1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Benim masalımın adı “BABAMI ANLAT ANNE” oldu…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Benim masalımın adı “BABAMI ANLAT ANNE” oldu…”

A+A-

Bir Kıbrıslırum okurumuzun değerli yardımlarıyla Paralimni’de göstermiş olduğumuz bir kuyuda Kayıplar Komitesi tarafından bulunarak 26 Ağustos 2016’da Lefkoşa Şehitliği’ne askeri törenle defnedilen 1964 “kaybı” Ziya Yusuf’un oğlu Ayer Burke, “Benim masalımın adı “BABAMI ANLAT ANNE” oldu…” dediği bir konuşma kaleme almıştı… Ancak bu dokunaklı konuşmayı, sevgili babacığının defin günü okuyamamıştı… Onun yerine Ayer Burke’nin oğlu Ziya Burke, babasının defin konuşmasını okumuştu…

2012 yılında Kayıplar Komitesi yetkililerine, bir Kıbrıslırum okurumuzun vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda göstermiş olduğumuz kuyuda 2015 yılında Kayıplar Komitesi kazı başlatmış ve 1964 “kaybı” üç Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar bu kuyuda bulunmuştu.

Kuyuda bulunan bu üç “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlara Kayıplar Komitesi’nin yaptırdığı DNA testleri sonunda kimlikleri belirlenerek, ailelerine iade süreci başlamıştı.

1964 “kaybı” bu üç Kıbrıslıtürk’ten Canbulat Ali Mağusa’ya, Kemal Mehmet Emin Kufez’e ve son olarak Ziya Yusuf da Lefkoşa’ya arka arkaya düzenlenen defin törenleriyle defnedildiler…

26 Ağustos 2016 Cuma sabahı Lefkoşa Mezarlığı’nda kılınan cenaze namazı ardından Lefkoşa Şehitliği’ne askeri törenle defnedilen “kayıp” Ziya Yusuf için oğlu Ayer Burke’nin yazdığı ve torun Ziya Burke’nin törende okuduğu dokunaklı konuşma şöyle:

“Babamı yeni mekanına defnederken yazıp okuyamadığım ve oğlum Ziya Burke 'nin okuduğu yazı:
Beni bu acılı günümde yalnız bırakmayan en değer verdiğim insanlara sonsuz teşekkürler.
Dokunamadığım, göremediğim, nasıl direneceğimi bilemediğim bir acı taşıyorum şu an.
11 Mayıs 1964’te seni işyerinden alıp, bu katliamı, vahşeti yaşatanları asla affetmiyorum ve affedemiyorum. Seni başından, beni çocukluk hayallerimden vurdular.
52 yılda, 52 kat kabuklanmış yaralarımız tek tek ilk günkü gibi kanadı desem az kalır.
Babacığım sen benim çocukluk masallarımın başkahramanı oldun. Canım anneme her gece hep seni anlattırdım.
Benim masalımın adı ‘ BABAMI ANLAT ANNE ‘ oldu.
Seni bizden çok genç yaşında aldılar. Ben daha 18 aylıktım… Ne sen bize, ne de biz sana doyabildik.
Ama yine de çok şanslısın ki canım annem gibi bir eşe sahipsin. 24 yaşında, 3 çocuğu ile hep seni Hasret, Özlem, Sevgi ve Saygıyla bekledi. Evlatlarına hem çok iyi bir anne, hem de senin yokluğunu hissettirmemeye çalışan bir BABA oldu.
Ama yokluğun bende kör bir karanlık ve sensizlik benle yaşlanmış en büyük acım oldu.
Senin ne kadar çok sevildiğini, tüm kardeşlerinin, tüm çocuklarının ve akrabalarının senin adını kendi çocuklarına vermesi bence bunun bir göstergesi. Benim sayabildiğim en az 8 tane senin adını taşıyan ZİYA’mız var.
Babaannemin gözyaşlarının dinmediği çocukluk anılarımı hatırlıyorum da, en azından anacığının yanında ve artık dipsiz kuyularda değilsin diye avunuyorum.
Nurlar içinde cennetinde rahat uyu. Seni çok bekledim ama bana böyle gelmeni KABULLENEMİYORUM. Seni çok seviyorum ve Allah\'ın kimseye artık böyle acılar yaşatmamasını diliyorum…”

 

 

 

Bu yazı toplam 4684 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar