1. YAZARLAR

  2. Ferdi Sabit Soyer

  3. AP Seçimleri ve Toplumlararası Çelişki…
Ferdi Sabit Soyer

Ferdi Sabit Soyer

AP Seçimleri ve Toplumlararası Çelişki…

A+A-

Avrupa Parlamentosu seçimleri sonuçlandı. Bu seçimler hem adamızda, hem de Avrupa ve dünya genelinde geleceği önemli ölçüde etkileyecek sonuçlar üretti.

Kıbrıs için ortaya çıkan bir gerçek vardır.

Güney açısından KC 'nin iki toplumlu yapısını ortadan kaldıran, 1964  statükosunu korumak için ve bu yüzden onu temel alarak çıkılan yol, yeniden çok olumsuz bir sonuç verdi.

AP gibi evrensel bir organa dönük bu seçimi, sırf,1964 statükosu korunsun  diye, KC Anayasasının dayandığı temel olan, fonksiyonel federatif düzenlemelerin dışında,  üniter devlet mantığı ile şekillendirildi.

Bu mantık ile çıkılan yolda, Kıbrıs'ın iki toplumlu yapısını ve Kıbrıs sorunun esaslı yanlarından biri olan, oluşturulan toplumlararası çelişkiyi göz ardı edildi. AP seçimine dönük, Güneyde üretilen bu sözde formül, sonuçta; demokratik bir mantığın gelişmesine değil, aksine toplumlararası  arası çelişkinin yeniden üretilmesine katkı sağladı.

Düşünün, Güneyin İçişleri Bakanı, Kıbrıslı Türklerin oy kullanacağını ifade ettikleri sandığa gitmek ve adaylarla, seçmenlerle tartışmak zorunda kaldı. El  ile yazılmış yazı vermek zorunda kaldı.

Yani Güney açısından demokratik meşrutiyeti olmayan ve KC'nin yalnızca dünya çapındaki meşruluğunu, de facto dayandırdığı "zorunluluk ilkesi"  temelinde, Güneyde geliştirilen,1964 statükosuna dayalı bu formül işe yaramadı.

Kıbrıslı Türklerin ezici bir çoğunluğu bu seçimi, demokratik bir arayışın temeli olarak görmedi ve his etmedi. Oy kullanmadı.

Avrupa çapında AP seçimlerine katılımın az olmasının ortaya çıkarttığı bir gerçek var…

Avrupa halkları, AB'nin karar organlarının sürdürdüğü ekonomik ve siyasi tavırları beğenmiyor ve hayatlarını ilgilendiren konulardaki demokratik katılımı görmüyor ve bu durumu seçimlere hem katılmayarak,  hem de merkez partileri dışlayarak gösteriyor. Bunun protesto olarak algılandığı açıktır.

Ayni olay,  üniter devlet mantığı ile olaya yaklaşan ve KC'nin fonksiyonel federatif yanlarını yok sayan, 1964 statükosunun korunmasına dönük, Güneyde üretilen formüle, Kıbrıs Türk halk kitlelerinin seçimlere katılmamakla gösterdiği en doğal tepki de gözükmektedir.

Güneydeki siyasi güçler şunu artık görmelidir.

Sağcı veya solcu Kıbrıs Türk halkının siyasi güçlerinin içinde yer almayacağı her hangi bir hadisenin, toplumsal algı ve coşku üretmesi mümkün olamaz. Şahıs bazlı, üniter devlet mantığına dayalı, siyasi ve toplumsal hareketler ortak toplumsal coşkuyu üretmez.

Ayni şekilde Güneyde de seçimlere katılımın az olmasını çok yönlü nedenlerden biri de kanıma göre, çözüm olmadan Kıbrıs'ın AB' ye üye olmasına  ve bunun dün, Kıbrıs Rum Toplumu içinde coşku yaratmasına karşın, geçen kısa sürede bu coşkunun dramatik  olarak azalması söz konusudur. Çünkü bu üyeliğin, Kıbrıs sorunun çözümüne dönük bir gelişme yaratamadığını halk görmektedir.

Bu yüzden Güneyde AB üyeliğine karşın, siyasi hayatın günümüzde, yeni bir şey üretmemesi, ama yine ayni şekilde, incir ipine dönen Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün körelttiği, ayni kısırlık içinde, statükocu bir mantık temelin de sürmesi insanlarda bıkkınlık üretmektedir.

Bir yandan Türkiye'ye dönük bilinen Avrupa'nın aşırı, ırkçı sağcıları ile özdeşleşen sert tavırlar,  öte taraftan Federal çözüm mantığına uygun olmayan anlayışlarla Kıbrıs Türk Toplumuna dönük bitmek bilmeyen hakimiyetçi anlayışlar. Bunların da sosunun hala ,Kıbrıs Helenizm’inin çıkarları söylemi olması..

Elli yıldır dozu farklılaşsa da, ayni lakırdıların ve mantığın, Kıbrıs sorunu nedeni ile AB üyeliğinde de devam etmesi bu bıkkınlığı geliştirmektedir.

Eski, yeni olanda da tekrarlanınca, yeni size hiç bir şey vermez, aksine onu da kısa sürede eskileştirir. İşte bugün Güneyde yaşanan da budur.

Geleceğe dair yeni ve daha ileri hiçbir politik açılımın gelmemesi, AB üyeliği olgusu içinde, onun yol açtığı demokratik dinamizmin tükenmesine neden olmaktadır.

Ayrıca, AB üyeliğine karşın, ekonomik krizin gelişmesi, buna bağlı olarak Troika’nın dayatmaları ve moral, toplumsal varlığın da sıkıntıya girmesi ile bu seçimlere dönük demokratik heyecan daha da  azalmış oldu.
AP seçimleri hem bunlar nedeni ile ayrıca Güney'deki Hakimiyetçi anlayışın , 1964 statükosunun devamını sürdürmek için bunu yalnızca bir araç olarak görmesi yüzünden, her iki toplumda demokratik coşkuyu geliştirmemiştir.

Ama sırf 1964 statükosunun korunması için atılan bu adımın başka bir yanı daha oldu. Üzülerek ifade etmek gerekir ki toplumlararası çelişkinin yeniden üretilmesine bu yanlışlıklar yeniden katkı sağladı.

Bu adım ayrıca, Kuzeyde , 1974 statükosunun kırılmasına dair, yıllardır adanın demokratik birliği için umut besleyen ve mücadele eden sağ - sol pek çok insanın Federal çözüme dönük motivasyonun gelişmesine katkı sağlamadı. Aksi etkiler yaptı.

Ayrıca , Güneyde üretilen ve 1964 statükosunu korumaya dönük bu yanlış adımı, sırf, 1974 statükosuna karşı duracak diye her açıdan değerlendirmeyip, doğru zan eden bazı sol ve demokratik insanlar ise oluşan durum nedeni ile bu kez bir başka savrulmaya gitti.

Bunlar, Yıllardır, ada da ayrılıkçılığı Kıbrıs Türk halk kitleleri içinde geliştirmeye çalışan ayrılıkçı milliyetçilerin ifadelerini, sol jargonla gündeme taşıdılar.

Örneğin birileri çıktı ve "seçimler göstermiştir ki iki toplum da Taksimi onayladı" dedi.

Üstelik Federal çözümü ısrarla savunan kesimler de buna karşı tek bir söz söylemedi.

Klasik olarak Federal çözüme karşı olan çözüm karşıtları ise bu olayı, mal bulmuş magrubi gibi ele alarak kendi ayrılıkçı siyasetlerinin temeli yaptılar.

Ama şunu rahatlıkla ifade ederim. Kıbrıs Türk halk kitlelerinin önemli bir çoğunluğu bu yorumların dışında tuttu kendini.

Toplumun kahir ekseriyeti , ne 1964 statükosunun, nede 1974 statükosunun çıkış yolu olmadığını sağduyusu ile gösterdi.

Güneyde artık Federal çözümü temel alan siyasi güçler bir şeye karar vermek durumundadırlar.

Kıbrıs Adası'nın ve toplumların demokratik birliğini, yıllardır oluşan  toplumlararası çelişkiyi yaratıcı adımlarla açma çabası göstermeden  kurmak çok zordur. Hele bunu 1964 statükosu ve 1974 statükosu temelinde sonuçlandırmak olanaklı değildir.

Kuzeyde de artık net bir yargıya varmak gerekir.1974 statükosu üzerinden, ne toplumsal varlığımızı, nede toplumsal konumumuzu dünyanın demokratik değerleri ile bütünleştirmek olanaklı değildir.

Bunu geçerli yolu meydandadır. Adanın ve toplumların demokratik birliği üzerinden kendi toplumsal varlığımızı geliştirip koruyabiliriz.

Bunun yolu da bellidir. Federal çözümdür.

İşte bu yolda kimi sol kesimlerin, 1974 statükosuna karşı duracaklar diye, güneydeki bağnazların , 1964 statükosunun korunması çabalarını görmemeleri ise, tek bir işe yaramaktadır. Her iki statükonun kendini yeniden üretmesine.....

İşte bundan ötürdür ki şu anda toplumlararası görüşmelerin dayandığı temel olan Ortak Belge şu vurgu ile başlamaktadır.

"Bu günkü durum sürdürülemez"

Dolayısı ile AP seçimlerine dönük Güneyde üretilen formül işlemedi. Kuzeyde ise buna karşın kendini ayrı temelde ele almak niyeti de bırakın yol almayı, yerinden  dahi kımıldamadı.

Hem görüşmeleri Ortak Belge üzerinden sürdüreceğiz. Hem bu görüşmelerin dayandığı temel olan , Ortak Belgenin ana mantığını oluşturan ifadeyi, yani "bugünkü durum sürdürülemez " tespitini görmezden geleceğiz. Bu olamaz. Ortak Belgenin dayandığı bu esas mantığa rağmen, Güneyde, 1964 statükosunu, Kuzeyde ise 1974 statükosunu korumaya  dönük siyasi adımlar atmayı meziyet sayacağız. Bu olamaz. Kısır döngünün devamından başka şey değil bu mantık.

Bu şekil ile çözüm için, kayıp olan yılların üzerine, yeni yeni yıllar eklemeye adayız. Bu olduğunda  ise ne 1964, ne bir 1974 statükosu kazanmayacaktır.

Adanın sahipleri olan Kıbrıslı Türkler ve Rumlar hem kendi toplumsal demokratik varlıklarını ayrı ayrı, hem de ortak demokratik varlıklarını ve ortak yurdumuzu kayıp edeceğiz.

AP seçimleri Kıbrıs özelinde ortak siyasi yaşamın gelişmesinin demokratik yolunun ,öncelikle toplumlararası çelişkiyi çözmekten geçtiğini bize yeniden gösterdi.

Bu yazı toplam 2072 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar