KTÖS Başkanı Mustafa Baybora, Mayıs TV'de Meltem Sakin'in konuğu oldu. Ülkede yaşanan ekonomik ve kültürel çürüme, yozlaşma ve gerilemeye dikkat çekerek toplumsal muhalefetin önemini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tufan Erhürman'ın desteklenmesinin bir başarı olduğunu belirten Baybora, sıranın "üçlü haramiler" olarak adlandırdığı mevcut hükümette olduğunu söyledi. Devlet Bahçeli'nin "KKTC'yi 82. il yapalım" çıkışına da sert tepki göstererek, bunun iradeyi ipotek altına alma girişimi olduğunu kaydetti.
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Başkanı Mustafa Baybora, ülkede "ekonomik ve kültürel anlamda ciddi bir çürüme, yozlaşma ve gerileme" yaşandığını belirtti. Bu toplumsal gerilemenin durdurulması için örgütlü mücadelenin, toplumsal muhalefetin, siyasi iradenin ve siyasi liderliğin şart olduğunu vurguladı.
Baybora, geçtiğimiz yıl Nisan ayında ortaya çıkan başörtüsü tüzüğü meselesinde toplumun birçok kesiminin birlikte hareket etmesinin, toplumsal muhalefeti örgütlediğini ifade etti. Baybora, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tufan Erhürman'ın desteklenmesi ve kazanmasının "bir kapı araladığını ve önlerine bir ışık açıldığını" dile getirdi ve bunu sevindirici olarak niteledi.
"Sıra üçlü haramiler dediğimiz hükümete de gelecek”
Baybora, bu sürecin devam etmesi gerektiğini vurgulayarak, "Sırada üçlü haramiler dediğimiz mevcut hükümet vardır. Sıra onlara da gelecek" dedi. Ülkedeki çürümenin boyutuna dikkat çekerek, "Çeteleşme, mafya, kara para ve fuhuşlu adasıyla anılmaya başladı yurdumuz" iddiasında bulundu.
Bu durumun, özellikle son 6-7 yıldır Ersin Tatar'ın ve bu üçlü çetenin yönetime getirilmesi sonrasında yaşandığını ileri sürdü. Baybora, bu gidişatı değiştirme ve dönüştürme adına örgüt olarak ciddi bir sorumluluk üstlendiklerini ve mücadelelerinin "ülkemizi bu çetelerden, bu mafyalardan, bu çürümeden temizleyene kadar devam edeceğini" açıkça ifade etti.
“İrade ipotek altına alınamaz!”
KTÖS Başkanı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "KKTC'yi 82. İl yapalım" açıklamasına sert bir yanıt verdi. Bu açıklamanın altında "Türkiye'nin Kıbrıs'ın kuzeyini ve Kıbrıs Türklerini rehin olarak görme politikası" yattığını savundu.
Baybora, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da onaylandığı üzere Kıbrıs'ın kuzeyinin Türkiye'nin "alt yönetimi" konumunda olduğunu belirterek, bu açıklamanın "iradeyi ipotek altına almak istemesi" olarak okunması gerektiğini söyledi. Baybora, bu düşünce yapısının, "Tufan Erhürman’ı kuşatmaya yönelik açık bir çağrı" olduğunu ve buna sessiz kalmayacaklarını vurguladı.
“Tufan Erhürman Kıbrıs Türk toplumunun lideridir”
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının tanınmaması ve Kıbrıs’ın il yapılması ile ilgili açıklamaların, Kıbrıs Türk halkının iradesini hiçe saymak anlamına geldiğini belirten Baybora, "Tufan Erhürman bugün itibariyle Kıbrıs Türk Toplumunun lideridir" dedi.
Baybora, Türkiye ile olan ilişkilerin biat eden, emir alan veya emir veren değil; "eşitler düzeyinde sağlıklı bir temele" oturması gerektiğini, Tufan Erhürman'ın bu konuda önemli bir sorumluluk üstlendiğini dile getirdi. Türkiye'de diplomatik dili kullanabilen siyasilerle oturup görüşüleceğini ve yol alınacağını ifade etti.
“Nihai hedef, iki bölgeli, iki toplumlu federal temel"
Temel hedeflerinin "yaşanabilir bir ülke yaratma" ve "gelecek nesillere yaşanabilir bir ülke bırakma" olduğunu belirten Baybora, bu uğurda düşünce ve ifade özgürlüğünün, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için mücadele edileceğini kaydetti.
Kıbrıs sorununun çözümü için ise nihai hedefin, "iki bölgeli, iki toplumlu federal temel" olduğunun altını çizdi. Baybora, bu çözüme giden yoldaki en büyük engelin "Üçlü Harami Hükümeti’nin oradan götürülmesi ve alaşağı edilmesiyle" aşılacağını söyledi.
“Sıra UBP, DP ve YDP hükümetinde”
Baybora, toplumsal muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ersin Tatar'ı "eve göndererek" önemli bir dönemeç geçtiğini, sıranın UBP, DP ve YDP hükümetinde olduğunu belirtti. Parti içlerinde ahlaklı ve duyarlı seçmenlerin mevcut durumdan rahatsız olduğunu dile getirerek, "İşin özü, taban ses verecek. DP’nin tabanı ses verecek, UBP’nin tabanı ses verecek yukarıya doğru" çağrısında bulundu.
KTÖS Başkanı, hedeflerini "Temiz siyaset, temiz parti, temiz ülke, temiz toplum, temiz bir gelecek. Refah ve gelişim, adaletli bir düzen, liyakata bağlı istihdam" olarak özetleyerek konuşmasını tamamladı.