1. YAZARLAR

  2. Zeki Kayalp

  3. “Dürüst’çe” “Sendikalaşalım”
Zeki Kayalp

Zeki Kayalp

“Dürüst’çe” “Sendikalaşalım”

A+A-

Kıbrıs Türkünün yıllardır olmazsa olmazı okul sporlarıydı. Eğer küçücük bu ülkede spor yapılırsa temel sebebi okullardı. Neden “dı” diyorum çünkü el biriliğiyle okul sporlarını yok etmek için sanki de ant içmişiz. Sporun temelini oluşturan bu kurum son 15 yıldır işlevini doğru dürüst yapamıyor. Okullardaki spor faliyetleri her geçen gün tükeniyor. Spor yerine uyuşturucu gibi unsurlar gençlerimizin kanını emiyor. Dünyanın hiç bir ülkesinde böylesi keyfi bir sistem yok. Duyarsızlık hat safada. Düşünebilirmisiniz! Spor faliyetlerine katılıp katılmamak bir öğretmenin iki dudağı arasına bırakılmış. “Ben bu yıl şu faliyete katılmıyorum” dendi mi, işlem tamam. Çocuklar müsabakalardan mahrum ediliyor.  Neden spor müsabakalarına katılınılmıyor kimsenin umurunda değil. Ve ne ilginçtir başta okul yönetimleri olmak üzere aileler, bakanlık ve sendikalar hiç bir tepki göstermiyor.

• Okul müdürleri, onun bunun arkasında koşarak ilgili mevkilere geldiği için yönetici sıfatından çok uzaklar. Yöneticilikle öğretmenlik mesleği arasındaki ince çizgiyi bilmiyorlar.
• Okul sporlarını yönetenler tamamen fiyasko. Tatil amaçlı o mevkilere gelmişler. Araştırma, sorgu, denetim, ödük-ceza sistemi yok. Bir kanka ilişkisidir gidiyor. Yılda üç beş okul gezip, üç beş organizasyon düzenlemek, şampiyon gelen takımları tatil amaçlı Türkiye’ye götürmek en önemli hedef olmuş.
• Sendikalar okullarda neden spor yapılmıyor diye sorgulamaktan kaçınıyor. Çünkü üyelerinden tepki görmek istemiyor. Onların dini imanı ya meclisin camlarını kırmak, ya da Lefkoşa yollarında yatmak. Göç yasası diye bağırıyorlar ancak okullardaki sporun göç ettiğini de görmezlikten geliyorlar. Hade gelin bir de salonların önünde yatıp “çocuklarımızın spor yapması gasp ediliyor” diye grev yapın. Tümünüzü ayaktya alkışlayalım. Kıbrıs adası RANT dünyasına dönüştüğü için, onlar için en iyi RANT malzemesi ya bakanlık kapısı ya da meclis kapısıdır.  
• Bakanlık tarafı tam bir komedi. Getirmişler başımıza bir müzik öğretmeni hem eğitimin hem de sporun “içine etmiş”. Adamın tek derdi onun bunun elini sıkarak gülücük dağıtıp bir sonraki seçimde koltuğunu garantiye almak. Sanki de ülke genliğini yok etmek için o koltuğa oturmuş. Hiç bir denetim sistemi ve yaptırım gücü yok. Müfettişler keyfi çalışıyor. Neden “bu okulda spor faliyeti yoktur”. “Neden şu okul spor faliyetlerine katılmıyor” diye sorgulanmıyor. 
• Federasyonların alt yapıları okullardır. Bir çok federasyonun beş parmağımı geçmeyen takım sayısı var. Tümü profesör başkanlar olduğu için, bakanlıkla oturup bir plan, bir proje kapsamında çalışmıyor. Bu yüzden kendi organizasyonları dışındaki faliyetler onlar için bir anlam taşımıyor.

Trafikte zincirleme kaza oluyor ya, okullardaki spor faliyetleri de yukarıda saydığım unsurların zincirleme kazasına kurban gitmiş.
Artık uyanma zamanı gelmiştir. Sistem çökmüş, S.O.S veriyor. Egoları ve bireylerin geleceğini tatmin eden, gençliği yok eden, kötü alışkanlıklara sürükleyen ve en önemlisi dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir sistem üzerinde ısrar etmek yalnızca “aptallara” mahsus bir durumdur. Hiç kimse suçu bir diğerinin üzerine atmaya kalkışmasın. HEPİMİZ SUÇLUYUZ. Bu suçu da yalnızca bizler düzeltiriz.
Öyle eylemle, bağırıp çağırmayla, cam kırıp yerlerde yatmayla bu işler düzelmez.
Artık uyanma zamanı geldi!  Nasıl ki “DÜRÜST’ÇE” SENDİKALAŞIP” hak arayışına gidiyoruz, çocuklarımıza da “DÜRÜSTÇE” “SPOR” yapma hakkı verilmeli.

Bu yazı toplam 2001 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar