1. YAZARLAR

  2. Aslı Murat

  3. Demokratik Laik Toplumda Eğitim Hakkı ile Din ve İnanç Özgürlüğü
Aslı Murat

Aslı Murat

Demokratik Laik Toplumda Eğitim Hakkı ile Din ve İnanç Özgürlüğü

A+A-

Demokratik bir toplumda, insan haklarının var olabilmesi için, eğitim hakkı hayati bir öneme sahiptir. Bu sadece çocukların eğitime erişimi, okula gidebilmesi ile bağlantılı değildir. Ayrıca okutulan ders kitaplarının içeriği de önemlidir. Çünkü eğitim ile toplumsal gruplar arasındaki çatışmalar ve ayrımcı uygulamalar doğrudan ilişki içindedir.

AİHM içtihatlarında, devletlerin belli bir inanca öncelik tanıyarak topluma bunu empoze etmesi, din ve vicdan özgürlüğü hakkı içerisinde değerlendirilmez. Bu hak aynı zamanda ayrımcılık yasağını düzenleyen 14. madde kapsamında da ele alınır ve devletin özellikle eğitim aracılığıyla tek bir dine yönelik dogmaları dayatması ayrımcılık yasağının ihlal edilmesi olarak tanımlanır. Sadece tek bir dine (ki bizim meselemizde Sünni İslam’dır) özgü hususların ders içeriklerinde kullanılması, aynı zamanda laikliğe ve dolayısıyla eşitliğe de aykırıdır. Kısaca devletin tarafsızlığı bu noktada tartışma konusu olur.

Din ve inanç özgürlüğü hakkı ateizm, pasifizm ve benzeri dini kaynaklı olmayan inanç ve düşünceleri kapsar. Dini temeli olsun ya da olmasın her türlü inanca mesafeli durmayan devletler, inanç sistemlerini yasaların ve laik sistemin önüne geçirirse, hukuk düzeni de ortadan kalkar. Bu da anayasanın değiştirilemez maddeleri arasında sayılan laikliğin tasfiyesi anlamına gelir.

Devlet tüm din ve inançlara karşı tarafsız olması, herhangi birini tercih ve empoze etmemesi gerekir. Eğitim kurumunun; objektif kriterlere dayalı, evrensel değerleri ve eleştirel düşünceyi önceleyen yaklaşımı hedeflemesi gerekir. Bağımsız, bireysel düşünceye erişebilen ve dinsel baskılardan uzak nesiller yetiştirmek için buna ihtiyacımız vardır.

Geçmişte ve hâlâ Kıbrıs tarihi kitapları aracılığıyla toplumu şekillendirmeye ve kutuplaştırmaya çalışan zihniyet, bugün de Siyasal İslam ideolojisi ile toplumu germeyi ve zaten ciddi hasar alan demokrasimizi iyice ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.

Tartışma konusu olan kitapların getirildiği Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim alanında uluslararası insan hakları standartları ile çatışan durumu bilinen bir gerçektir. Mesela 02/12/2021 tarihinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, derslerde objektiflik ve çoğulculuk sağlanması gerektiğini ifade ederek, Türkiye Cumhuriyeti’ne 2023 Mart ayına kadar süre vermişti. Gene AİHM, anayasada da korunan laiklik ilkesinin, devletin belirli bir din ya da inançla ilgili herhangi bir tercih yapmasına izin vermediğini söyler. “Devlet bu çerçevede tarafsız bir hakem gibi davranmalıdır” diyerek, laiklik uygulamalarının demokrasi ve insan haklarının temeli olarak görür.

Eğri oturup doğru konuşalım, Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik dini semboller ve dini dogmalar üzerine kurulmuş bir toplum yaratma ve bunu herkese empoze etme yönünde ciddi bir siyasi hareket mevcuttur. Hedef belli ve nettir. Eğitim de siyasal amaçlarla kullanılmaya müsait olduğundan, tartışma konusu olan kitaplar ortaya çıkmıştır.

Hepimize düşen sorumluluk; okullarda bilimsel bilgiden uzaklaşmış, dini inanç ve gelenek gibi sübjektif değerlere yönelen müdahaleyi kabullenmemek ve demokrasiye sahip çıkmaktır. Son olarak, aman dikkat; başörtüsü yasağı veya İslamofobi gibi tartışmaları bu konuya karıştırmadan, eğitim ve çocuk hakları bağlamında bu konunun değerlendirilmesi gerekir. Çünkü bunlar içine düşmemizi istedikleri tuzaklardır.

 

Bu yazı toplam 1402 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar