1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. İnsani girişim...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

İnsani girişim...

A+A-

Annesi Emine Arif Latif’in, Temmuz 2023’te ani ölümü ardından girişim üstlenen Hatice Kerlo, iki taraftan mezarlıkların temizlenmesini sağlamaya çalışıyor. Ailesiyle birlikte Kıbrıs’ın güneyinde hayatını sürdüren ve iki toplumlu etkinliklere her zaman önemli katkılarda bulunan Hatice Kerlo arkadaşımız, Larnaka’daki Kıbrıslıtürk mezarlığı konusunda geçtiğimiz Eylül ayında çeşitli Kıbrıslırum yetkililer ve Larnaka Belediyesi nezdinde girişimde bulunmuştu ve burasının temizlenerek otların kaldırılması ardından bu kez de Prastyo köyündeki (şimdiki adı Dörtyol) Kıbrıslırum mezarlığının temizlenmesini sağladı. Konuyla ilgili olarak sosyal medya sayfasında paylaşım yapınca biz de Hatice Kerlo’ya neden böyle bir girişimde bulunduğunu bize anlatmasını istedik. Alkışlanması gereken bu insani girişimi hakkında Hatice Kerlo bize şöyle yazdı:

 

“OTLARDAN MEZARLAR GÖRÜNMÜYORDU...”

“Annemizi 12 Temmuz 2023 tarihinde kaybettiğimizde defin işleri için Larnaka’da bulunan Müslüman (Türk mezarlığı olarak da biliniyor) mezarlığına küçük kardeşimle birlikte gittik. Oraya gittiğimizde bir iki Lübnanlı  gençle orada sohbet ediyordum. Gençlere annemizin vefat ettiğini ve vasiyeti üzerine buraya defnetmek istediğimizi söyledik. Onlar da bize, kendileri bu mezarlığın bakımında (buna mecbur değiller), cenaze işlemlerinin yapılmasında görev alan ve hiçbir maddi manevi karşılık almadan gönüllü bir şekilde yardım ettiklerini söylediler. Konuşup anlaştıktan sonra mezarlığın hem içine hem de dışına göz attığım zaman ottan görünmeyen mezarların olduğunu gördüm. Burayı temizlemek kimin görevi diye sorduğumda bana Kıbrıs mallarından sorumlu iskan dairesinin buradan sorumlu olduğunu ve temizlemekle mükellef olduğunu söylediler fakat maalesef yapılmadığının altını çizdiler.”

 

“CENAZEYE GELENLER DURUMU KINADI...”

“Ertesi gün cenazemiz olduğundan bir şey yapma fırsatım yoktu. Cenaze günü oraya gelen herkes bu durumu görüp kınadı, bu nasıl bir durum diye çünkü mezarlığın giriş kapısından içeri girmeye zorlandılar yığınla ot vardı. Gönüllüler tarafından mezarlardan sökülen otlar dışarıya atılmış ama kimse belediye dahil olmak üzere gidip o otları bile oradan kaldırmamış. Tabii bölgede inşaat çalışması da yapıldığından bir de mezarlığının girişine yakın kumlar çakıllar dökülmüş kısacası berbat bir görüntü ortaya çıkmıştı.”

 

 “ANNEMİN MEZARI BAŞINDA SÖZ VERDİM...”

“Cenazenin ertesi günü yukarıda bahsettiğim sorumlu daireye gittim ve açıkçası hesap sordum ve mezarlığın eksiklerine de değindim. İlgilenilecek dendi. Oradan çıkıp Larnaka Belediye başkanına koştum, en azından dışarıdaki otları kaldırması için. Oradan da çıkıp annemin mezarına koştum. Annemin mezarı başında söz verdim. “Senin hayrına, senin anına, bu ülkede nasıl evlatlar yetiştiğini, nasıl hayırlı bir ana olduğunu göstermek için, gerek bu adanın kuzeyinde, gerekse güneyinde bulunan kendi haline terk edilmiş atıl bırakılmış tüm mezarlıkları çiçek gibi yapacağım anacığım” dedim. Annem ölümü esnasında telefonunun ekran görüntüsü ağlayan göz bulunduran Kıbrıs bayrağı olan bir insandı. Kendini bildi bileli bu vatanın birleşmesi için, barışın gelmesi için her atılan adımlara katkı koymaya çalışan ve evlatlarını da bu şekilde büyüten eşi benzeri olmayan bir anneydi.”

 

“HER GÜN OT TEMİZLEMEYE GİTTİK...”

“Ben annemin mezarında böyle söylenip ağlarken baktım belediye adamları dışarıyı teftiş için hemen gelmişler bile. Ertesi gün de o dışta bulunan otların hepsini aldılar. İçeriye giriş yetkileri olmamasından ötürü, çünkü dediğim gibi yetki başka bir merciye ait olduğu için, içeriye müdahale edemediler.

Bu esnada Kıbrıs’ın güneyinde ikamet eden bazı Kıbrıslıtürkleri de yanıma alarak hergün iş çıkışı mezarlığı gidip hep beraber ot sökmeye temizlemeye başladık. Bunun sebebi kuru otların çok olmasından ve havaların sıcaklığından yangın çıkarsa korkusu olmasından ötürüydü. Baktım olacak gibi değil, alan çok büyük, biz dörtte birini bile yapamıyoruz.”

 

“HÜKÜMET SÖZCÜSÜNE KADAR GİTTİM...”

“Kalktım direk hükümet sözcüsünün yanına gittim ve ondan bu durumu değerlendirmesini istedim. Hemen ertesini günü annemi ziyarete giden bir arkadaşımız ağlayarak beni görüntülü aradı. “Hatice mezarlığa noldu böyle, her taraf ışıl ışıl” dedi. İnanamadım mezarlığa koştum her taraf pırıl pırıldı. O gün anneme verdiğim sözü tekrarladım, hem kuzeyde hem güneyde adanın her noktasında bu mezarlıklara gönüllü olarak, ne benim ne de bir başkasının kesinlikle bu durumdan hiçbir maddi çıkar sağlamadan annemin ruhu için bu işi yapacağım dedim. Hepsi ışıl ışıl olacak.”

 

“CANLILAR KADAR GÖÇENLER DE KIYMETLİDİR...”

“Benim için canlılar ne kadar kıymetliyse bu dünyadan aramızdan göçen sevdiklerimiz aynı eşitlikte, o kadar kıymetlidir.

Benim felsefemde bu dünyada anneme nasıl bir hayırlı evlat olduysam, onu nasıl hep gururlandırdıysam, nasıl ki emeklerini boşa çıkartmadımsa, yaşarken annemizi mutlu edebilmek için nasıl ki elimden geleni yaptıysam, ölümünde de aynı şeyi sürdürmektir. Anneme artık hediye alamam, elini öpemem, yüzünü şakalarla, bu dünyada güldüremem, ona sevdiği yemekleri yapamam… Ve daha neler neler…. Ama bu şekilde onu herkesin duasına katabilir ruhunu şad edebilirim…Bu şekilde annemin rahat uyumasını, ötelerde bize bakıyorsa tebessüm etmesini sağlayabilirim...

İşte bu yola böyle çıktım, inşallah birilerinin bu dünyada yüzünü güldürür, mutlu eder ve ötelerde de anneme rahatlık gönderebilirim.”

Prastyo mezarlığına da arkadaşlarından yardım alarak el atan ve temizliğini sağlayan Hatice Kerlo arkadaşımızı bu insani girişimi nedeniyle kutluyoruz...

gg-163.jpg


***  KAZILARDA SON DURUM... KAZILARDA SON DURUM...

Atlılar’daki kazıda on Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara ulaşıldı...

1974’te savaş sonrasında öldürülüp gömülmüş oldukları toplu mezardan bazı Kıbrıslıtürkler tarafından çıkarılarak Atlılar Şehitliği içerisine toplu olarak gömülen Atlılar köyünden Kıbrıslıtürkler’in bulunduğu gömü yerinde Kayıplar Komitesi’nin yürütmekte olduğu kazıda, on Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara ulaşıldı. Kazılar, bu toplu gömü yerinde bulunan Atlılar’dan 37 Kıbrıslıtürk’ün DNA testleri vasıtasıyla kimliklendirilmesi maksadıyla yürütülüyor.

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Arkeolog Erge Yurtdaş’tan aldığımız bilgilere göre, kazılarda son durum şöyle:

***  Paşaköy/Aşşa: 1963/64 kaybı iki Kıbrıslıtürk'ün bir tarlada efkalipto ağaçlarının altında veya bu ağaçların arasındaki bir çukur/kuyuda gömülü olabileceği bilgisi üzerine daha önce kazısı yapılan alanda genişletme çalışmaları yapmak amacıyla başlatılan kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.

***  Geçitkale/Lefkonuk: 1963/64 kaybı iki Kıbrıslıtürk'ün Geçitkale'de Çınarlı (Bladan) köyüne doğru olan tarlaların içindeki bir kuyuda gömülü olabileceği bilgisi ile başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.

***  Atlılar/Aloda: 1974 yılında Atlılar toplu mezarındaki 37 Kıbrıslıtürk, Atlılar Köyü'ndeki Şehitliğe taşınmıştır. Atlılar şehitliğindeki kalıntıları kimliklendirmek amacıyla başlatılan kazı çerçevesinde, mezar alanı içerisinde manuel kazı çalışmalarına geçilmiştir.

***  Girne (askeri bölge): 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un dere yatağına yakın bir noktada gömülü olabileceği bilgisi ile daha önce de kazısı yapılan alana yakın bir noktada tekrardan başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.

*** Lapta/Lapithos: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un, Lapta'daki Ayirgodissa Kilisesi'nin çevre duvarının yanında gömülü olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.

***  Peristerona: 1974 kaybı bir Kıbrıslıtürk'ün kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.

Biz de kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz...

sayfa-16-atlilardaki-kazilardan-gorunum.jpg
Atlılar'daki kazılardan görünüm...


***  GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEYE DAİR DÜNYADA NELER YAPILIYOR?

“Almanya Tanzanya’daki sömürge suçları için af diledi...”

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, ülkesinin sömürge döneminde Tanzanya’da işlediği suçlardan “utanç duyduğunu” söyledi.

Tarihin en kanlı sömürge karşıtı isyanlarından biri olan 1900’lerin başındaki Maji Maji isyanında Alman güçleri 300 bine yakın insanı öldürmüştü.

İsyanın gerçekleştiği Songea kentindeki bir müzede konuşan Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, “Almanların burada atalarınıza yaptıklarından ötürü af dilemek istiyorum” dedi ve ekledi:

“Burada olanlar ortak tarihimizdir. Atalarınızın ve Almanya’daki atalarımızın tarihidir.”

Maji Maji isyanı, Almanların yerel nüfusu ihracat amaçlı pamuk üretimine zorlamasının ardından tetiklenmişti.

Tanzanya o dönemde günümüzdeki Ruanda, Burundi ve Mozambik’in bazı kesimleriyle birlikte Alman Doğu Afrikası’nın bir parçasıydı.

Steinmeier Tanzanya ve Almanya’nın geçmişte yaşananları “ortak bir şekilde ele alabileceğini” umduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı, “Buradaki hikayeleri ülkemde daha fazla insanın öğrenmesi için dönüşte Almanya’ya götüreceğim” dedi.

Almanya’daki Hamburg Üniversitesi’nden tarih profesörü Jürgen Zimmerer, Almanya’nın kısa zaman önceye kadar sömürgelerinde işlediği suçlara dair “bellek yitimi yaşadığını” söyledi:

“Sömürge imparatorluğun vahşeti ve ırkçılığı Alman kamuoyunda tam olarak anlaşılabilmiş değil.”

Steinmeier üç günlük ziyaret kapsamında Maji Maji liderlerinden, 1906’da öldürülen Şef Songea Mbano’nun soyundan gelen bir kişiyle de görüştü.

Mbano bugün ülkesinde bir ulusal kahraman olarak görülüyor.

Steinmeier Mbano’nun ailesine, ondan geriye kalanları bulmak için çalışacaklarına dair söz verdi.

Sömürge döneminde binlerce ceset ve insan parçası Afrika’dan Almanya’ya hem “hatıra” olarak hem de ırkçı amaçlarla kullanılmak üzere götürülmüştü.

Prof. Zimmerer, bugün çeşitli müzeler ve kurumlarda çok sayıda kemik ve kafatası bulunduğunu fakat bunların nereden geldiğinin araştırılması için hiçbir fon sağlanmadığını söyledi.

Ataları öldürülen kişilerin bir kısmı DNA testleri sayesinde atalarının kalıntılarını tespit etmeyi başarmıştı.

Tanzanya tarihçisi Mohamed Said, Steinmeier’in özrünün doğru yönde bir adım olsa da yeterli olmadığını söyledi:

“Tarlaları ateşe verip insanları aç bırakarak savaşacak güçten düşürmeye çalıştılar.

“Bu kabul edilemez. Günümüz dünyasında haklarında dava açılırdı.”

Almanya Namibya’yı işgali sırasında soykırırım işlediğini 2021’de kabul etmiş ve bu ülkeye 1,1 milyar eurodan fazla finansal yardım sağlayacağını söylemişti.

(BBC – 2.11.2023)

Bu yazı toplam 845 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar