1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Her şey güzel!
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Her şey güzel!

A+A-

Sterlinin 6.4’lere, euronun 5.7’lere çıktığı günlerde neler yazılabilir, neler yazılsa anlamlı olur bilmiyorum ama hep böyle abartılı! günlerde yaşadığımız için ne yazılsa da çok bir önemi yok.
Yani ben normal günlerde yaşadığımızı hatırlamıyorum.
Bu anormal günlerde doğan, büyüyen çocuklar ve gençler için de başka günler göremedikleri için böyle günler normal görünebilir ne yazık ki!..

***

Sadece dövizin yüksekliği, TL’nin erimesi değil tabii ki anormalliğin tek gerekçesi… Bölünmüş bir Ada olmak en baştaki anormallik…
Kontrol noktalarından geçip diğer yarıya geçebilmek anormalliğin örneklerinden… Diğer yarının ticari arabalarına akaryakıt kontrolünden sonra olsa gerek, bu tarafın da son günlerde diğer yarıdan bu yarıya geçenler için, tabii bizim arabalar için artırdıkları kontroller göze çarpıyor. Birkaç gün önce Kıbrıs’ın güneyinden kuzeye geçerken durdurulup bagajda birşey var mı kontrolü yapılırken, geçen akşam da kimlik kontrolünden sonra karşımıza bir kadın polis dikildi.

Buyurun?

Arabanızda kutu varmış gibi geldi de…

Nasıl yani kutu?

İşte kutular…

Gördüğünüz gibi yok.

Gecenin ışıkları altında camlara yansıyan bazı görüntüler kutu gibi mi göründü yoksa tipimi beğenmeyip mi durdurdu bilemiyorum ama karşılıklı bu gibi etkileşimler ne yazık ki anormalliğin normale dönmesini engelleyen gerilimli günlerin devam etmesine neden oluyor.

***

Gazetelerin sayfalarına yansıyan, neredeyse bütün sayfaları dolduracak kadar fazla uyuşturucu, darp, bıçaklama, taciz gibi adi suçlar… Bu küçücük adada boyundan büyük denilecek kadar fazla suç. Mafyalar aramızda cirit atarken, damdan, balkondan düşerek ölenlerin veya intihar edenlerin! sayısı artarken, cezaevi dolup taşarken, trafikte kurallara uymayanları nasıl tepki vereceklerini bilemediğimiz, korktuğumuz için ikaz etmekten bile çekinirken, insanlar birbirine kuşku ile bakarken, dostluklar çıkar ilişkisine dönüşürken normal bir yaşam sürüyoruz demek ne kadar doğru!

***

“Kara tablolar çizmeye gerek yok, herkesin evinde çifte çifte arabalar, her isteyen tatile gidiyor, her gece meyhanelerde yemeler içmeler… Daha ne olsun!..” da diyebilirsiniz ama bu varsıllık gibi görünen şeyler de anormallikten kaynaklanan şeyler değil mi?

Her evde çifte çifte araba olması toplu taşımacılığın olmamasından, zorunluluktan kaynaklanan bir gerçeklik değil mi? Tatile gidebilen de var, evinden dışarı çıkamayan da… Tatile gidenlerin çoğunun da tatil kredileriyle gidebildiğini, bu tatillerin de biraz normalleşmek için olduğunu biliyoruz. Meyhanelerin de neden dolup taştıklarını bilmiyor değiliz. Dertleşmek, paylaşmak, biraz rahatlamak için…            

“Oooo sen de herşeye bir gerekçe uyduruyorsun, arabeske bağladın” da denebilir… Evet doğru biraz öyle oldu. Hatta fazla oldu.
Baksanıza havamız güzel, günlük güneşlik, paralı da olsa denizimiz var, memursak her ay maaş, özeldeysek bol para… Gelecek endişesi yok, gençler okudukları alanda iş sahibi oluyorlar, gelişmiş bir memleket, herşey planlı, eğitim de, sağlık da, şehircilik de… Bakın valimiz! güvenliğimiz için! terör yasası ve telefon dinleme de istiyor.

E daha ne!


Yeni yüz

Türkiye’nin yeni yüzü derken fotoğraftaki gibi bir yüz olabilir. Ankara’nın göbeği bir yer. Kıbrıslıların da çok bildiği yerlerden biri… İşlek, canlı cadde üzerinde kahveler, restoranlar, alışveriş yerleri arasında kalmış bir cami… O da caddenin formatına uymuş; Cami kapısı üzerine ‘Cami çay evi’ demiş bir tabelada… Hem de ‘tost bulunur.’ O tabelanın hemen üzerinde daha kocaman bir tabela; Emlak acenteliği… “İçeride sol altta” ikaz yazısıyla… Açıkçası caminin hocası mı çayı-tostu yapan, emlakçılık yapan, kiralayan, satan, savan da o mu diye sormak istedim ama yapamadım. Çekindim, nasıl tepki alacağımı bilemedim. Yoksa caminin bir köşesini çaycıya, diğer köşesini emlakçıya kiralayarak camiye gelir mi sağlıyor çok merak ettim ama bu merakımı burada yazarak, sorarak sesli düşünüyorum sadece… Ama bir gerçek var ki ister caminin hocası yapsın, isterse birilerine kiralasın galiba “yeni yüz” bu.

01-003.gif


 

Süperman’in vizesi yok mu!

Bu Süperman denen fantastik güç Kripton’dan geldi, gezegenler arası dolaşıyor ama sadece Amerika’da başı dertte olanların yardımına koşuyor… Ona göre çok küçücük olması gereken dünyanın başka yerindekiler için koştuğunu görmedim. Yoksa başka yerlere uçacak vizesi mi yok!


Nerde bu kırmızı plakalar?

Daha önce yollarda çok görülen şimdi artık ‘eski’ olmuş kiralık araba plakalarını kırmızıya döndükten sonra göremez olduk. Oysa ki kırmızı olduktan sonra daha görünür olması gereken, daha göze çarpması gereken kiralık arabalar sanki de azaldı. Acaba diyorum ‘eski’ plakalar bol keseden dağıtılmıştı da kırmızı olunca gözden ırak olmaya mı çalışılıyor!


İnsanlar korktukları kimseleri incitmektense, sevdikleri kimseleri incitmeyi yeğ tutarlar daima.

Niccolò Machiavelli

Bu yazı toplam 2289 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar