İşte dava konusu yazılar:
● 19 Temmuz 2022: “Abidik gubidik toplum liderliği”
● 25 Temmuz 2022: “Zito Ers”
● 28 Temmuz 2022: “Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu!”
● 29 Temmuz 2022: “Cem Karaca: Osmannının ipiynen enme sakın guyuya! Bindik bir alamete gediyoz gıyamete!”
(YAZILARI OKUMAK İÇİN ÜZERLERİNE TIKLAYINIZ)
Serap ŞAHİN
Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar’ın YENİDÜZEN Gazetesi, dönemin (2022) Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı ve Gazeteci Serhat İncirli’ye yönelik 2023 yılında açtığı ‘zem ve kadih’ davasının üçüncü duruşması görüldü.
Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde görüşülen üçüncü duruşmada Mahkeme tanık olarak Akademisyen Doç. Dr. Emin Onuş’u dinletti. Dava dinlenmeye devam etmek üzere 21 Mayıs saat 9:45’e ertelendi.
Ersin Tatar’ın avukatı Salih Can Doratlı, mahkemede Serhat İncirli’nin yazılarını sundu ve bu yazıların tanık tarafından değerlendirilmesini talep etti. Tanık Emin Onuş, yazıların siyasi içerikli, toplumu ilgilendiren konular olduğunu ancak dolaylı yoldan Ersin Tatar’a yönelik olduğunu savundu. “Bir gazeteci hiciv ve mübalağa yapabilir” diyen Onuş, “Ben cumhurbaşkanı olsaydım Serhat abiyi çağırırdım birlikte yemek yerdim ve yazdıklarına gülerdim” diye konuştu. Amacının Serhat İncirli’yi, Cenk Mutluyakalı’yı ya da YENİDÜZEN’i karalamak olmadığını ifade eden Onuş, “Ben sadece bana söylenenleri burada yorumladım.” diye konuştu.
Öte yandan duruşma süresi boyunca mahkemede öfkesini gizleyemeyen tanık emin Onuş, Yargıç tarafından avukata saygısızlık yapma konusunda uyarıldı.
“Oğuz Karakartal benim ak şeyhim, üstadım”
Davalı avukatı Aslı Murat, tanık Emin Onuş’a aldığı lisans eğitimini ve ne tür akademik çalışmalar yaptığını sordu. Onuş, “Google’da var” cevabını verdi. “Türkoloji nedir?” sorusunda ise tanık Onuş, “Edebiyat sınavında değiliz” diye konuştu. “Akademik çalışmalarınızda politik tespitler yapar mısınız?” sorusuna cevap veren Onuş, “Gördüğüm belgelerden çalışma yaparım. Ne gördüysem, onları yorumlarım” dedi. Ali Kişmir’in yargılandığı davada tanık kürsüsünde olan Oğuz Karakartal’ın kim olduğu sorusuna ise Onuş, “Benim ak şeyhim, üstadım. Çok yakınız” cevabını verdi. Murat, tanık Onuş’a “Küfüre karşısınız anladığım kadarıyla. Kesinlikle küfür edilmemesi gerektiği görüşünde misiniz?” diye sordu, Onuş “evet” dedi. Aslı Murat “İthal-i lisanla ilgili hiç suçunuz var mı?” diye sordu. Onuş “Evet var. Ama yüz kızartıcı suçum yok” diye konuştu. Murat tanığın “İthal-i lisan, rahatsızlık ve tecavüzi alet taşıma” suçları olduğunu açıkladı.
“Bu yazı Türkiye, Anavatan’a yönelik”
Tatar’ın avukatı Salih Can Doratlı, mahkemede dava konusu yazıları tanık Emin Onuş’a sundu ve Tatar’ın ilgili yazılarda “hakaret” içerdiğine dair şikayetçi olduğunu belirtti.
Doratlı, Serhat İncirli’nin “Abidik gubidik toplum liderliği” başlıklı yazısına işaret ederek yazının dava konusu bölümünde yer alan ‘Gaziler, muhtarlar, yatırımcı adıyla kumarcılar, abidikler, gubidikler geliyor; Tatar ile fotoğraf çektirip gidiyorlar…Ve Tatar, bu ziyaretlerin “eşit egemen devlet” işleri olduğunu sanıyor! N’apsııııın!’ kısmına yönelik sorular yöneltti. Avukat yazının ilgili kısmının Tatar tarafından “hakaretvari ve küçük düşürücü” olarak iddia edildiğini savundu. İncirli’nin ise “Hayır bunlar benim gazetecilik çerçevesinde yaptığım makul yorumumdur.” dediğini ve hakaret iddiasını reddettiğini ifade etti. Doratlı, tanık Onuş’a yazı ile ilgili yorumunu sordu.
Tanık Emin Onuş, “objektif ve bilimsel” bir gözle yazıyı değerlendireceğini belirterek, “Hiciv, satir, alay, iğneleyici sözler genellikle de gazete yazarları ve Kıbrıs Türk edebiyatında da çok fazla rastlamaktayız” dedi. “Hiciv sert eleştiri, satir ince alaydır. Abidik gubidik de zaten zaten bir şarkı sözüdür. Bir toplum liderinin kumarcılarla falan anılması boş işlerin peşinde, burada bir ince alay var. Güldürücü, toplumun gözünde küçük düşürülmesi için yazılmış bir yazıdır.” diye konuştu. “Napsııın” ifadesini ise “Acımsar bir ifade, toplumun gözünde küçük düşürülmesi için aşağılayıcı bir ifade var” diye yorumladı.
Onuş, Aslı Murat’ın “Yazının tamamına mı yoksa belirli bir kısmına mı odaklanırsınız? sorusuna “Verilen mesaj belli, bazen bir kelime bile yeter” cevabını verdi. “Buradaki yazı cumhurbaşkanına mı yönelik?” sorusuna ise “Türkiye’ye, Anavatan’a söyleniyor” diye konuştu. “Bu toplumun lideri kimdir? Bu davayı cumhurbaşkanımız açtığına göre demek ki bu cümlelerden rahatsız oldu” diyen Onuş, bu ülke onun sorumluluğu altında değil mi? Burada asılsız iddialar vardır. Delil varsa ispatlansın. Burada hem hiciv hem de satir vardır” dedi.
Hicivin tanımı ile ilgili sorulara ise tanık Onuş mahkemede gergin bir tutum sergiledi “Edebiyat sınavında değilim” diye yineledi. Yargıç, tanığa sakin olması konusunda uyarılarda bulundu.
“Tatar, toplumun lideri olduğu için ve vatanı savunmak durumunda olduğu için bu davayı açtı”
Avukat Aslı Murat’ın ilgili yazılar içinde Tatar’ın şahsı hayatına ilişkin mi yoksa kamuyu mu ilgilendirdiğine yönelik sorular yöneltti. Emin Onuş, “Yoktur. Toplumun lideri olduğu için ve vatanı savunmak durumunda olduğu için bu davayı açtı” yanıtını verdi, “Dolaylı yoldan cumhurbaşkanına bir göndermedir” diye konuştu.
Avukat Aslı Murat “Ben iddia ediyorum ki cumhurbaşkanı kamusal bir figürdür ve bu yazıda da siyasi eleştiriler yer almaktadır” dedi, Onuş ise buna katılmadığını ifade etti.
Duruşma süresi boyunca mahkemede öfkesini gizleyemeyen tanık emin Onuş, Yargıç tarafından avukata saygısızlık yapma konusunda uyarıldı.
“Okuduğum kitaplardan öğrendiklerime göre bunlar siyasi içerikli yazılar”
“Cumhurbaşkanımızın görüşü bellidir, yazarın görüşü bellidir. Burada bir çatışma vardır” ifadesinde Aslı Murat “İki tarafın da görüşü nedir?” sorusuna ise Onuş, “Biri sağ, diğeri sol görüştedir.” diye konuştu. Murat, ilgili yazının siyasi olup olmadığını sordu, Onuş “Tabi. Siyasi içerikli yazı değil mi?” diye konuştu. “Okuduğum kitaplardan öğrendiklerime göre bunlar siyasi içerikli yazılar” cevabını verdi. Gazetecilerin siyasileri eleştirmesi ile ilgili yazıları sevdiğini belirten Onuş, “Bir gazeteci hiciv yapabilir. Basın özgürlüğü yok mu var” dedi. Onuş, “Ben Serhat abi, Cenk abi ya da YENİDÜZEN’i karalama kötüleme niyetinde değilim. Ben sadece bana söylenenleri burada yorumladım. Gerginliğimin sebebi de ‘Türkoloji nedir?’ sorusunu kendime hakaret gibi hissettim” açıklamalarında bulundu.
Murat’ın “Eleştirilerin sert olsa bile cumhurbaşkanlığı gibi kamuya mal olmuş birinin daha töleranslı olması gerekmez mi sorusuna ise Onuş, “Ben olsaydım Serhat abiyi çağırırdım birlikte yemek yerdim ve yazdıklarına gülerdim” diye konuştu.
‘Abidik gubidikler geliyor’ cümlesinin cumhurbaşkanlığına söylenip söylenmediği sorusu üzerine ise “Evet” diye konuştu.
“Zito ne demek?” “Yaşasın demek”
Serhat İncirli’nin “Zito Ers” başlıklı yazının dava konusu kısmında ise Avukat Doratlı, ‘Uyduruktan konuşmalar yapan, “Ben soyu sopu belli öz be öz Türküm” diye demeçler veren bir garip cumhurbaşkanımız var… Değil 10 dakika, 10 saniye bile bu toplumun lideri sıfatını kullanmaması gereken bir utanç!’ kısmını tanık Onuş’dan yorumlamasını istedi. Onuş, başlıkta sıkıntı olduğunu iddia ederek “Terör örgütünün sloganı Zito Ers başlığında burada çok sert bir hiciv vardır. Utanç kelimesi ise yine toplumun gözünde küçük düşürülmesi için yazılmış bir ifadedir.” diye konuştu. Onuş, “Cumhurbaşkanımızın görüşü bellidir, yazarın görüşü bellidir. Burada bir çatışma vardır” dedi.
Tanık Onuş, Aslı Murat’ın “Zito ne demek?” sorusuna “Yaşasın demek” cevabını verdi. Emin Onuş, ilgili yazıya yönelik ise ülke siyasetinden uzağım, bilmek istemiyorum” diye konuştu. “Zito Ers” ifadesinin de ağır bir eleştiri olduğunu belirten Onuş, “Toplu bir şekilde eleştiri, satir vardır” yorumunu yaptı.
Soru üzerine yine yazıların içeriklerinin hepsinin toplumu ilgilendirdiğini ifade eden Onuş, “Bir gazeteci mübalağa (abartma) yapabilir” dedi.
Bir gazetecinin görevinin toplumu aydınlatmak olduğunu dile getiren Onuş, “Ama bunu yaparken şahsi yorumu belgelerle de yaparsa daha iyi olur” diye konuştu. Murat ise Serhat Bey muhabir değil köşe yazarı” ifadelerini kullandı. İncirli’nin yazılarına yönelik “edebi yazı” olduğuna yönelik soruya Onuş “evet” yanıtını verdi.
“Yazı toplumsal meselelerle ilgili”
Tatar’ın avukatı Slaih Can Doratlı “Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu!” başlıklı yazının dava konusu kısımlarını okudu: ‘Çok açık bir şekilde, suç örgütleri devletlerin içine sızmış durumdadır…KKTC Devleti’ni, Cumhurbaşkanı’nı, Başbakanı’nı, Dışişleri Bakanı’nı, Maliye Bakanı’nı sözde fikirleri ile yöneten ismi de belli üç veya bilemediniz dört kişi, bu alımları, akaryakıttan, aşı belgesine kadar her türlü ihaleyi yönetmektedir…’
Doratlı yazının bu içeriği suçlama niyetinde midir? sorusunu tanık Onuş’a yöneltti. Onuş, “Suçlama niteliğindedir. Akademide bir teori vardır. Belge görürsek konuşuruz. Belge görmezsek onunla ilgili bir yorum yapmamız mümkün değildir” diye konuştu, “Bu bir iftiradır” iddialarında bulundu.
Aynı yazı ile ilgili Aslı Murat’ın sorularını yanıtlayan Onuş, yazının toplumsal meseleler olduğunu yineledi. Murat’ın “Cumhurbaşkanına yönelik zem ve kadih teşkil edecek ne var?” sorusuna ise “Toplumun lideri bağlamında burada sorumluluk üsteleniyor ve bu nedenle bu davayı açmış olabilir” cevabını da yineledi.
Onuş, yazının genel olarak toplum meselesi ve şaibeli durumlarda toplumun aydınlatma isteği olduğunu kaydetti. Ardından Onuş, ilgili yazının “iftira” olduğunu öne sürdü.
“Dolaylı yönden toplum lideri ve yandaşlarının eleştirildiği siyasi bir yazı”
“Cem Karaca: Osmannının ipiynen enme sakın guyuya! Bindik bir alamete gediyoz gıyamete!” başlıklı yazısının dava konusu olan ‘Yalakalığın boyutu açıklanabilir değil elbette! Aysu veya öteki arkadaşlar, Ersin gibi, Tahsin gibi düşünmeli! Yalakalık etmeli! Başka türlü düşünen, düşündüğünü söylememeli!
Söylerse? Az bile!’ cümlesini okudu. Tanık yazının dava konusu kısmında “alelen bir küfür” olduğunu savundu, “Yalakalığın kelime anlamı burada sürtük manasındadır” iddialarında bulundu.
Tatar’ın avukatı Salih Can Doratlı, özetle tüm dava konusu yazılar değerlendirildiğinde yazıların makul olup olmadığını tanık Onuş’a sordu. Onuş, yazıların “Hakaret, iftira, küfür, aşağılayıcı sözler,” içerdiği iddialarında bulundu.
Yazıyla ilgili Aslı Murat’ın soruları da yanıtlayan Onuş, yazının toplumla ilgili olduğunu söyledi, dolaylı yönden toplum lideri ve yandaşlarının eleştirildiği siyasi bir yazı olduğunu ifade etti, “Bu yazıda çok fazla satir var.” diye konuştu. Aslı Murat, tüm yazıların gazetecilik etik ilkeleri ve siyasi yorumların çerçevesinde yapıldığını savundu, Onuş ise “Evet olabilir” yanıtını verdi.
NE OLMUŞTU?
Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar, YENİDÜZEN Gazetesi’ne 2023 yılında ‘zem ve kadih’ davası açmıştı.
Tatar adına Avukat Salih Can Doratlı tarafından Gazeteci Serhat İncirli’nin 19 Temmuz 2022 tarihinde, “Abidik gubidik toplum liderliği”, 25 Temmuz 2022’de “Zito Ers”, 28 Temmuz 2022’de “Kıbrıs’ı Küba yapamadılar ama KKTC, Kolombiya oldu!”, 29 Temmuz 2022’de “Cem Karaca: Osmannının ipiynen enme sakın guyuya! Bindik bir alamete gediyoz gıyamete!” başlıklı yazılarıyla ilgili, YENİDÜZEN Gazetesi, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı ve Serhat İncirli'ye dava dosyalanmıştı.
Davada YENİDÜZEN’in Tatar aleyhindeki ‘zem ve kadih teşkil ettiği’ iddia edilen yayınlarıyla ilgili tazminat ve veya ağırlaştırılmış tazminat ve/veya cezai tazminat ödemesi istenmişti.
Ayrıca YENİDÜZEN’in sosyal medya platformları hesapları, web sitesi üzerinden benzer nitelikte yayınlar yapmaktan men edilmesi talep edilmişti.
Bu yayınların her türlü elektronik platform ve bilişim sisteminden kaldırılması da istenmişti.
Dava kapsamında Ersin Tatar, YENİDÜZEN’den 2 ile 5 milyon TL arasında tazminat talep ediyor…
Zem ve kadih ne demek?
Zem ve kadih, herhangi bir kişi tarafından-
a) herhangi bir diğer kişiye kamu görevinde suihalde bulunan; veya
b) (b) herhangi bir diğer kişiye kamu görevinde suihalde bulunduğunu isnat eden; veya
c) Herhangi bir diğer kişinin mesleği, ticari işi, zanaatı, işi, meşguliyeti veya, makamı veya mevkii yönünden doğal olarak şöhretine zarar vermeye veya şöhretini zedelemeye veya haleldar etmeye yönelik; veya
d) Herhangi bir diğer kişiyi genel nefret, aşağılanma ve istihzaya maruz bırakması muhtemel; veya
e) Herhangi bir kişiyi, başkalarının ondan kaçınmasına veya uzak durmasına sebep olması muhtemel herhangi bir malzemenin veya ifadenin baskı, yazı, boyanmış şey, resim, maket, jest veya mimik, söylenen sözler veya başka eserlerle veya telsiz telgrafla yayınlamak dahil herhangi bir başka bir yoldan yayımlanmasından ibarettir....