1. YAZARLAR

  2. Sinan Dirlik

  3. Herkesin Başkan Babası Başkasına Güzel…
Sinan Dirlik

Sinan Dirlik

Herkesin Başkan Babası Başkasına Güzel…

A+A-


Geçtiğimiz Kasım ayında Beyrut’taydım. İç savaş görmüş ülkelerin trajedisi aynı. Beyrut sokaklarında gezerken rengiyle, dokusuyla, kokusuyla Lefkoşa sokaklarında gezindiğim hissine kapıldığım çok oldu. Ama anlatmak isteğim bu değil…
Her bir bölgesinde birbirinden ilginç deneyimler yaşadığım Beyrut’ta başıma en ilginç olay Sabra- Şatilla civarında geldi. Turistik Hamra’dan kentin giderek yoksullaşan semtlerine doğru yürürken kendimizi bir anda bulduğumuz, yoksulluğun dip yaptığı Şatilla sokaklarında yaşadığım şaşkınlığı unutamam.
Radikal İslamcı liderlerin ve örgüt şehitlerinin posterleri arasında yürürken bir kaç kare fotoğraf çekmek için durduğumda, dükkânından fırlayan bir adam Arapça bağırarak beni engellemeye çalışmıştı. Kendisine Arapça bilmediğimi, mümkünse İngilizce konuşmasını söylediğimde yüzüme daha bir dikkatle bakıp, “nerelisin sen?” diye sordu. Türkiye’den geldiğimi öğrendiği anda yüzü aydınlandı ve gülerek “Turkiya? Erdohan? Bradır! Marhaba!” diye saymaya başladı.  Artık fotoğraf çekmemde ve ilerlememde bir sakınca yoktu…
Beyrut’ta gittiğimiz her yerde “Erdoğan’ın Türkiye’sine” duyulan coşkulu sempatiyi gördüm. Taksi şoföründen garsona, bindiğimiz otobüsteki yolcudan alışveriş yaptığımız dükkân sahibine kadar herkes için sihirli bir isimdi “Erdohan!”
Otoriter tutumu ve izlediği siyaset ile Türkiye’de pek çok kişiyi mutsuz eden, hatta birçoğu için nefret öznesi haline gelmiş bir liderdir Erdoğan. Ondan ve partisinden nefret etmek için birçok gerekçe sıralayabilir, Erdoğan gibi bir lideri sevmeyi, AKP gibi bir partiyi desteklemeyi akla mantığa sığdıramayabilir bazıları.
Ama bakınız… Cumhuriyet Baş Savcılığının kayıtlarına göre 7 milyon 551 bin 472 resmi, kayıtlı üyesi bulunuyor AKP’nin. En yakın partinin, ana muhalefet partisi CHP’nin üye sayısı ise 953.416!
İlk kez seçime girdiği ve İktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP, oy kullanan 32.652.702 seçmenin 10.770.704’ünün oyunu almayı başardı.
Girdiği son seçim olan 12 Haziran 2011 seçimlerinde ise Türkiye genelinde 21 milyon 399 bin 082 seçmenin desteğini aldı.
Bugün Erdoğan’a herhangi bir şey olsa, arkasından ağlayacak ve yürüyecek milyonlar var…
Genellikle bütün 3. Dünya halkları, ama özellikle de biz Ortadoğu’lu halklar, nefret ve aşk örüntülü duygular beslediğimiz karizmatik liderleri severiz.
Örneklerine sıkça rastlanan yoksul ülkelerde karizmatik liderler ilginç portrelerdir. Genellikle yoksul ya da orta sınıfların içinden çıkar, yoksullarla empati kurar ve onların “sevgili başkan babası” haline geliverirler.
Diktatörlerin bir kısmı açıkça sırtını yoksullara çevirmiş, onlara duyduğu nefreti gizlememiş ve halkı “paryalar” ile “başkanın adamları” biçiminde ikiye bölmüştür…
Bazı diktatörler ise “babalık” etmeyi severler. Yoksulların hayatında gerçekleştirilecek bir “tık” gelişmenin, herhangi bir orta sınıf mensubu ya da zengin için aynı anlama gelmediğini çok iyi bilirler.
Bunun içindir ki bir orta sınıf mensubunun dudak büktüğü her bir “tık”, yoksul kesimler için “başkan babaya” biatı üç kat daha güçlendirir. Başkan babalar bu geometrik artışı iyi bilirler. O yüzden bakın “başkan babaların” ülkelerine… Yoksullukları yüzlerinden akan kadın ve erkeklerin tutkulu sevgi gösterilerini görürsünüz… Bu tutkulu sevgi, başkan babaların etrafında türeyen yeni zenginleri de gizler genellikle…
Başkan babaların iki dudağı arasındaysa her şey, o ülkede şeffaflıktan, demokrasiden, özgürlüklerden söz edilemez… Milyonların şükran ve sevgi kalkanıyla güçlenmiş olan başkan babalar, her zaman halkları için en doğruyu bilen tek adam hale gelirler çünkü… Haklılıklarının kanıtı, işte istatistiklerde duruyordur nitekim: halklarının alım güçlerini nasıl da artırmış, sağlık reformunu nasıl da yapmış, kişi başı milli geliri nasıl da yükseltmiş, işsizliği ve enflasyonu nasıl da düşürmüş, dış borçları nasıl da eritmişlerdir bakınız!
Başkan babalar çok sever istatistikleri… Ama bilirsiniz… İstatistik, ortada 4 sandviç ve 2 aç insan varsa, bu ikisinden birinin gerçekte kaç sandviç yediğiyle ilgilenmez… Kişi başı 2 sandviç der geçer…
Peronist rejimin “melek yüzü” Eva Peron, ulufe dağıtırcasına yaptığı hayır hasenat işleriyle milyonlarca insanın kalbini kazanmayı başardı. Eski rejimin egemenleri dişlerini göstermeye kalktığında, Evita, “annelik ettiği” milyonları nasıl organize edebileceğini biliyordu. Arjantin erken yitirdi Evita’sını… Ve çok ağladı…
Peronist rejimin suçları Arjantin’in gözyaşları ile yıkandı mı bilemem ama anladığım o ki, herkes başkasının diktatörünü sever…

Bu yazı toplam 2298 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar