Sami Özuslu

Sami Özuslu

BANA NE?

A+A-

Gazetedeki manşeti okudu, sonra dudağının kenarına pis bir gülüş geldi.

- Ahmak insanlar!.. Herhalde kapıyı-pencereyi açık bıraktılar. Hırsız da ne bulduysa aldı gitti…
Umursuzca diğer sayfalara geçti…
İki gece sonra hırsızların uğradığı ev onunki oldu!..
Gazeteler “hırsızlar yine işbaşındaydı” başlığıyla duyurdu olanları…
- Vay yandım, dedi…

***

Radyoda spiker “son dakika” haberlerini vermek üzere yayını kesti.
- Üzücü bir kaza daha… Yapım çalışmaları süren yolda araba takla attı. Sürücü olay yerinde hayatını kaybetti…
Kanalı değiştirdi, yanındakine döndü:
- Bilen bilmeyen de araba sürmeye kalkınca böyle oluyor. Sonra da yollara buluyorlar kabahati… Hem bakalım o saatte ne kadar da içtiydi…
Bir ay sonra bir başka “yol yapım çalışması”nın sürdüğü yerde oğlu kaza yaptı, radyolar yine “son dakika” girdi haberi…
- Vay yandım, dedi…

***

Mahkemeye çıkarılan zanlıların fotoğrafının üstünde şu başlık vardı:
- TECAVÜZ!..
Kahvehanede oturanların duyacağı şekilde yorum yaptı:
- Kadın sürünmezse erkek tecavüz etmez. Bakalım n’aptı da tahrik etti adamı…
O yılın yaz ayında 16 yaşındaki kızı üç kişinin tecavüzüne uğradı!..
Bütün gazeteler yapılanın iğrençliğinden söz etti.
- Vay yandım, dedi…

***

Cinayet haberi çok erken duyuldu.
Televizyonlar, radyolar “mafya hesaplaşması” şüphesi olduğunu söylediler.
- Pis işlere bulaşmayana bir şey olmaz. Bunların hepsi mafya. Birbirlerini vururlar. Yoksa sıradan birine bir şey yapmazlar, dedi…
Bir süre sonra kardeşinin oğlu arabasının içinde defalarca kurşunlanarak öldürülmüş bulundu.
- Vay yandım, dedi…

***

Uyuşturucu kullanma yaygınlığının tartışıldığı programı seyrederken şöyle dedi:
- Çocuğunun ipini sıkı tutmayanların sonu işte… Ne münasebet de benim oğlum ya da kızım gannavuri çekecek? Ben çocuklarımı dizimin dibinden ayırmam, bir dediklerini ikiletmem…
Üç yıl sonra eve gelen polis çavuşu, oğlanın eroinle yakalandığını, suçunu kabul ettiğini söyleyince koltuğa yığıldı:
- Vay yandım, dedi…

***

“Kanser vakaları sürekli artıyor. Her yıl yüzlerce kişi kansere yakalanıyor” diyordu ekranda konuşan uzman…
Misafirlere döndü:
- Hep bu boyalı hazır gıdalardandır. Tarladan çıkanı ye bakayım bir şey olur musun?
Altı ay sonra doktor, “kansersiniz” dediğinde moralmen çöktü:
- Vay yandım, dedi…

***
Eylem yapan dernek üyelerini polis toplayıp içeri götürmüştü.
Televizyonlarda olup biteni izlerken şöyle dedi:
- Oh, iyidir bunlara!.. Her gün eylem, her saat eylem. Tutmuşken hatta bir güzel de dövsün polis bunları!..
Birkaç yıl sonra bölgesel bir sağlık sorununu protesto etmek için köylülerle beraber gösteri yaparken polis geldi, kalabalığı dağıtırken itişme-kakışma yaşandı, arada sağlam birkaç cop yedi.
- Vay yandım, dedi…

***

“Hem oğlum, hem kızım iş bulamadılar bu memlekette. Gittiler Londra’ya. 10 senedir evlat acısı çekerim. Onlar orda ağlar, ben burada” diyen anneyle yapılan röportajı okuyunca gazetede canı sıkıldı:
- Madem bakamayacaktın, ne diye çocuk yaptın a kadın?
Üç yıl sonra kocasından boşandı. Nafakayla yaşamak zordu. Çocuklar ortada kaldı. Biri Avustralya’ya, diğeri Kanada’ya gitti. Kadın yapayalnız, evlat özlemiyle kalakaldı.
- Vay yandım, dedi…

***

Radyo programındaki konuk altını çiz çize konuşuyordu:
- Ben yaparım olur zihniyeti bizi diktatörlüğe götürür. Hukukun üstünlüğü bir kalkandır. Demokrasi gün gelir herkese lazım olur!..
Bunu duyunca öfkelendi, araba radyosunu yumruklayarak kapattı.
- Ne demokrasisi be? Bize bir vali lazım vali!.. Bunları söyleyeni de, söyleteni de sokacan içeri, birkaç sene hapiste çürütecen, bakayım bir daha yaparlar mı?
İki yıl sonra kızı bir sınava girdi. Kazanmayı beklerken kazanamadı. Torpil iddiaları ve bulguları vardı. İtiraz eden aileler toplandı. İlgili bakan “Bir şey bulamadık” dedi, konuyu kapattı.
Çocuk o yaşta uğradığı haksızlık yüzünden psikolojik sorunlar yaşadı. Çaresiz baba “hak arayacak merci” bulamadı.
- Vay yandım, dedi…
--
Yukarıdaki kısa öykülerde özne yok.
İsteyen istediği yere kendini, istemediği yere başkasını koyabilir.
Zaten sorun da bu değil mi?
Başkasının başına gelenlere umursamamak…
“Beni sokmayan yılan bin yaşasın” felsefesiyle yaşamak…
Ama o “yılan” bir gün bulup sizi de ısırıyor işte!..
Belki sizi, belki bir yakınınızı…
Bu yüzden başkasını sokan yılana kayıtsız kalmamak lazım…
- Vay yandım, dememek için…
(Arşivimden)

Bu yazı toplam 2190 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar