harita dolaşıyor. Tanıdığımız, bildiğimiz, yaşadığımız Doğu-Akdeniz haritası. Yani küçücük cennet adamız Kıbrıs ve çevresini gösteren harita.
Haritadan da gördüğünüz gibi Kıbrıs’ın dört bir yanı savaş gemileri ile çevrilidir. Binlerce kilometre uzaktaki ABD savaş gemileri, yüzlerce kilometre uzaktaki Rus, İngiliz, Fransız savaş gemileri ve destroyerleri kıbrıs’ın her yanını sardı.
Peki olası bir Suriye saldırısında bu savaş gemileri ne yapacak?
Elbette saldırı bu gemilerden atılacak füzelerle ve havalanacak uçaklardan atılacak bombalarla yapılacak. Muhtemelen bunlara yine Kıbrıs’taki İngiliz üslerinden ve Türkiye’deki Amerikan üslerinden havalanacak uçaklar da destek verecek.
Suriye’den füze ve uçaklarla, Rus savaş gemilerinden atılacak füze ve bombalarla da saldıran hedefler vurulmaya çalışılacak.
İşte biz de bu savaşın tam merkezinde yaşıyoruz.
Karşılıklı atılacak füze ve bombaların birazcık hedef şaşırması demek bizim başımıza düşmesi demektir.
Doğu akdeniz bu denli ısınmış ve her an patlamaya hazırdır. Bu şartlarda biz hala kendi küçük dünyamızda, bitmez tükenmez iç sorunlarımızla boğuşuyoruz.
Kim ne dediydi, kim ne yaptıydı, kim kimin hakkında kötü sözler söylediydi gibi incir çekirdeğini doldurmayan dedikodu ve lafazanlıklarla gün geçiriyoruz.
Hoş ABD ve Rusya hafta başında “Suriye’nin elindeki kimyasal silahları teslim etmesi halinde saldırının şimdilik durdurulması” konusunda anlaştılar. Suriye hükümeti de bunu uygulamaya hazır olduğunu açıkladı.
Ama tehlike henüz geçmedi.
Provokasyon amaçlı kullanılan kimyasal silahlar nedeniyle Suriye’ye saldırı kararı alan ABD ve müttefikleri belki bu şartla şimdilik durakladı. Ancak saldırıdan vazgeçilmedi.
Bu savaş gemileri bölgemizi henüz terketmedi. Üstelik yolda her iki taraftan yeni savaş gemilerinin olduğu bilgileri de geliyor.
Muhtemelen bugün Cenevre’de ABD ve Rusya Dışişleri bakanları uzmanlarıyla birlikte bu konuyu enine, boyuna görüşecekler. Görüşme sonucu ne isterse olsun umarım bu saldırı gerçekleşmez.
Ama bir gerçeğin altını daha çizmekte yarar var. Suriye’de kan akmaya devam ediyor. Elbette kimyasal silahların kullanılmaması esastır. Ancak bu konvansiyonel silahlarla, top-tüfek ve tanklarla, ya da savaş uçaklarından atılan bombalarla sürdürülen iç savaşın da bir an önce durdurulması gerekir.
BM ve uluslararası güçlerin böylesine önemli bir görevi de vardır. Bu Suriye’de illa da Esad rejiminin yıkılması ve başka Arap ülkelerinde olduğu gibi “Müslüman Kardeşler” örgütünün iktidara getirilmesi ile olmayabilir. Kaldı ki Müslüman Kardeşler örgütünün EL Kaide terör örgütünün uzantısı olduğu, bu nedenle BM, AB ve ABD gibi ülkeler tarafından hoş karşılanmadığı da biliniyor.
Mısır’daki darbe bu nedenle batı tarafından çok yerilmedi.
Gazze’de iktidarda olan Hamas örgütünün de bu örgütlerle yakınlığı bilindiği için batı tarafından çok da sevilmiyor.
Bu nedenle Suriye’de bunda ısrar etmek ve illa da “Esad gidecek” demek işin özünü kaçırmak demektir. Dahası Suriye ile ilgili farklı hesaplar yapmak demektir. Sanırım bunu da uluslararası güçler hoş karşılamaz.
Suriye tek bir yoldan, “demokrasi yolu”ndan yürürse ve bunu da kendi başına yapmayı başarabilirse gerçekten demokratik bir ülke olur.
Aksi durumda Suriye bölünür, parçalanır ve dağılır. Bundan da başta komşu ülkeler olmak üzere bütün dünya zararlı çıkar.

Bu yazı toplam 2009 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar