1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Davutoğlu Limasol’a gider mi?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Davutoğlu Limasol’a gider mi?

A+A-

 

TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun günübirlik ziyaretinde Kıbrıs sorunuyla ilgili verdiği mesajların genel itibarıyla ‘beklenilenden de pozitif’ olduğu söylenebilir.
İki hafta önce Cumhurbaşkanı sıfatıyla adaya gelen Recep Tayyip Erdoğan’ın “birkaç adım önde olma siyasetimiz devam edecek” şeklindeki sözleriyle uyuşan bir çizgide konuştu Davutoğlu…
Çözüm konusunda Ankara’nın ‘samimi ve aceleci’ olduğuna vurgu yapmak için özel bir gayret sarf etti.
“Haftaya değil, bu hafta çözelim” derken, Türkiye’nin bir ‘ekspres çözüm’e hazır olduğuna vurgu yaptı.
Yunanistan Başbakanı Samaras’a dönük “Kıbrıs’ın her iki tarafına gidelim” çağrısı ise, yığınla ‘temenni’nin yanında somut sayılabilecek bir öneri gibiydi.
Gerçi “Önce Güney’e gider, bir çay içeriz” diyerek Kıbrıs’ta çay değil, kahvenin revaçta olduğunu es geçti Davutoğlu, ancak ağızdan çıkan bu sözlerden sonra neyin içileceğinden çok bu öneriye Atina’dan gelecek yanıt önem kazandı kuşkusuz…

**

Türkiye Başbakanı Davutoğlu’nun ‘ekspres çözüm’ talep etmesinde en önemli rol Doğu Akdeniz’deki petrole ait…
Daha önce de TC yetkililerince dile getirilmişti, ancak Davutoğlu “Petrolü Anadolu toprakları üzerinden geçirip Batı’ya pazarlama” işine talip olduklarını çok daha açık bir şekilde anlattı dün…
Anamur’dan çıkan suyun adaya ulaştırılması projesinde ilerleme sağlanmasının da verdiği özgüvenle, petrol işinde de başarılı olabilecekleri mesajını verirken, Davutoğlu’nun ‘hedef kitlesi’ sadece Kıbrıs’taki taraflar değildi.
Türkiye Başbakanı’nın “Boruları bağlar, gazı Avrupa’ya ulaştırırız” sözleri, gazın Avrupa’ya nasıl gideceği konusunda fizibilite ve strateji çalışmaları yapan ülke ve merkezlerineydi daha çok…
Hem teknoloji kullanımı bakımından, hem hatların güvenliği bakımından Türkiye bir tür ‘reklam’ yaptı, suyu örnek göstererek…

**

Doğu Akdeniz’deki petrolü Batı’ya ulaştırmak Ankara için giderek çok daha büyük bir önem kazanıyor.
Son IŞİD olayında da, daha önce İsrail’le ilişkilerde ve Suriye iç savaşında da Batı ile zaman zaman gerilimler yaşayan ve by-pass edilebilen Ankara, ‘gazın geçtiği ülke’ sıfatıyla Batı Avrupa’nın ‘vazgeçilmez stratejik ortağı’ olmak istiyor.
Bu gerçekleşirse Türkiye öyle bir güç kazanacak ki, ‘bölgenin süper gücü’ olma yolunda büyük bir adım atmış olacak.
Ukrayna krizi yüzünden Rusya’ya karşı yeni bir ‘soğuk savaş’tan söz edilirken, 1980’li yıllardan bu yana ABD İran’la ilk kez yakınlaşma çabası içine girmişken, Irak’ta kartlar yeniden dağıtılırken,  Suriye’de işlerin nereye varacağı bilinmezken ve Ortadoğu’daki acımasız savaşta psikolojik bakımdan dünyada İsrail’e giderek antipati büyürken, Türkiye kurulan bu ‘yeni bölge düzeni’ içinde en büyük payı kapmak ve doğal kaynaklara erişim ve kullanımda söz sahibi olabilmek istiyor.

**

Davutoğlu “Borularla gazı Batı’ya biz taşır ve pazarlarız” diyor, ama bu işin olabilirliği için “tanımam” dediği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin onayına ve rızasına ihtiyaç var!
“Hade, hemen çözelim” demesi de bu yüzden…
Eğer Kıbrıs sorunu çözümlenirse, o zaman Ankara yeni Kıbrıs Devleti ile oturacak ve bir şekilde anlaşacak, gazı Anadolu üzerinden taşıyıp satabilecek.
Çözümsüzlük durumunda ise iki ihtimal var:
Ya Türkiye gazı taşıma hayalinden vazgeçecek.
Ya da ‘by pass’ yöntemleri arayacak.
Kimi by pass?
Kıbrıslı Türkleri tabii ki!..
Belki devletler birbirini yine resmen tanımayacaklar, ama kurulacak şirketler ya da sivil toplum örgütleri vasıtasıyla alış-verişlerini yapabilecekler.
İkinci olasılık Kıbrıslı Türklerin tamamen izole olması ve ada üzerindeki eşitlik hakkının belki de geri dönülmez akşamın ufkuna doğru yol alması anlamına gelecek.
Davutoğlu’nun ‘ekspres çözüm’ istemesi, Güney’de çay-kahve içmeyi önermesi bu çıkmazın aşılması için Ankara’nın ne kadar iştahlı olduğunu gösteriyor.
Ancak bizim Saray’da çözüme dönük bir gayret yok.
Zaten Davutoğlu da bunun farkında ve bu yüzden Eroğlu’na alenen “Çerçeve antlaşmasına ve ortak açıklamaya sahip çık” mesajı verdi, ayrıca yeni Özel Danışman Eide’ye ve BM sürecine de çok açık destek beyan etti.
Günün sonunda TC ve Yunanistan Başbakanları adanın iki kesimine ‘çapraz ziyaretler’ yapar, Girne’de ve Limasol’da çay-kahve içer mi?
Böyle bir olasılık var galiba…

Bu yazı toplam 1939 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar