1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. ‘Tam gün eğitim için niyet ve plan şart’
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

‘Tam gün eğitim için niyet ve plan şart’

A+A-

“Tam Gün Eğitim”in iki ders yılından uzun bir dönem, hem de haftanın beş günü hayata geçirilmesi devrim gibi bir adımdı.

Bu önemli başarının en önemli mimarı kuşkusuz ki eğitimci, sendikacı, okul müdürü Cemal Özyiğit oldu. O dönem hükümetin büyük ortağı olan CTP, Eğitim Bakanlığı’nı da yönetiyordu, ayrıca eski bir Eğitim Bakanı olan Mehmet Ali Talat da Cumhurbaşkanı’ydı… Böyle başarıldı tam gün eğitim ancak sürdürülemedi. Çünkü hükümet değişti ve statüko korundu.

Projeye en başta destek veren sendikanın, Tam Gün Eğitim’in başlayacağı ilk gün okulda eylem yapması ise ayrı bir dramdı.

“Tam Gün Eğitim” tartışmalarının yapıldığı şu günlerde, bu önemli deneyimi Cemal Özyiğit’le konuştum.

Şu anda yapılan tam gün eğitim değil, göz boyamadır, tek bir ders artırılarak ve okul saatlerini salı günü öğlene de yayarak, tam gün eğitime geçildi gibi bir yalan var” diyor Cemal hoca…

Şehit Ertuğrul İlkokulu’ndaki deneyimi yeniden dinleyince, hak veriyoruz. O dönemki başarıyı, yıllar sonra çok daha iyi anlıyorum şimdi…


2007 Eylül’den 2010 Ocak’a

CM: ‘Tam gün eğitim’ şimdi çok konuşuluyor ama Lefkoşa’da Şehit Ertuğrul İlkokulu’ndaki müdürlüğünüz döneminde geçici de olsa bunu başardınız. Ne kadar zaman sürmüştü?

➣ C. Özyiğit: 2007 Eylül’den 2010 Ocak ayına kadar hafta içi her gün olmak üzere tam gün eğitim yaptık. Öğrencimize, öğretmenimize öğle yemeği de verdik. Öyle haftanın bir ya da iki günü değil. İlk yıl eğitimi sabah 08.00’den saat 15.40’a kadar sürdürdük, iki yıl bunu saat 16.00’ya kadar uzattık. Hatta saat 17.00 kadar ki özel sektörde çalışan ailelerin çocukları için nöbetçi öğretmenleri okulda tuttuk.

CM:  O dönem nasıl bir siyasi destek aldınız? Hangi hükümet dönemiydi?

C. Özyiğit: Başbakan Soyer’di... Eğitim Bakanlığı da CTP’deydi, Canan hanımın Eğitim Bakanlığı dönemi, müsteşar Erdoğan Sorakın, İlköğretim Dairesi Müdürü Hatice Düzgün’dü... Hepsi geçmişte hem öğretmenlik, hem de sendikacılık yapmış dostlarımızdı. O nedenle vizyonumuz ortaklaştı. Hükümet değişince yeni gelen Ulusal Birlik Partisi hükümeti gerekli ödeneği ayırmadığı için de maalesef tam gün eğitim sürdürülemedi. Kemal Dürüst’ün Eğitim Bakanlığı döneminde gerekli ödenekler okumuza verilmedi. Buna rağmen biz kendi olanaklarımızla 5 ay daha bunu sürdürdük ama yürümedi.

CM:  Tüm masrafları Bakanlık mı karşıladı?

➣ C. Özyiğit: Velilerden çok sembolik anlamda yemek parası alınırdı, öğretmenlerin ek çalışma saatleri Maliye’den ödenirdi. Altyapı için de hem okul aile birliği hem de pek çok insanımız destek oldu.

img-6827.jpg


“Tam gün eğitime geçtiğimiz
ilk gün eylemle karşılaştık”

CM:   ‘Tam Gün Eğitim’ nasıl gündeme geldi?

C. Özyiğit: Köy enstitüleri modelini kendime ilke edinen bir öğretmen olarak yetiştim. Eski öğretmenlerimizin idealizmini hep hissettim. O nedenle zaten Ankara Üniversitesi’ni kazanmama rağmen Öğretmen Koleji’nde eğitimi seçtim. Sendikacılık dönemimde de toplum için öğretmen yetiştirilmesini gündemde tuttum. Toplumun geleceğini hedefleyerek sendikacılık ya da öğretmenlik yapmayı benimsedim. Sendikadan ayrıldıktan sonra Tatlısu, Balıkesir, Meriç gibi köylerde müdürlük yaptım. Lefkoşa’da Atatürk İlkokulu’na geldiğim zaman haftanın dört günü öğleden sonra yine okulu açıyorduk. Oradan emekli olmayı düşünürken, Şht. Ertuğrul İlkokulu Müdürü ayrılacaktı, benden buraya geçmemi istediler. Lefkoşa’nın en büyük, kuzey Kıbrıs’ın ikinci büyük ilkokulundan söz ediyoruz. O dönem hem sendika başkanı hem de müsteşar beni ziyaret etmişti. Tam gün eğitim projemi anlattım, destek verdiler ve bu görevi öyle kabul ettim. O dönem okul aile birliği başkanı Ersan Nuri’ydi ve bana anlatılan şu olmuştu, aileler çocuklarını özel okullara gönderiyor, devlet okullarından kaçış başlamıştı. İşte o süreçte tam gün eğitim projesine dört elle sarıldık. Bakanlığı, eğitim kadrosunu, velileri ikna ettik.

CM: Bu süreçte en önemli hayal kırıklığınız ne oldu?

C. Özyiğit: Tam gün eğitime başladığımız ilk gün sendikanın eylemi olmuştu ve hatta okuldan 9 öğretmen de buna katılmıştı. Gerekçe de öğretmen haklarının geri götürüleceği yönündeydi. Elbette çok ağırıma gitmişti. Çünkü ömrümü öğretmen haklarının ileriye taşınmasına adamış biriydim.

CM: Tam Gün Eğitim’e hazırlık sürecini biraz anlatır mısınız?

C. Özyiğit: Önce eğitimciler ve uzmanlarla 6 aylık bir çalışmamız oldu, hem içerik hem de programı gözden geçirdik. Altyapı ve bina,  özellikle yemekhane ve akıllı sınıflar anlamında yetersizdi. Okulda o dönem hiçbir boş oda yoktu. Bunun üzerine yeni bir mimari proje hazırladık; mutfak, yemekhane, akıllı sınıfları içeren bir projeydi. Bu binaları inşa etmek için piyango düzenledik, kaynak yarattık, iş insanlarından destek gördük, devlet de destek oldu. O dönemin Cumhurbaşkanı Talat’a gittik; hatta bize eğitim bakanlığı döneminde bu projeyi önerdiğini anımsattı. Talat bize çok destek oldu, hem maddi hem manevi anlamda... 10 ay kadar da mimari proje için çalıştık. Projeye Eğitim Vakfı’nı da dahi ettik, yemek paralarını vakfa aktardık, öğle yemekleri böyle organize edildi. Diyetisyen istihdam edildi. Menü de öyle belirlendi. Her aile çocuklarının bir hafta boyunca ne yemek yiyeceğini biliyordu.”

img-6820.jpg


YARIN…

- Proje öncesi ön hazırlık ne kadar sürdü?
- Avrupa Birliği’nden destek gördünüz mü?
- Öğleden sonra programı nasıldı?
- Özel ders çevrelerine karşı nasıl direndiniz?

- Şu anda yapılmak istenen nedir?
- Nasıl başarılabilir?

Bu yazı toplam 2670 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar