1. YAZARLAR

  2. Derya Beyatlı

  3. Tarifsiz acılar
Derya Beyatlı

Derya Beyatlı

Tarifsiz acılar

A+A-

 

Dünyanın iki farklı köşesinden taban tabana zıt iki haber düşüyor ekranıma, iki farklı dilde. Acil durum çağrıları aynı, renkleri farklı. Doğal felaket karşısında insanın, hayvanın çaresizliği ortak.

İtalya’nın kanalları, gondolları, romantik akşamları ile meşhur Venedik şehri, günlerdir yağan yağmurların etkisi ile sular altında kaldı. Venedik rıhtımlarındaki vapurlar kontrolden çıktı, binaların zemin katları suyla doldu. Sahil güvenlik su ambulansı olarak hizmet veren ilave botlarla kanallardaki turistleri kurtardı. Son 53 yılın en büyük su baskınını yaşayan şehirde okullar tatil edildi, acil durum ilan edildi.  

İkinci felaket haberi Afrika’dan. Zimbabwe’de 200 tane fil kuraklık sonucu öldü. Zimbabwe hükümeti beklenilen Ekim yağmurlarının gelmemesi üzerine ülkede acil durum ilan etti. Şu anda ülkede tarım yapılması sulama imkanlarının yetersizliği sebebiyle neredeyse imkânsız. Yine çaresizlik, yine acil durum, bu kez yağmurdan değil, yağmursuzluktan.

Geçtiğimiz hafta çıkan başka bir haber ise bu iki felaketin ortak noktasını ve çaresizliğimizin boyutunu açıklıyor. Çaresizlik bizim değil aslında, doğanın. Doğaya karşı da değil, insan açgözlülüğü, hırsı, vurdumduymazlığı karşısında esas çaresizliğimiz. 153 ülkeden, 11,000 bilim insanının yaptığı acil durum çağrısı ‘iklim krizi’ için. 

Bilim insanları, bizim yarattığımız küresel ısınmanın iklim sisteminde ciddi değişiklikler yaratmaya başladığının uyarısını veriyor. Bu değişiklikler kara ve deniz sıcaklıklarındaki artışların yanında sağanak yağışların miktarının, yoğunluğunun ve sıklığının küresel boyutta arttığına Akdeniz bölgesinde kuraklık tehlikesi olduğuna işaret ediyor diye anlatıyor IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli).

Venedik Belediye Başkanı Luigi Brugnaro da Venedik’teki su baskınını iklim değişikliğine bağlıyor. Bölgesel Parlamento iklim değişikliği konusunda önlem almak çağrısı ile toplanıyor, öneriyi reddediyor ve dağılıyor. İki dakika sonra tartışmanın yapıldığı salon sular altında kalıyor. Kaderin kötü bir cilvesi mi?    

Bilim insanları, iklim krizinin geriye dönülmez bir noktaya ulaştığının, ancak etkilerinin azaltılabileceğinin altını çizerken, yaşam şeklimizi, tüketim kültürümüzü, doğa ile ilişkimizi acil olarak değiştirmezsek ‘tarifsiz acılar’ yaşayacağımızı ‘açıkca ve kesin olarak’ belirtiyorlar raporlarında ve çağrı yapıyorlar;

  • Fosil yakıt kullanmaktan vazgeçin, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapın.
  • Doğal eko-sistemlerini, yağmur ormanlarını, vadilerini, mercan kayalıklarını koruyun, ağaçlandırma yapın.  
  • Et tüketiminizi azaltın, bitkisel beslenme alışkanlıkları edinin.
  • Ekonomik büyüme amacınızı, basit tüketim ihtiyaçlarını karşılama ve eşitliği sağlama amacı ile değiştirin.
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayın.

Doğayı kimse elimizden kurtaramaz artık da, en azından verdiğimiz zararı azaltmak, tarifsiz acılar yaşamamak için küresel çağrı yapan uzmanlara kulak vermek ve bu yönde oluşan küresel harekete katkı koymak zamanıdır.

Çünkü bu iş ciddi, çok ciddi.    

Bu yazı toplam 2011 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar